• şu isi anlamıyorum. gercekten ihtiyacı olanları tenzih ediyorum onlar devletten burs almayı hakediyor.
    sen okuyup is sahibi olabilmek icin belli dönemde belli bir miktara ihtiyacın var. sana o para temin ediliyor. ki bu miktar tüm ihtiyacı karsılamasa da önceki yıllara nazaran cok iyi. biz üc ayda bir alır parayı yurt taksidine verirdik.sonra o para istenince isteyen kötü oluyor. tamam ödenme sartları vakti düzenlenebilir. atıyorum karsılıgında kamu hizmeti yapılır, ise girince ödenme sartı kosulur falan. ama sen bu parayı alırken bunu bile bile almışsın. o zaman banka kredilerini de ödemeyelim anasını satayım. bu kafayla o okullara girip nasıl okudunuz ki.
  • ya bi siktirin gidin de önce dilekçe yazmasını öğrenin de gelin dediğim kampanya. adamın muhattapı kendi yazdığına göre cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık. ama yazdığı yazının üniversite kantinininde propaganda bildiriminden farkı yok. ve bunu 46.000 ahmak imzalamış ya ona yanıyorum. bak bak bi de demiş faiz istesek bankaya başvururuz kusura bakma aslanım da bankadan para iste bakayım bu çulsuz öğrenci halinde seni muhatttap bile almazlar ki devlet sana okuman için 20.000 kredi vermiş oluyor 4 sene için. kimse bu krediyi zorla almıyor aldığın para belli çok küçük toleranslarla ödeyeceğin para belli, ödemek zor gelecekse almazsın bu kadar basit! ağlamanın alemi yok..
  • almayanlar ne olacak o zaman? diye düşündüren kampanyadır.

    saçmalıktan başka bir şey değil.

    edit: bir kere de kendinizi düşünmeyin diyen arkadaşlar için bilgilendirme.

    daha o yaşında borçlanmamak için gece gündüz kafelerde emeğiyle çalışan, iş verenin de emeğini sömürdüğü binlerce insan var. almayanlar ne olacak o zaman diye düşünüyorum çünkü, bulaşık yıkayan ellerini, ayakta durmaktan su toplayan ayaklarını, yemek yiyebilmek için mesai saatini değiştirmeye çalıştığını, bir de bakmak zorunda olduğu kardeşi için daha da fazla çalıştığını, yeri geldiğinde okuluna gidemeyip devamsızlıktan okulunu uzattığını, sigara param çıkıyor diye söyleyenini, mazot param çıkıyor diye söyleyenini tanıyorum.
  • al birini vur ötekine. eleştirdiğiniz çomarlar neyse siz de aynısınız. yani çoğunuz. sıvışacak yer aramaktan başka bir fasiliteniz yok. vergi borcu tek kalemde silinmişmiş. o zaman silinemez diye bağıracaksın. benim de şunu siliverin diye ağlamayacaksın.

    adı üstünde kredi borcudur.
  • kyk düzenlenme şekli itibariyle devletin insanlara burs-kredi dağıttığı bir kurum değil aksine bir önceki neslin bir sonraki nesli okuttuğu ve bunun düzenli olarak nesilden nesile ilerletildiği ve genişletildiği bir şekildedir. sırf bir nesil rahat edecek diye gelecekte okuyacak milyonlarca insanı böylesi bir hizmetten mahrum bırakmaya kimsenin hakkı yoktur.

    ha sistem en iyi halinde mi, değil elbette. geri ödemeler esnekleştirilmeli, burs imkanları gerekirse hazine desteği ile arttırılmalı, kyk temelinde olan bazı bürokratik verimsizlikler daha da pürüzsüzleştirilmeli vesaire vesaire, ama esas olay süreklilik ve nesiller arası dayanışma iken bunu "devlet işte, para veriyor, niye geri istiyor ki" gibi düz bir mantığa indirgemek üzücüdür.
  • aha milyarlarca dolara saray yapabilen, örtülü ödenek adı altında yöneticilerini ihya edebilen devlet, öğrencisine "beleş burs" verebilecek kadar güçlü değilmiş.

    (bkz: adamın gol diyor)
  • her zaman savunduğum sağlık ve eğitim sektörünün ticari bakış ile ele alınmaması, bu sektörlerden haksız kazanç sağlanmaması tezi ile yakın duran düşüncedir. okumak, eğitimini alabilmek için maddi anlamda böyle bir desteğe ihtiyaç duymak haktır, bunu da devletin bir zahmet hiçbir karşılık beklemeden sağlamak zorunda olması da son derece normal olmalıdır.

    o paranı geri almak üzere verdiğin gençler senin geleceğin olacak, sen ise geleceğini inşa eden gençlerden bile esnaf mantığı ile verdiğini geri almayı bekliyorsun. sonra da neden diye başlayan yüzlerce soruyu cevapsız bırakıyoruz. cevapların hepsi bizde aslında da, o cevaplar ile yüzleşmek kimsenin işine gelmiyor.
  • sosyal devlet falan diye savunulmaya çalışılan kampanya. ben şunu anlamıyorum, sosyal devlet sadece size mi sosyal olacak, sen bu parayı geri ödemezsen bir sonraki öğrenci nesline bu devlet nasıl neresinden para verecek?

    burada devlet bir fon oluşturmuş, öğrenci adama koltuk çıkıyor, parasızlık zamanında ucuz kredi verip iş bulunca ödersin diyor. banka bunun yarısını yapmaz, o parayı 4-5 sene sonra ödemeye başlarsan senden alacağı para çok daha fazlası olur. devlet sana faizsiz para veriyor, üfe üzerinden geri istiyor, faiz bile koymuyor, ki bu zaten ciddi bi kısmını hibe etmesi demek. böyle bir fon oluşturmuş devlet. sen de onu ödemiyorsun da ödemiyorsun, üzerine faiz koymasın da ne yapsın? 50 sene sonra pul olunca mı ödeyeceksin?

    sen öğrenciyken alıyorsun, iş bulunca paran olunca ödüyorsun, devlet de onunla senin arkandan gelen öğrenci çocuklara para ödüyor. sana verilen krediler de zaten senden önceki abilerinin ablalarının durumları iyi olunca geri ödedikleriydi.

