• kendisiyle barisik olmayan bunyelerin, cift kisilikli insanlarin yaptigi bir seydir. me myself and irene filminde bir ornegini sunar jim carrey izleyiilere. zaman zaman insani rahatlatan bir hareket.
  • insanın en büyük kavgasıdır.
    (bkz: irade)
    (bkz: olgunlaşma)
    (bkz: büyüme)
  • yüksek sesle yapıldığında dışarıdan çok komik görünen hadise.
    (bkz: ben bugün bunu gördüm)
  • sağda solda insanlarla, lokantada garsonlarla, sıraya kaynak yapanlarla, iş yerinde patronla, esnafla, gücünün yettiği herkesle kavga eden insanların içinde bulunduğu durumdur. aslında garsona her "nerede kaldı kardeşim siparişim" dediğinde, yolda çöp atan birine çemkirdiğinde, patrona kendini ispatlama yarışına girdiğinde mücadele verdiği kendisidir. henüz bir üst mertebeye ulaşamamış insandır. oysa ki yetişkin insanları terbiye etmek, onlara işini öğretmek, gerginlik yaratmak son derece gereksiz bir iştir. insan, kendisiyle olan sorunlarını çözdüğü gün, hayatın çok daha kolay ve verimli olduğunu fark edecektir. yalnız ince bir çizgi vardır bu tanımın içinde, hakkını savunmak için verilen savaşla karıştırmamak gerekir.

    henüz yolun başında, en azından durumun farkında olan biri tarafından yazıldı. (bkz: ben)
  • sigara içiyorsundur . içmek istemezsin ve kendinle kavgaya girersin . içmezsen karda olacağını bilirsin . ama öbür sen , seninle kavgaya başlar . kendini ikna etmeye çalışırsın ve 30 yıldır sigara içen diğer sen senden daha güçlüdür. çünkü sen sigara içmemeye yeni karar vermişsindir ve senden 30 yıl daha tecrübeli sen seninle bunun kavgasını vermeye hazırdır çünkü 30 yıllık tecrübesi vardır . ama sen yenisin ve yeniliğin verdiği bir taze güce ve motivasyona sahipsin . sanırım yeni sen kazanacak. çünkü o 30 yıllık köhnemiş ve her şeyi alışkınlık olarak yapan birisi . sen daha güçlüsün . çünkü sen yeni sensin .
  • herşeyi ne çabuk unutuyorsun dedi korkut kendi'ne. kendi kendinden emindi, saçmalama diyerek sinsi bir gülücükle yanıt verdi korkuta. evet salak gibi davranıyorsun ve bu beni sinirlendiriyor, özellikle karşımızda biri varken, dedi korkut. kendi bu defa sinirlenmişti, anlamıyorsun değil mi dedi. neyi dedi korkut. beni dedi kendi. neyini anlıyayım kendi diye yanıtlayıp omzunu silkti. ah aptal, ben böyle herşeyi unutmuş ve sakin gibi görünerek senin iç huzurunu sağlıyorum anlamıyor musun, diyerek kadehindeki şarabın son yudumunu kafasına dikti. korkut çay içiyordu. şekersiz. çünkü korkut gibilerin şu hayata en büyük marjinallikleri çayı şekersiz içmekti. oysa kendi öyle miydi kendi yaptıklarıyla kendi kendini bile şaşırtabilen biriydi. korkut bardağındaki çayı bitirince odaya getirsem soğur, tüpte bıraksam getirmeye üşenirim ikileminde boğuştuğu çaydanlığı bir anlığına unuttu. çay bitmişti. kendi'ne baktı. ve onu her kavganın sonunda bir daha sevdi.
  • daha çok soru-cevap şeklinde gerçekleşiyor. bu sayede doğru cevabı alabiliyorum ve davranışlarımı kontrol edebiliyorum. sağlıklı veya değil emin değilim ancak kendi içimde gerçekleşen hiçbir şeyden bana zarar gelmeyeceğini biliyorum.
    özellikle sinirlenme anımızda ani davranışlar sergileyebiliyoruz ve sonuçları iyi olmayabiliyor. kendi içinde duygularını kontrol etmeye başladığın zaman vereceğin tepkileri de etkileyebiliyorsun. bu karşı tarafa da kendine de yararlı oluyor. sakinlik her zaman fayda sağlar.
  • hayatla barisik olabilmek icin bazen kendisiyle kavga etmek zorundadir insan.
hesabın var mı? giriş yap