• hideous kinky'de zarif uzun bir elbise, kendi haline bırakılmış saçlar ve iki tane gümüş bilezikle tamamlanmış hoş endamı ile aklımıza kazınan, kusursuz ve soğuk değil, sade ama çekici bir güzellik. selülitli ve mavi saçlı iken dahi sevimli görünebilen latif gülümseyişli 'iyi' bir oyuncu.
    ayrıca (bkz: güzellik dağılımındaki adaletsizlik)
  • her sac renginin yakistigi(kizil*, sari*,yeşil,turuncu ve daha bir cok garip renk*) ender bulunan bir guzellige sahip kadindir.
    her ne kadar titanicle hatirlamak istemesem de aklimda hep o duru cildi ve kizil saclariyla yer etmistir.belki de sirf ondan dolayi bir cok kadın kizil saclidir ya da en azindan bir ara denemistir.
  • bu dünyaya bir daha gelirsem, ve kimlikleri seçme şansı bize bırakılırsa hiç düşünmeden zat-ı alileri olarak gelmeyi talep ettiğim muhteşem kadın!

    bu muhteşem kelimesinin, ağırlığı bir hayli üst düzeydedir cümlede. gerek oyunculuk konusunda tartışılmaz yeteneği, doğallığı, gerekse güzelliği, çekiciliği, konuşması, ses tonu, gülüşü, kısacası her bir vasfının önüne rahatlıkla koyabilirim bu sıfatı. bir insana hem çılgınlık, hem rahatlık, hem olgunluk, hem hafif meşreplik, hem annelik bu kadar mı yakışır heyhat!!

    ilk titanic'te tanıma şansı yakaladım kendisini ki çok fazla beğenmemiştim açıkçası. ya da titanic filminin sonradan zorla kabak tadı verdirilmesinden midir nedir hala daha bana o filmdeki kadın kate winslet olarak gelmez bir türlü. çünkü diğer filmlerine bakıyorum, tamamen farklı! ya da ben salağım ve bu kadın hakikaten oyunculuk denen şeyi kalıbına oturtup hakkıyla icra ediyor. ki evet, kuşkusuz, çok iyi oynuyor..

    bunu daha sonra izlediğim tüm filmlere bakarak söylüyorum elbet; the life of david gale, quills, iris, hideous kinky, finding neverland ve, o unutulmaz film; eternal sunshine of the spotless mind. az önce de bir reklamda gördüm (yanlış hatırlamıyorsam american express idi) ve işte dedim; yine yapmış yapacağını!

    kısa zamanda tüm filmlerini izlemiş olmak için can atıyorum, ne diyim daha.

    akademi ödülü edit'i: şubat 2009 itibariyle, and the oscar goes to kate winslet..
  • son american express kartı reklamında üründen cok on plana çıkan şahsiyet. reklam cok iyi yazılmış olsa da kendisi gumbur gumburdur.*
  • titanic filminin üzerinden geçen yıllarla beraber giderek güzelleşmiş ve inanılmaz çekici bir hale geçmiş oyuncu.
  • bir insan daha ingiliz olamazdi.
  • “kıskançlığın allahı” objesi… charlize theron ya da neblim catherine zeta jones da çok güzel, ama artiz onlar, holivut molivut… sokakta karşına çıkacak gibilerden değiller, onlar ayrı bir galaksiden canım… bir dolu da makyaj vardır yüzlerinde… sabah kalktıklarında nasıl görünüyorlardır, değil mi ama (değil ya neyse, çaktırma)… ama kate winslet öyle değil. makyajsız da, kilolu da, pejmürde de, saçları dağınık, burnu kırmızı, yüzü gözü şişmiş de güzel… burnunu çekerek peynir seçiyor olabilir markette. üzerinde de seninle aynı yerden alınmış kıyafet olabilir. yetmez gibi bir de yetenekli haspam.. uy anamlar…

    (bkz: the holiday)
  • american express reklamlarında oynadigi filmlere gonderme yapan nefis yaratik:

    “at 17 i went to prison for murder” (heavenly creatures, 1994)

    “by 19, i was pennyless and heartbroken” (sense and sensibility, 1995)

    “i almost drowned at 20” (titanic, 1997)

    “my mind started to go at 24” (iris, 2001)

    “then i had my memory erased at 28” (eternal sunshine of the spotless mind, 2004)

    “and by 29, i was in neverland” (finding neverland, 2004)
  • helen mirrenden fırsat bulabilirse at 32 i got my first oscar diyebilecek oyuncu.
hesabın var mı? giriş yap