• şöyle oluyor:

    eskiden küçüktük, garsonlar, kasiyerler, eve gelen temizlikçiler falan; abla, abi, teyze veya amcaydı. küçüktün yani sen ve onların ne olduğu, onların sosyal sınıfları veya gelir durumları seni pek ırgalamıyordu.

    ama arkadaş şu son yıllarda özellikle iyice üzerime üzerime geliyor bu gerçek.

    evet, hizmet aldığım için utanıyorum.

    cumartesi gecesi çalışmak zorunda kalan genç bir garsonu, bulaşıkçıyı görünce utanıyorum. ben oraya eğlenmeye gelmişken onu o gece çalışmak zorunda bırakan sisteme küfrediyorum. ama "sorun sistem yea" diyip "baksana lan" diye garson aşağılayıp hayatıma devam edemiyorum. biraz da komik oluyor mahçup mahçup "ben bir x alayım" demek...

    kendi yaşıtlarından veya insanın kendine nispeten yakın yaşındakilerden hizmet alırken utanmak böyle bir şey yaklaşık olarak...
  • bu utancın en sıkıntı verici kısmı da bahşiş konusunda olur. verseniz bir türlü, vermeseniz başka bir türlü. ben utanıyorum şahsen.

    edit: izlanda'da hakaret sayılırmış mesela bahşiş vermek. demek ki mantıklı bir açıklaması var hislerimin.
  • aslında "ne güzel alın teriyle çalışıyor parasını kazanıyor" diye düşünerek hiç de utanç duymaya sebep vermemesi gereken durumlarda oluşabilir.
  • hizmet sektöründe çalışıyor olmak her zaman için can sıkıcıdır*. bir taraf biraz daha eğleneyim, geceyi erken sonlandırmayalım diye düşünür. diğer tarafsa artık gitseler de biz de eve gitsek diye düşünür. ama sonuçta hizmet sektöründe çalışan alın teriyle, emeğiyle çalışıyordur. ekmeğini de böyle kazanıyordur. iki taraf için de utanmayı gerektirecek bir durum yoktur bence. ama tabii işi abartmamak, gereksiz artistlikler yapmamak gerekir. iki tarafta insandır. birinin eğlenmesi ya da herhangi bir hizmeti alması diğer tarafın hayatını idame ettirmesi demektir.
  • alınan hizmet eğitimse katlanan utanç.
  • hizmet sektöründe karşına çıkan tatsız durum. tatsızdır çünkü karşındaki adamın dibine kadar sömürüldüğünü, sana hizmet etsin diye eline üç kuruş verdiklerini bilirsin. utancın ondandır. yoksa elbet çalışmak kadar onurlusu yoktur. hele ki karşılığını alınca ne güzeldir. ama barda biramı, lokantada yemeğimi getiren arkadaşın muhtaciyetini kullanıp karnını doyuracak kadar para verip benden bilmem kaç saat fazla çalıştırdıklarını bilmek güzel değildir. ondan hizmet almak da güzel değildir. insanın tadı kaçar. sistem sorunudur elbet ama biraz da vicdan sorunudur. şundan, sistem sorunu deyip geçmek, yarın elime sermaye geçtiğinde ben de üç kuruşa adam çalıştırırım demektir. sistem sorunu demek, sistemin bu kadar küstah, acımasız olmasınının nedeninin biraz da bizim körleşmiş vicdanlarımız olmasındandır.
  • kesinlikle duymadığımdır. (bkz: xml web services)
  • ciple giderken otobüstekileri görünce ağlıyorum vecizesini buyurmuş esra erol hissiyatının amcaoğludur.*
  • yapılabilecek şey onun işini yaptığını düşünmek ve yaptığı iş nedeni ile ona saygı göstermek. bir insanın işinden beklentisi nedir? para, görev yaptığı noktadaki insanlardan saygı görmek, nezaket.
    para: nerede olursanız olun iyi hizmet eden insana bahşiş verin. bunu "al alll" diye eline sıkıştırmayın. hesabınızı iyi yaparak amerikan usulü "üstü kalsın" demek en temiz yöntemdir. 18,50 tutan bir hesap için 20 tl verirseniz veya 19 tl bunu demeyin. ama 22 tl verip uzatırken üstü kaldın demek en temizidir. kimse ne kadar verdiğinizi görmez, alan kişi bile. üstü kalsın'ı duyan personel her zaman için para konusunun (sadece bahşiş değil hesap ödenmesi) artık o anda bittiğini ve vedalaşma konuşmalarına geçilebileceğini anlar. diyeceksiniz ki alacağını aldı di mi hehe. değil. sonuçta o kişi sizden yaptığı hizmet için para almak zorunda kola ayran şampanya.. neyse.. onu aldıktan sonraki aşama eğer kişiler kalkıyorsa vedalaşma. kalkmıyorsa kısa bir sohbet.
    saygı: ne olur ki annenizden su ister gibi isteseniz garsondan? anne bir bardak su getirir misin? ahmet abi/ahmet bey (garson ile samimiyetinize ve görüşme sıklığınıza bağlı) bir küçük su getirebilir misiniz? çok soğuk olsun ama. buz da varsa sevinirim. zor değilmiş di mi? bunun yerine "bana bir küçük su" (bakın fark şurada: "getirebilir misiniz?")
    nezaket: garson size pislik yapmadıysa ki bunu yapan da az değildir, sizin ona kötü davranmaya hakkınız var mı? para herşeyi satın alır diyorsanız sizi entry dışına alalım, bu entry'de benim personelime saygısız davranamazsınız. ancak "haklısın o da insan diyorsanız" evet o da insan. tıpkı anneniz veya sınıf arkadaşınız gibi. sınıf arkadaşınızdan bile su istediğinizde "sktir git kendin al" derse o "arkadaş"a bakışınız değişmiyor mu? değişmeli.
  • (bkz: buyrun)

    (bkz: efendim)

    (bkz: modern kölelik)
hesabın var mı? giriş yap