• kaş’la kalkan arasındaki bol virajlı, ama muhteşem manzaralı yolda uğranmadan geçilmemesi gereken bir yerdir kaputaş... hatta avrupa'daki kimi önemli tur şirketleri dünyanın en güzel plajlarından birisi olarak tanıtır kaputaş'ı...
    yüzlerce, binlerce insan konuk olur o küçük sahile her yıl, oysa çok azının bildiği bir başka yaşam vardır kaputaş’da aynı zamanda...
    1963 yılında kaputaş’ın yapımı sırasında duvarlardan düşerek hayatını kaybeden 4 işçinin adı küçük bir metal levhadan izler denizi... onca insanı keyiflendiren, mutlu eden kaputaş, kaç kişiye hüzün getirmiştir oysa daha öncesinde...

    gerçek bir ikilem barındırır dünyanın en güzel plajlarından biri kendi içinde,
    hayatın ta kendisi gibi aslında...
  • hakikaten cok ilginc bir yer. kucuk, sikisik. suyun renk degistigi yerde insan sanki dunya'nin sonuna gelmis gibi hissediyor. o minicik yere otobus otobus insan geliyor durmadan. cevresinde de hicbir sey yok.

    plaja inerken oradaki yol calismalarinda olen iscilerin isimleri altinda iniyorsun, var olan butun keyfini sikiyor bu zaten. yani plaj icin degil belki ama "antalya'dan kas'a gideceksin diye bu insanlar oldu, mutlu musun simdi?" gibi onune cikiyor iste.

    sonra bok gibi merdivenlerden iniyorsun asagi. "allah'im daha merdiven yapmayi bile beceremiyoruz" diye icinden geciriyorsun yengec yengec asagi inerken. "acaba saatciyan'lari, nalbantyan'lari, tasciyanlari koymasaydik, yok etmeseydik merdivenlerimiz yine boyle bok gibi olur muydu?" diye dusunuyorsun.

    kaputas kucuk bir turkiye. bok yoluna giden insanlarin emekleriyle ortaya cikmis, altyapisi, ustyapisi olmamasina ragmen insanin icini acitan guzellikte bir yer. gidiyorsun, iki dakika yuzuyorsun, tuzlu tuzlu oturup geri donuyorsun, agzinda aci bir tad ile.
  • yol kıyısından denize inmeden önce büyük bir tabelada şunlar yazar "bu yolun yapımında ölen 7 tc karayolları işçisini saygıyla anıyoruz" gibi birşey.
  • ulasmak icin bu kadar cok merdiven inip ciktigimi sozluk sayesinde ogrendigim muhtesem koy. oglum manyak misiniz o manzarada neyin basamak saymasi, neyin yorgunlugu... mavinin tonunu, koyun yukaridan manzarasini herseyi gectim de o deli gibi yagmur yagarken suda yatip gokyuzunu seyretmenin, tepelerden gelen kekik kokusu esliginde surata carpan yagmur damlalarinin keyfinin, bir de tam koyun arkasinda kalan vadinin ayrildigi catagin moria girisine benzemesinin hazzi anlatilmaz. gidin bak mutlaka gidin, cosun costurun.
  • kaşta 14 gün kaldım; yazıyla ondörtgün. neden döndüm bilmiyorum. hayatımın en vahim hatası olduğunu sabiha gökçen'e inince ettiğim küfürden anladım. havada akdeniz yoktu. baharat yoktu.
    oksijen yoktu ulan!
    3 ay balkonda yattım. geceleri rüyamda kaputaşta yüzüyor, koşa koşa denize atlıyordum. doktorlara gittim, çare bulamadılar. merak edip giden 4 dr şu an tedavi görmekte. bir tanesi düzeldi; naklini fethiyeye aldırmış.

    gidin ağbi.
    o upuzun merdivenden inin, koşun dalgalara, akdeniz'e teslim olun. biraz tırmanış, ilginç yer meraklısı iseniz, kanyonuna girin, tepenize dikkat edin.

