• kendiyle bir sorunu olmayan insanlar. kimi zaman başkaları da onları oldukları gibi kabul ederler ya aksi de geçerli olabilir.
  • kişisel gelişimde kendi kendine kırmızı ışık yakma durumu.
  • kolay olandır, zor olanı (bkz: kendini olduğun gibi kabul ettirmek)
  • çok olumlu bir hareket olarak görülmemelidir çünkü birey kendini olduğu gibi kabul ederse,o zaman hatalarını da oldugu gibi kabul eder ve bunlardan ders almaz kendini duzeltmeye calısmaz bu da bireyin kendisini gelistirme cabasına terstir.
  • dunyanın en kolay seyı. evet yer yer tembelim, kısmen usengec bir insanım gidip çişimi yapmaya bıle usenırım, haftasonları gun batana kadar uyurum 6 yasımdan berı bu boyle, çok sigara ıcıyorum insan aynaya bakıp boyleyım dıyebılıyor da baskalarına tembellıgını, usengeclıgını, kotu huylarını kabul ettıremıyor.
  • kişi kendini olduğu gibi kabul edene kadar çok uğraşır, çabalar, didinir. tamamdır der bırakır sonunda kabullendim, ben böyleyim. ama sonra şöyle bir soru sorar içses derinlerden: neden pes ediyorum ki? sonra en baştan didinmek, çabalamak, uğraşmak. sonuç hüsrandır ama. pes ediyosundur işte, yeter artık der yine aynı ses içerden. yanındaki kızar sen "ben böyleyim işte" dedikçe. bu sefer bi daha başlarsın, hep yalandan başlangıçlar bunlar aslında. aslında en baştan olduğun gibi kabul etmişsin de kendini, niye pes ediyorum diye kandırmaktan başka bi işe yaramayan sorular sorarsın, hiç de değişemiyeceğini bile bile. çok karamsar insan modeli olur tabi bu anca, kendine güvensiz, çekingen kişilik. bunların hepsini bünyede barındıran da kendini olduğu gibi kabul etmekten başka bişe yapamaz hayatı boyunca zaten.
  • ben tam kendime göre
    ben tam dünyaya göre

    ama sizin adınız ne
    benim dengemi bozmayınız

    (bkz: denge)
  • yaptığımız onlarca hatayı tavan aralarındaki dolaplara kaldırdık. hayatımıza yerli yersiz aldığımız insanların bıraktığı acı izlerin üzerine bir kaç kat badana attık...bahçedeki gülleri lazım oluyor diye teker teker koparmıstık, geriye getiremedik hiçbirini... salonun ortasında ilkokulda aldığımız bir kaç madalya duruyor, hala onları anlatıyoruz gelene gidene...yanlışlar üzerine kurduğumuz yalan bir düzen var temeli sarsılmış, ama bize göre en ihtişamlı şatosu o şu dünyanın...görünümde her şey çok mükemmel..savunuyoruz kendimizi...bir gün ne tavan arasında yer kalacak biriktirdiğimiz hataları saklayacak, ne izleri kapatmak için badana atılacak bir duvar, ne de yıkılan düzenden geriye bir bahçe...

    o zaman kabul edeceğiz kendimizi oldugumuz gibi...

    yıkılan o yalan şatodan elimize çıplak bir gercek kaldığında sadece...
hesabın var mı? giriş yap