• ortaçağ'da avrupa'da geliştirilen bu düşünce*, kralın fiziksel ölümünün siyasal doğumuna işaret eder. yani kralın fiziksel ve siyasal olmak üzere iki bedeni vardır. fizikî olarak ölse de tebasının bilincinde sonsuza kadar yaşayacaktır. tıpkı atatürk ölmedi yüreğimde yaşıyor da olduğu gibi. kralın iki bedeni kurgusu, atatürk örneği oldukça bereketli sonuçlar doğuruyor. ki bizatihi kendisinin şu lafı bile bunun göstergesi** :
    "benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. fakat türkiye cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır." fakat en ilginci atatürk öldükten 15 yıl sonra naçiz vücudunun anıtkabir'e taşınması için yapılan törende dönemin cumburbaşkanı celâl bayar'ın yaptığı konuşmada da bu metaforu kullanmasıdır***: "şimdi seni, kurtardığın vatanın her köşesinden gönderilen mukaddes topraklara veriyoruz. bil ki hakiki yerin, daima inandığın ve bağlandığın türk milletini minnet dolu sinesidir."

    * ernst h. kantorowicz, the kings, two bodies: a study in mediaeval political theology, 1957, princeton, princeton university press.
    ** turgay gülpınar, "anıtkabir'in unutulan kabirleri", içinde "neye yarar hatıralar? bellek ve siyaset çalışmalar", derleyen: pınar melis yelsalı parmaksız, phoneix yayınları, 2012 ankara. s,104.
    *** 100. yaşında celal bayar’a armağan, hazırlayan: mükerrem sarol, ismet bozdağ, tercüman gazetesi yayınları, istanbul, 1982 ss. 373-374.
  • yine kantorowicz'in "the kings, two bodies" kitabından öğreniyoruz ki, 15 ve 16. yüzyıllarda ingiliz ve fransız hükümdarların cenaze törenlerinde sergilenen heykelcikler, kralın çift bedenli olduğunun açık bir göstergesidir. örneğin 1291'de kral 3. alfonso'nun, 1327'de 2. edward'ın, 1422'de 6. charles'ın cenazelerinde kralı temsil etmek üzere heykelcikler kullanılmıştır. hatta 1547'de 1. françois öldükten sonraki törenler önce kralın cesedinin, akabinde de heykelinin huzurunda onbir gün sürmüş. bu heykeller kralın ebedi bedenini, cesedi ise insanî ölümlü bedenini sembolize ediyordu.
    aslında bu sadece 15 ve 16. yy ingilteresi ve fransasıyla sınırlı olmayıp örneğin romalılarda örnekleri sıkça görülen bir durumdu. daha 2 ve 3. yy roma imparatorlarının cenaze törenlerinde balmumum heykeller kullanılıyordu. bu törenlerde önce imparatorun bedeni ve birkaç gün sonra da heykeli yakılıyordu. bu çifte defin yoluyla biyolojik yokoluşun toplumsal bir hale bürünmesi sağlanıyordu.

    ilave okuma kaynakları:
    - carlo ginzburg, tahta gözler-mesafe üzerine dokuz düşünce, 2009, metis, 77-79.
    - ralph e. giesey, the royal funeral ceremony in renaissance france, 1960.
    - william henry st. john hope, on the funeral effigies of the kings and queens of england, with special reference to those in the abbey church of westminster, 1907.
  • ali duran topuz, gazete duvar'a yazdığı "artık başkanlık sistemi gerekmez" adlı yazısında, kralın iki bedeni düşüncesini, 2016 recep tayyip erdoğan türkiyesi bağlamında ele alarak şunları söylemiş:
    "kraldan ayrı bir toplum (millet, ulus) fikri, ingilizlerin 1640 devrimiyle vücut bulur; amerikan ve fransız devrimleri bu fikri güçlendirir. artık devlet başka, ulus başka ve yönetici başkadır. 1789’dan önce kral ile toplum, ulus, millet, her neyse bir ve aynı şeydi. organik yani. şöyle formüle ediyorlardı: kralın bir bedeni, fani bedeni vardır. bu beden doğar büyük ölür. bir de baki bedeni vardır, toplum o bedendir, o bedenin içinde erir. naçiz bedenle ebedi beden, fizik bedenle siyasi beden. biri gelir gider, diğer ilelebet payidar kalır.

    bu özdeşlik, 1789’da kalmadı. bugün canlı ve yürürlükte. cumhurbaşkanı’nın “marksist” olmakla övünen başdanışmanı mehmet uçum, vaktiyle söyledi her şeyi aslında:
    “erdoğan’ın siyasetini anlamayanlar bazı önyargılarda bulunuyor. erdoğan 2001’den bu yana sadece toplumun taleplerini tespit edip onu siyasete dönüştürdü. erdoğan’la birlikte temsili liderlik yerine organik liderlik geldi. erdoğan alan araştırması ve anket yapmadan, halka sormadan siyasi yaklaşım geliştirmedi. erdo-ğan’ın siyaset anlayışı otoriterlik ve diktatör üretmez.”

    bu iki bedenci siyasal teolojinin önemli isimlerinden jean bodin, halkın görevini kralın iyiliğiyle şöyle bağlamıştı: halk, krala itaat ederse, kral da onlara iyi davranmakla yükümlüdür.
    halk=kral formülü bugün millet=cumhurbaşkanı haline geliyor. mehmet uçum’dan haber almaya devam edersek, “ve ak parti standart bir parti değildir. ak parti bir demokratik halk hareketidir.” parti, halkın hareketi, erdoğan halkın kendisi. nasıl daire ama? egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. erdoğan milletin kendisidir. ak parti, bu döngünün “parti”si değil, hareketidir. geri kalanlar kenara çekilebilir, fotoğraf çektirdikten sonra. ne demişler? ferman devletindir."
  • 18.yyda yaşamış alman hukukçu ve devlet adamı friedrich carl von moser'in bu meseleye ucundan kıyısından dokunan bir lafını buldum. diyor ki hazret: "kralın içinde insan yoktur, aksine insanın içinde kral vardır ve bu insan nasılsa, kral da öyledir." politische wahrheiten. bd. 1. zürich, 1796 , s. 31.
  • ciddi bir gecikme sonrasında tercüme edilmiş dilimize. bkz
  • tezimi bunun üzerine yazmıştım, kitap çevrilmiş kajsdksajdkajdaskjdsada. hiç şaşırmadım.

    işte bizler böyle insanlarız, bir hareketimiz dahi türk yazın hayatında çığır açıyor.
  • orijinal ingiliz ismiyle "the king's two bodies", alman amerikalı ve yahudi tarihçi ernst kantorowicz'in 1957 basımı ünlü eseri. orta çağ siyasi düşünce tarihi hakkında yazılmış en önemli kitaplardan biri kabul edilen eser, teoloji-siyaset ilişkisi ve orta çağ devletlerinin meşruiyeti anlamında ufuk açıcı bir kitaptır.

    amazon.com - https://www.amazon.com/…t-kantorowicz/dp/0691017042

    d&r - https://www.dr.com.tr/…-bilimi/urunno=0001765161001
hesabın var mı? giriş yap