• demokrasi masalında koltuk sevdasının ön koşulu sandık sevdasıymış, sandıktan kalan koltuğu alamaz, koltuğu alan masalı efsaneleştirir...demokrasi efsanesi...
    (bkz: türk polisinin kahramanlık destanı yazması)
  • trt'de 2001 yılında yayınlanan dizi. ilk bölümü izlediğimde gözlerim faldır faldır açılmıştı. "böyle bir konuya hem de devlet televizyonunda nasıl izin vermişler, vay be demek ki artık kendimizi aşıyoruz" demiştim.

    ama sadece 16 bölüm yayınlanabildi. dürüst genel müdür sinan polat hem üst makamların hem de iş dünyasının baskısına 16 bölüm dayanabilmişti.

    80'li yılların ünlü ingiliz dizisi, "emret bakanım" filmindeki gibi olmuştu. geç de olsa, eleştirel mizah'ın gücü ülkemizde tarafsız bir şekilde bayrağını dalgalandırıyor diye sevinmiştim.

    bu arada 16 bölümü youtube'a düşmüş.
    koltuk sevdasi 1. bölüm
  • age of empires 2 oynayan başbakan yardımcısı vardı bu dizide, herhalde diziye dair en çok hoşuma giden şey budur.

    bugün tekrar bir iki bölüm izlendiğinde 90'ların biz adam olmayız temalı politik komedilerinin mezarına çakılmış bir mezar taşı gibi düşünülebilir.

    izlenebilirlik açısından bizimkiler'den hallice olsa da verdiği politik mesajlarda o zamanlar öyle anılmayan ulusalcı geleneğin yani atatürkçü orta sınıf sosyal demokrat kimliğinin, 80'lerden bu yana yaşanan değişime karşı çaresizliğini bir politik propoaganda haline dönüştürmeye çalışırken indirgemeci bir iyi bürokrat kötü bürokrat zıtlığına sarılmış bir dizidir.

    umur bugay'ın bir başka yapımı olan oğlum adam olacak'ta da görülen, değişime karşı masalsı -ve yeterince seküler- bir "ideal vatandaş", "ideal memur" kimliğini konumlandırmayı tercih eden ve önerdiği idealliği sorgulamaya tenezzül bile etmeyen bu tavrın gelecek on yılda muhafazakar işini bilirciliğe karşı alacağı ikinci yenilgiyi zerre kadar tahmin edememiş olmaması bu açıdan şaşırtıcı değildir.

    ayrıca (bkz: oğlum adam olacak/@nalinci keseri)
  • dizideki kurum ve ünvanlar da muazzamdır. olayın geçtiği kurum lüzumlu muamelat genel müdürlüğü, buranın bağlı olduğu bakanlık ise müteferrik işler bakanlığıdır.
    benim en hoşuma giden ise cihat tamer'in oynadığı karakterin ünvanıdır; fasit daire başkanı
  • insanların ve memleketlerin başına iş getirir bu sevda. aptalcadır.
  • sadece siyasilere özgü bir sevda değildir.

    kurumsal dünyadaki karşılığı ise çok enteresandır. örneğin bir ofis düşünün, direktör ve üzeri çalışanların kendilerine ait odaları olsun. bu odalar boş olduğunda girip içeride açık ofisin kaotik ortamından izole çalışmaya başlayın.

    direktör koltuğunda oturduğunuzu görenler şaşkına dönsün. çünkü o koltuk sadece ve sadece direktörlerin kutsal götü içindir ve sizin pis kıçınız orayı kirletiyordur. makama saygıdan o koltuk boş kalmalıdır. bu da sözde özel ve modern bir şirkettir.

    kraldan çok kralcı olmak da böyle bir sevdadır.

    sonra diyorsunuz ki tayyör rererö.. ulan okumuş eşşeklerin* seviyesinin bu olduğu bir toplumdan ne bekliyorsunuz?

    valla bu koltuk çok güzel, siz de gelsenize!
  • aslında salt ego ya da para odaklı değildir. koltuğa otururken dokunulmazlığın verdiği keyfiyetle yapılan şeylerin hesabını vermemek koltuğu cazip kılan en önemli etkendir.
  • bencileyin küçük memurların bile heves ettiği sevdadır:

    sandalye üstünde ömür geçiyor
    benceğiz yumuşak goltuk isterim
    kovaladıkça goltuk benden kaçıyor
    benceğiz yumuşak goltuk isterim

    kiminin işi yaş, yaşa otursun
    kimi zindanlarda taşa otursun
    kimi el üstünde, başa otursun
    benceğiz yumuşak goltuk isterim

    memurum gün gün gider katladı
    her gelen amir bana patladı
    sınıf sınıf gezmekten göbek çatladı
    benceğiz yumuşak goltuk isterim

    kıvri'm makam sahibine kıl nazar
    ittir düşsün makamdan azar azar
    bu fesat fikirler seni de bozar
    benceğiz yumuşak goltuk isterim
  • (bkz: koltuk tatlı)
  • bu toprakların ne yazık ki en büyük sorunudur. uzunca bir entry yazmak istiyorum aslında..

    şöyle ki herkes o oturduğu koltuğu sahiplenir, başarı onlarındır fakat başarısızlık dışarıdan gelir..

    2002 de baraj altında kalan da kendini başarılı görür, 99 dan beri kulüp başkanlığı yapan da kendini başarılı görür, yıllardır seçim kaybeden de kendini başarılı görür. kimse kalkmak istemez o koltuktan

    belki de unutulmaktan korkuyorlardır
hesabın var mı? giriş yap