• insanin superman olmadigi, ancak iyi bir clark kent olabilecegi gercegini kabullenmesidir.
  • feminizmi yasam bicimi haline getirirsiniz... kısacık saclarınız yoksa da maskülen hareketleriniz, kadınsı tavırlara karşı gıcığınız vardır...

    bir erkekle yemege cıktıgınızda hesabınızın onun tarafından ödenmesi sizi deli eder. "saat gec oldu evine bırakayım seni" cümlesini duydugunuzda siniriniz tepenize cıkar. kücük kız cocugu muamelesi görmekten nefret edersiniz. size göre, siz diger kadınlardan farklısınızdır... cünkü digerleri, diger kadınlar, onlar, gece gec saatlerde eve bırakılmaktan hoslanırlar. hatta "odana gir pencereden bana el salla" diyen bi erkek beyaz atlı prensleridir.

    birgün karsınıza o cıktığınga hayatınızdaki tüm kavramlar tepetaklak oluverir. cok da tenha olmayan bir sokaktan geçerken "tekin degil buralar, istersen koluma gir" dediginde hayatınızda ilk defa bir erkegin sizi koruyan tavrı hoşunuza gider. sizi taksiye bindirdiginde taksinin plakasını alması sizi rahatsız etmedigi gibi icinizi garip bir güven duygusu kaplar. eskiden eve sağsalim gittiğini haber vermek, erkek arkadasa, hatta erkek egemen topluma hesap veriyor olmak kategorisine girerken artık sırf onun sesini duymak icin bile yapılabilecek birseydir.

    kısacası, siz de artık o hep elestirdiginiz sıradan kadınlardan, sıradan insanlardan oldugunuzu fark edersiniz. sadece acıga cıkması biraz uzun zaman almıstır. sadece bu kadar sevebileceginiz biri gec cıkmıstır karsınıza...

    gün olup, kırık kalbinizi elinize alıp cekip gitseniz bile ona tesekkürü borc bilirsiniz.
    "saol sevgilim, bana sıradan biri oldugumu fark ettirdigin icin..."
  • bakışlar aynıdır, muhabbetler aynı, yan masadan seni kesen çocuk diğer masaları da kesmektedir, sen yine aynı kısır muhabbet döngüsünde karşında tavla oynayan arkadaşlarını kızdırma peşindesindir diğerleri gibi, sıradan bir gündür,günler aynıdır, geceler aynı, aşklar aynı şekilde süründürür onu da seni de beni de, herkes telefon başında saatlerini geçirmiştir boş bir umut peşinde, kimse memnun değildir işinden gücünden, herkesin bir hayali vardır hiç gerçekleşmeyeceğini bildiği, herkesin gözünde aynı bulutu görürsün çoğu zaman, ve herkes beklemektedir aslında hiç gelmeyecek godot ları...
    kim farklıdır ki bir diğerinden siz olasınız, ya da ben?
  • herkesin farklı olduğunu fark etmekle "farklı olmak" ile neyin denmek istendiğini düşünülmeye başlanıldığında sonuç olarak varılması olası nokta. tabi ki bu olasılık normal koşullar altında geçerlidir,1 atm basınç ile 100 üstü iq.
  • cümlenin kuruluşu itibariyle bir şeyler yanlışmış gibi görünse de manası derindir kendinin sıradan biri olduğunu fark etmek azizim.
    insan ömründe böyle çok az farkındalık vardır ki, sukunet ve gönülden bir rızayla hatta oğluna sevecenlikle bakan bir aliye rona edasıyla baktırır insanın kendi hayatına.
    yaş aşağı yukarı kemale ermiş, saçlar uzatılmış renkten renge gark edilmiş, kulaklar vaktiyle kevgire dönmüş, evin her odası ayrı çılgınlık seanslarına gark olmuş, okuldayken herkes seçmeli dersi fransızca alırken antik yunanca alınmış, herkes top oynarken internetten katana siparişleri verilmiş. ısrarla her yemeğe kişniş konulmuş, millet tv dizilerinden konuştuğunda burun kıvırıp "hayatta tv seyretmem ben" diye hava atılmıştır. "bana bunu yapanı silerim hayatımdan, hiç gözünün yaşına bakmam" gibi cümleler hayatın desturu bellenmiştir vaktiyle.

    bir sabah uyanırsın ve her sabah baktığın aynada kendini kasıp kasıp durmaktan fena halde yorulmuş, saçları yoluk yoluk olmuş, onca delikten sonra hiç küpe takmaz olmuş, evin odalarının çingen pembesi, fıstık yeşili renginden nefes alamaz olmuş, öğrendiğin antik yunancanın ne yaptığın işte ne de pratikte bir halta yaramadığını anlamış hatta ölü bir dil olduğunun bilincine varmış, onca para bayılıp aldığın haftalarca evde oturup kargoyla gelmesini beklediğin katananın ekmek kesmeye bile yaramadığını kavramış, kişnişten midenin bulandığını kabul etmiş ve bir karnıyarık için taklalar atacağına yeminler etmiş, artık "acaba semra hanım bu gün ne bombalar patlatacak" diye merak ederken bulacaksın kendini. ve belki artık hem kendine hem de insanlara karşı daha bir adile naşit edası takınacaksın. hayat sanki hafifleyecek.

    kim bilir belki de büyümek böyle bir farkındalıkla yerleşecek hayatına azizim. ya da değil... aman ne bileyim işte her şey de hemen farkedilemiyor ki canım aaa...
  • herkes gibi mutlu olunduğu zaman fark edilir diyeceğim ama yanlış olacak çünkü mutlu insan zaten sıradan olup olmadığını sorgulama yada kendini farklı hissetme gereği duymaz, anını yaşar mutlu mesut. ama mutsuzken bu mutsuzluğa bir sebep arar kendini avutmak için kendini sıradan olmadığına inandırır, öyle hisseder.* herkes herkes gibi mutlu olabilir ama kimse kimse gibi mutsuz olamazdır sanki

    mutlu bir süreç içine girildiğinde fark edilebilen bir tek şey varsa mutluluktur ve mutlu olmayı becerebildiği için artık sıradan biri olmadığını ise hiçbir zaman fark edemez kişi, mutsuzken fark edilen farklılık hissi ise sadece bir kendini aldatmacadan ibarettir. ve sonuç olarak kendinin sıradan biri olduğunu fark etmek de bir aldatmaca. fark edilebilirliği olan tek şey sıradan olmayıştır
  • çocukluk hayallerinin yerle bir olması. ayrıca yaşadığın toplumun bir başka taklidini sergilemek için ilk adım. bu durum genelde tepki olarak bencilliğe iter insanı.
  • ruyadan uyanmak'tir aslinda...
  • insanın gerçekten olumlu yönde değişebilmesi için şart olan durum. insanın kendi egosuna ilk posta koyduğu dönem. büyümek
hesabın var mı? giriş yap