    yaşayın ağbi, ömür dediğin sayılı.
    kaptana, gözlemeciye selam söyleyin, güneş yakar, ya sezlong alın ya da getirin yanınızda.
    su getirin muhakkak.. kafanızı boşaltın.
    varsayın ki orada doğdunuz, gözünüzü açtığınızda hep o canım akdeniz vardı
  • antalya sahil yolundan geçerken, yol kenarındaki arabaları görünce merak edip, durup baktığım cennet.

    denizi görmemle birlikte 188 değil 888 basamak bile olsaydı oraya inmemem mümkün olamazdı tabi ki.

    denizin inanılmaz rengi, köpükler, mükemmel bir manzara...

    uyarıyorum, kaputaş'ı gördükten sonra başka hiçbir manzarayı beğenmeyeceksiniz.
  • kalkan ile kaş arasında konumlanmış çok güzel bir plaj.
    fakat içine ediliyor yavaş yavaş.
    doğal güzelliklerimizi bile tartışma kavga konusu yapıyoruz.
    gerçekten güzel bir plajdır kaputaş.
    merdivenlerden inersin seni sebzeci kadın karşılar,etrafını pis tutarak görevini yerine getirir.
    aşağıda gözlemeci ve ne idüğü belirsiz iş yapanlar vardır ve her yer sigara izmariti pet şişe vesaire.
    ulan üniversite öğrencisisin ,elin yüzün aydınlık,ne safsın ne de hayvansın da neden uluorta siyah naylon poşeti denize atarsın?
    neden plastik bardağı yere atarsın?
    sigaranı neden plajın kumunda söndürüp gidersin?
    orada konuşlanmış işletmelere (işletmede değil saçma sapan şeylere) kim izin veriyor?
    kaputaş neden kaputaş?
    küçük bir plaj kaputaş.
    koca türkiye yi tarassut etmektense bu kadarcık yeri gözlemlemek en kolayı da o yüzden kaputaş.
    pislik ,düznsizlik,umursamazlık ne ararsan var.
    eski kaş devlet hastanesi var bildiniz mi?
    denize nazır harika güzellikte.
    hah orası varya orası artık yok ..
    bikaç seneye bakalım kimin tasarufunda nasıl bir işletme olacak göreceğiz.
    insan kendi ülkesine böyle yapar mı ?
  • bu canim plaja o plastik sezlonglari ve algida logolu semsiyeleri koymayi akil eden zihniyete bir obek sicayim. kultursuz bedevi surusu sizi.
  • 5. katta ve asansörsüz bir evde oturan bir insan olarak rahatlıkla diyebilirim ki inip çıktığınıza değecek en güzel merdivenleri barındıran yerdir. denizini tertemiz kılan minicik çakıllarının pansiyona dönüp şort mayonuzu çıkardığınızda patır patır düşmesi de kaputaş'ın sizi asla eli boş göndermediğinin bir başka kanıtıdır.

    ayrıca kaputaş'tayken yağan yağmurla gelen o müthiş kekik kokusunun verdiği zihin açıklığı, "yağmurda denize giren mi yoksa sahilde kalan mı çok ıslanır?" sorusuna da cevap bulmamızı sağladı. kesinlikle denize giren daha az ıslanıyormuş.
  • türkiye'nin tartışmasız en mükemmel kumsalıdır..
    denizin göz kamaştıran rengi, dalgaların abartısı bir kenara; en çok da o, oyulmuş koskoca heybetli dağların tam önünde durup, sırtında delice esen rüzgarı hissederek bu inanılması neredeyse imkansız güzelliği izlemektir asıl olay. korkuluklara tutunma gereksinimi duymadan uçarcasına, dalgaların sesine kulak vermek, akdenizi bir de buradan dinlemek, dalgalarla kıpır kıpır oynaşan güneşi seyretmek, tuzlu nemli havayı ciğerlerine doldurmak, ardından kapatıp gözlerini hayata dair, kendine dair hayaller kurmak, deryalarda kaybolmak gibisi yoktur.
    sonra yollar geçer en virajlısından.. şehirler geçer.. yüzler geçer, binlerce belki.. yıllar geçer hatta..
    ama akılda kalır kaputaş. bir zamanlar kendini fütursuzca kollarına bıraktığın mavilik & yeşillik, delilik, çılgınlık!
hesabın var mı? giriş yap