• bir kütüphane görevlisi ve dokümantasyon ve enformasyon yeni ismiyle bilgi ve belge yönetimi mezunu olarak, asık suratlı ve kilolu olunmasının gerekmediği, türkiye gibi kitap ve okuma konularına dünya ile jüpiter gibi bir mesafeden bakan, kütüphane dendiğinde kütüp ha ne ?? gibi bir tepki verilen ülkelerde sağlam bir sabrın ve özverinin gerektiğini belirteyim.

    sabır kavramını biraz açarsak : 20.000 kitabı olan bir üniversite kütüphanesine gelen ve "pembe bir kitap varmış geçen arkadaşım almış onu istiyorum"diyen öğrenciye !! cevap vermek mesela, ya da "ne iş yapıyorsun abi ?" sorusuna verilen "kütüphane görevlisiyim, kütüphane okudum ben" cevabının ertesi, soruyu soran şahsın yüzünde gözüken vah vah tüh tüh ifadesine göğüs germek.

    istanbul üniversitesi iktisat fakültesi kütüphanesinde bir iş için bulunduğum bir sırada içeriye bir öğrenci girmiş ve "burası kütüphane mi ? mezun oluyorum borcum yoktur imzası almam gerekiyor" demişti. adam okulu bitirmiş kütüphaneye uğramadan. işte böyle bir ülkede bu mesleği yapmaya çalışıyoruz. mesleğin ne olduğunu, kütüphanenin ne demek olduğunu uzun uzun açıklamaya gerek yok. dünyanın en büyük kütüphanelerinden biri ve belkide birincisi olan, sınıflama sistemi bütün dünyada standart olarak kullanılan library of congress'in, türkçe meali ile kongre kütüphanesinin amerika birleşik devletlerinde yani dünyanın süper gücünde bulunması tesadüf olamaz heralde.

    şişman değilim birazcık göbeğim var, gözlüklerim yok, terli bir alnım, yakası simsiyah olmuş gömleğim filanda yok. mesleki yeterliliğimi gözden geçireceğim.
  • kütüphanede birçok bölüm olduğunu bilmemek tabii ki ayıp değildir. o nedenle kütüphanecinin sessizlikle yaşamaya mecbur kalmasını gerektiren bir durum olmadığını bilmemek de şaşılacak bir şey değildir. mesela kataloglama biriminde dönen geyikler doktorların nöbette çevirdiği geyikten, avukatların bürolarında ettiği sohbetten hiç de farklı değildir. ayrıca o 'menopoz teyze' imajı da filmlerin sizlere attığı bir kazık resmen ya.

    dtcf, hacettepe, bilkent, istanbul üniversitesi gibi okulların bilgi ve belge yönetimi bölümlerini bitiren bu kişiler ki içlerinden biri de benim (ikinci üniversite olarak okudum) emin olabilirsiniz ki türkiye'de zoru başarıyor.

    kitap alıp kitap vermek kütüphanede yapılabilecek en basit işmiş gibi görünürken aslında okuyucu hizmetlerinin ne kadar önemli olduğunu, 'okuyucu eğitimi' diye bir kavram bulunduğunu, sizin fikir sahibi olmadığınız binlerce bilim alanında bizlerin dersleri gereği fikir sahibi olması zorunluluğunu; kaldı ki son dönemde veri tabanları, online bilgi sistemleri gibi ilginizi çekecek onlarca alanda birçok ders görerek eğitim aldığımızı anlatmak gerçekten çok zor.

    doktorun kötüsü candan broker'ın kötüsü maldan edermiş miydi neydi bir söz vardı ya hani?! ha işte o sözde de denildiği gibi siz mesleğinde yetkin bir kütüphaneci ile tanışırsanız (kütüphaneye hiç olmazsa bir kahvemizi içmeye geldiğinizde) emin olun üniversiteye hazırlanan akrabalarınıza bölümü önereceksiniz: "bu bölümü oku, adam olursun!" diye.
  • biraz genel kültür.

    bugün yaşadığım bir anı:

    - merhabalar. franz kafka'nın milena'ya mektuplar var mı?
    + kim?? (ilk defa duyan bir yüz ifadesi ile)
    - franz kafka!
    + fransız kafka mı? nasıl yazılıyor?
    - f r a n z k a f k a
    + aa bir sürü kitabı varmış. ama senin aradığın yok.
    - peki iyi günler!

    bir kütüphane görevlisi koskoca franz kafka'yı nasıl tanımaz? başlı başına istifa sebebi.
  • kütüphaneci olmak için bilgi ve belge yönetimi mezunu olmak şart mıdır? 4 yıllık okuyan biri olarak bu iş için kpssye giremez miyim?
  • gozlük üzerinden atilan bön bakışlar
  • bilgi ve belge yönetimi okumak ve kpss'ye girmek. ben öğrenciyken sadece bilgi ve belge yönetimi bölümü mezunları kütüphane görevlisi olabildiği için 60 puanla ankara'ya atanıyorlardı ve teknik kadro statüsünde oldukları için maaşları da aynı seviye devlet memurlarına göre daha iyiydi. şu an durum nedir bilemiyorum. eskiden osmanlıca eğitimi verilen bölümlerin tümünden mezun olanlara kadro açılıyorken kütüphanecilik bölümünün düzenlenip bilgi ve belge yönetimi bölümü olmasıyla bu kadro sadece buradan mezun olanlara ayrılmıştı. bunun yanında arşivi olan şirketlerere bilgi ve belge uzmanı istihdam etme zorunluluğu gelince sözelde barajı geçip üniversite okumak için kütüphanecilik yazmış ve okul bitince ne yapacağız diye kara kara düşünen gençler bir anda aranan eleman olmuştu. artık kimin yakını bilgi ve belge yönetimi okuyordu bilemiyorum ama o dönem birkaç yıl boyunca bu bölümden mezun olup işsiz kalmak imkansız hale gelmişti.
  • kütüphane görevlisi olmak için gereken şartları biliyor olmak.
  • bilumum meslekte gerekebileceği gibi bu meslekte de gereken temel şey zekadır.
    sessiz bir ortama ihtiyaç duyup, küçük bir halk kütüphanesine geldim.
    görevlinin pıt pıt pıt mesaj yazıp, vauv vauv vauv diye gelen mesajlarının sesine sabrettim önce. bildiniz mi o itici sesi? whatsapp mesajlarının gelme sesi işte.

    belli ki farkında değil, en iyisi bekleyeyim diye düşündüm.
    fakat ayı adam önce sesli mesajı dinledi. sonra da video açtı. gerçekten abartmıyorum. salonda da en az 10 kişi var.

    yanına gidip nazikçe sesi kapatmasını rica ettim. bu ülkede nazik olmak aptallık zaten. ciddiye alınmamak en iyi ihtimal. cevap vermedi bıraktı telefonu. yerime geçince masamın etrafında dolaşıp durdu bir süre. uyaracak bir şeyler aradı diye tahmin ediyorum.
    bulaşacak bir şey bulamayınca defolup gitti.
hesabın var mı? giriş yap