• genellikle çay ve kek ile ödüllendirilir.
  • görünce nostalji yaratan ve bana kahkaha attıran hede. küçüklüğümde evdeki format cdsinden dolayı herkes bize gelirdi, annem de hep beni ekmek almaya yollar gibi, git şu teyzenlerin bilgisayarına format at diye komşuya yollardı. cdyi takıp mal mal bitmesini beklerdim, yaptığım bişey de yoktu hani. sonrasında herşeye beni çağırmaya başladılar, ses kartı mıymış, adsl miymiş, anti virüs müymüş, hepsine de bişeler sallayıp deneyip yanılma yöntemiyle yapıyordum. allahtan şimdiye kadar bi sorun çıkarmadı, çökerttiğim bi bilgisayar olmadı. hatta bu öyle bi etkilemiştir ki ailemi, ailem hala bilgisayar mühendisi olmamı istemektedirler.

    ha bi de bunu yapan nesil anahtarını unutmuş komşunun balkonuna, kendi balkonundan da atlamıştır. nostaljinin havası hep bi farklı oluyor. hatırladıkça saçmalayasım geliyor.
  • off bunu ne çok yaptım. hatta bi keresinde köstebek pastayla ödüllendirilmiştim de tadı damağımda kalmıştı. bu pasta bir harika dostum driver'ları da yarın gelip mi halletsem acaba diye iç geçirdiğim bile oldu. en sevmediğim yani da kapıdan çıkarken ele tutuşturulmaya çalışan paraydı. idealist ve prensipleri olan bir it'ci olarak kattiyen kabul edemem diyerek geri çeviriyordum parayı. tabi içimden ulan yüksek bir miktar mıydı acaba lan diye söylenmeden de edemiyordum.

    bir keresinde lise zamanlarımda bir haftalık harçlığımın elime tutuşturulmaya çalışıldığında gözlerim dolarak yok alamam dediğimi hatırlıyorum. tabi parayı alınca da, bir daha böyle yaparsanız gelmem ama diye ayak da yaptıydım. ne gelmemesi lan! o paraya format atıp üstüne bulaşıkları suya tutup bulaşık makinesine dizip, kirlileri de çamaşır makinesine atardım. vay be. şimdi evde iki makine formatlanacak yıllardır üşeniyorum. hey gidi.
  • sıklıkla başıma gelen olaylardan biri. ama bu konuyla ilgili herhangi bir komik durumum yahut müstehcen bir anım olmadı sizi hayal kırıklığına uğrattıysam bunun için değil özür bi sikim dilemem söyleyeceklerim bu kadar.
  • türkiye'de bilgisayarların henüz popülerleşmeye başladığı 2000'li yılların başında, format kodlarını ezberleyerek sağa sola format atan bendenizi kısa süreli de olsa zengin etmiş eylem.

    okul kantininden herkes ayran alırken ben kutu kola alırdım. o derece zengin.

    fiyat çizelgem bile vardı lan,

    windows 95 10 milyon*
    windows 98 15 milyon
    windows xp 20 milyon

    -işine gelirse hacı abi. git tamirciye 50 milyon istiyo valla
  • porno filim konusu olabilecek olan durum. evet ben bir sapığım aklıma ilk bu geldi.
  • forma tatmaya gitmeye benzemez.
  • lisede yatılı okurken; okuduğum ilçede ikamet eden tandıklarımca ve onların tanıdıklarınca -zamanla nam salıyorsunuz ister istemez- başıma çok getirilen mevzu. yurtta milletin dolabında kitap, eşya vesaire olurken benim dolabımda bunlara ek olarak sürekli xp cdsi -o vakitler win7 falan yaygın değil tabi- bulundurmak zorunda olmama sebebiyet vermiştir. tuttular mı bırakmıyorlar tabi. malum bilgisayarcıya götürseler minimum 20 tl alacak. liseyi de öyle bitirdik. şimdi ne mi yapıyorum? bilgisayar mühendisliği okuyorum fakat toplumun gözünde hala formatçıyım.
  • sicak bir agustos gecesiydi, agustos bocegi dahi sazini kenara koymus gitmis dere kenarina su iciyor oyle dusun, sivrisinekler "oh tavan da iyi sogukmus" diyip gecelemeye karar veriyorlar. onumde red alert 2 acik, manyaklar gibi nukleer fuze kasiyorum, yuri amcam durmaksizin "good comrade" diyip duruyor, ama aklim hep o kizda. komsunun kizlari, daha dogrusu, cunku koca yazlikta o sene yasitim olarak bir tek onlar var, biri kizil orta boylu digeri sarisin uzun boylu ve birini kafalasan digerini almadigina pismansin, o derece. gunduzden sohbeti ilerletmeye calisma cabalarim basarisiz kaliyor, zira ben denize girdikce onlar cikiyor, ben ciktikca onlar giriyordu. neyse ne, eve donduk, yapacak bi sey yok, malum yemek filan oturdum bilgisayarin karsisina. bizimkilerin de gece gezisi tuttu, evde tek basimayim, en yakin medeniyet 1 km filan uzakta. osura osura oyun oynuyor, alt-tabla msn'i kontrol ediyorum, facebook yok daha o zamanlar..

    kapi caldi, sicradim elbette. gelen sarisin kizdi, deniz kenarinda giydigi cicekli mini elbisesi hala uzerindeydi, bendeki alliksa daha belirginlesmisti, toyduk o zamanlar. "bilgisayari bozdum, tamir edecek kimsecik de yokmus. annene sordum, sen biliyomussun, gelsene bi" dedi. sessizce onaylayip pesinden gittim. kral replikler, hatun dusurmeler nerdee, toyduk diyoruz oglum. yolda konusmaya devam ediyor bu hatun: "pesimize iki aygir takildi bugun, ay nereye gitsek karsimizdalar bik bik bik" bende ses seda yok. olur oyle seyler, diye icimden geciriyorum, ama bi yandan da ne cok konustun be bacim, diye de gecirmeden edemiyorum. sonunda "yani insanlar seks icin bu kadar yirtinmamali, baska seyler de olmali hayatta" diyorum, haha bacak kadar cocugun dedigine bak. hatun donup bi bakiyo: "ilik misin oglum sen?" diyor, hemen cikisiyorum, yok yanlis anladin elbette bir ihtiyac, bana da geliyo arada falan sayikliyorum. hatun guluyor, evin verandasindan girmeden once surtunme vasitasiyla kapida beden kalip olculerimizi tartiyoruz -kapi biraz sikisikti- sonra eve giriyoruz. kizili da evde, onda da turuncu renkte muhtesem bir elbise var. "kurtaricimiz geldi!" diyor sesinin en yuksek perdesinden, "methini cok duyduk" diyor. daha muhendis bile olmamisim o zamanlar, hani hatun piyasam da cok yok..

    "hadi hayirlisi" diyip bilgisayarin karsisina gecmeye yelteniyorum, kizil hatun beni bi sandalyeye oturtuyor, ikisi birden karsima geciyor: "hangimizi daha cok begendin?" 5 saniye mavi ekran. sonra da yapilmis en aptalca kiz dusurme taktigi olarak "ikinizi de begendim" diyorum. birbirlerine bakiyorlar: "pekala" ve olaylar gelisiyor.

    bilgisayar mi? gayet guzel calisiyormus, ama arsiv konusunda yardimci oldum onlara, sanatli film zevklerimiz ortusuyormus.
  • format atılan bilgisayara simcity 2000 kurularak hayırlı bir işe imza atılabilir.
hesabın var mı? giriş yap