• jamaika'nin baskenti, jamaikalilarin andigi sekilde 'the town'.

    koloniyal donemden miras inanilmaz sosyal ve mekansal bolunmusluk genel karakterini verir bu sehire. kuzey veya uptown kingston'a bakildiginda sehirin ust-orta ve ust siniflarinin yasadigi, guzel buyuk evlerin bulundugu sakin guzel bir kingston gorulur. konsolosluklar, bob marley'in yasadigi ev filan bu yakadadir. montego bay ve ochos rios'un azimsanmayacak miktardaki turist isletmeleri, otelleri, resort'lari kinsgton'da konuslanmis yerli sermayeye ait oldugundan ciddi sekilde zengin insanlarin devasa evleri goze carpar. 1990larda neoliberal ruzgari arkasina almis yukselen siyah burjuvazi de uptown'da konuslanmistir.

    ote yandan guney veya downtown kingston'a gidilirse tamamen farkli bir manzara ile karsilasilir. buralar 1970'lerin sag sol catismasinda iki ana parti* tarafindan silahlandirilmis varoslardan olusur. michael manley'in demokratik sosyalizmi 70ler sonunda teslim bayragini cekip imf masasina oturmasiyla, sag sol silahli catismasi azalsa da bunun yerini neoliberal dikta geregi kamusal hayattan cekilen devletin iktidarini devralan uyusturucu baronlarinin silahli orgutlenmesi alir. bugun downtown kingston dunya uyusturucu ticaretinin en kritik halkalarindan birini olusturur. bu sebeple canim cekti, dur suralarda dolasayim azicik fotograf cekeyim minvalli dikkatsizliklerin hic yeri yoktur. gidilmeyesi, gorulmeyesi, cinayete kurban gidilmeyesi bir mekandir.

    jamaika imf'nin ve yukselen siyah burjuvazisinin dayattigi yapisal uyum programlari yuzunden genc nufusunun cok onemli bir kismina istihdam saglayamamakta, bu gencleri silah, uyusturucu, ve kisa yoldan zengin olmanin dikenli yollarina ve kollarina atmaktadir. bahse konu genc nufus da downtown kinsgton'i dunyanin sayili buyuklukteki acikhava uyusturucu ve silah muzesine donusturerek devlete tesekkurlerini sunmaktadir.
  • türkiye sınırları dışında gördüğüm ilk ülke olan küba'yı gördüğüm günden bir gün sonra gittiğim ülke olan jamaika'nın başkenti.
    pek güvenli bi yer değil bu güzide başkentte havalanına iner inmez bi korsan taksiye binilir (daha ucuz bi kere) daha otele gittimeden gece lazım olacak şeyler taksici sayesinde temin edilir. otele biraz takılınır sonra yemek yemeye dışarı (acıktırdı valla) çıkılır ama gece 12 de hava kararınca uptown'nın göbeği bile zor, ama taksici varsa downtnun içine bile girilir. güzel yerdir bazen yağmuru çok olur.
    köyden inmeye gidilen yerdir metropoldur aslında.
    gidilmesi görülmesi buyurulur.
  • (bkz: trenchtown)
  • pantolonun cebinde unutmam sonucu çamaşır makinesinde yıkanmış olmasına rağmen hala çalışan flash diskimin üreticisi.
  • japonya üretimli hafıza kartlarıyla tayvan üretimli olanların arasında aşırı performans farkı olan marka.
    (bkz: japon malı)
    (bkz: öyle böyle değil)
  • henüz 8 gb lık flash belleğine sahip olamadığım teknolojik ürünler markası.

    2 gb lık flash bellekte hiçbir sorun ya$amadım.
  • king'ini bilmem ama, isimlerindeki ston'u, stone olarak değiştirseler, stone sıfatını kesinlikle hak edeceklerine inandığım firma. satın aldığımdan beri, bendeki 8 gb'lık flash belleğin başına gelmedik kalmadı; mesafe tanımaksızın sayısız defa yere düştü, virüs pansiyonu olan bilgisayarlardan bilmem kaç defa envai çeşit virüs kaptı, ntfs dosya sistemi ile formatlamak tavsiye edilmediği halde format manyağı oldu ve çamaşır makinesinde pantolon cebinde yıkandı... ama hala benimle, hayatta. insan gurur duymuyor değil.
  • şimdiye kadar kazandığı paranın büyük bir kısmını 2gb'lık flash disklerle kazandığını düşünüyorum.
  • flashdisk'lerinin üstüne makinede yıkanabilir* etiketi bassalar yadırgamam. adamlar yapmış..
hesabın var mı? giriş yap