    şimdi sen ne diyorsun? ben ödemeyeyim. peki sen ödeme, senden sonraki çocuklara gidecek parayı devlet nereden bulacak? çalışanlardan ek vergi mi alacak, heralde onu istiyorsun, ama açıkça da söylemiyorsun. çünkü böyle olacağını bilmezden gelmek işine geliyor.

    şu gerizekalı gerizekalı devlet versin sosyal devlet değil mi diye konuşmayı artık bir bırakın. 21. yy'da yaşıyorsunuz, üniversite de okumuşsunuz, hala devletin yoktan para üretmediğini, paraları halktan topladığını anlayamadınız. devlet versin dediğiniz her şeyi çalışanlar veriyor, devlet ödesin dediğiniz her para çalışanların maaşından kesiliyor. devlet diye ayrı bir varlık yok, herkesten toplanan vergiler var. hepsi o kadar.

    "başka vatandaşlar bana daha çok para versin, bana çıkılan desteği iç etmek istiyorum, benden sonrakilere destek çıkmak istemiyorum" deyin de kurtulun. çekinmeyin, yabancı yok. demeseniz de anlıyoruz zaten.

    ben kendi adıma öğrenciyken kredi almadım, burs da almadım. süper zengin olduğumuzdan değil, aileme alayım mı dediğimde "alma, ihtiyacı olanlar alsın" dediler. ben de "yüzsüzlüğü neden ele almıyoruz, başvurayım gitsin, verirlerse versinler, vermezlerse denemiş oluruz" diyebilirdim, aklıma geldi, ama demedim. böyle sosyopatça düşünceler aklıma gelse de en azından uygulamaya geçirmedim kendi adıma. devlet sosyal olsun falan diyerek de kamufle etmiyorum.

    eşim kredi almış ama mesela, şu an onunkini ödüyoruz. yani ödemeyelim desem ayda 400 falan paramız artar. ama niye böyle yapalım ki? ihtiyacımız olunca alır, ihtiyacımız bitince geri öderiz. öyle yapmazsak bir yerde bu çark durur, çünkü giden paralar geri dönmez, hibeye döner iş ve bir yerden sonra sürdürülemez hale gelir, biri de gelir der ki "bu kadar masrafı devlet yapmak zorunda mı kardeşim? bu okuyanlar devlete mi okuyor, ilkokul mezunundan ne vergi alıyorsak üniversite mezunundan da aynı vergiyi alıyoruz. niye bunlara paraları hibe ediyoruz, zaten bedava eğitim veriliyor, zaten ilkokul mezunundan daha iyi kazanıyorlar, niye bir de üste para verelim."
    tabii bu tür sözler aldıkları krediyi geri ödemek istemeyenlere çiğ ve basit gelebilir. onlar sosyal devlet ve bir üniversiteli olarak topluma yaptıkları eşsiz katkılar sebebiyle bu tartışmaya girmişlerdir.
  • bu krediyi alıp "ben ödedim, siz de ödeyeceksiniz" diyenlerin, geçmişteki ödemelerin de iade edilmesi durumunda tıpış tıpış gidip paralarını geri aldıklarını da görmemize neden olabilecek kampanyadır.
  • üniversiteyi kazandığım sene, hocamın tavsiyesi ile başbakanlık bursuna başvurdum, çıkmadı çünkü babam çalışmasa bile ailem istanbul'daydı ve annem çalışıyordu. tek başına hem kardeşimle beni okutup hem de eve bakabileceğine karar verdi devlet. zorla bir vakıftan 125 tl burs aldım ve ertesi sene vakfın kuran kurslarına katılmadığım için bursum iptal edildi. o sene başvurduğum 100 tl olan belediye bursundan da çok fazla vesait kullanmadığım için ret aldım. halbuki evim fikirtepe'deydi ve ben her gün otobüs, vapur, tramvay ile beyazıt kampüsüne gidiyor aynı şekilde geri dönüyordum. belediyeye göre tramvaya gerek yokmuş altı durak yürünürmüş. bu fakirlikle bir de lükse giriyordum yani. aynı sene başvurduğum ito bursuna da kabul edilemedim. ortalamam 3,40tı, iktisat fakültesinde okuyordum babam asgari ücretli bir işteydi ama bu sefer de annem çalışmıyordu. sanırım annem işsizlik maaşı aldığı için yine fazla zengindik. soyismimdeki bir harfi yanlış yazdıklarını düşünüp (sürekli karıştırılır, nüfus müdürü sağolsun.) diğer türlü kontrol ettiğimde o soyisimle bir çocuğun burs aldığını gördüm, ilahiyat fakültesinden bir çocuğun. harç param çıksın diye broşürler dağıttım, sokakta diş macunu sattım, teknelerde turistlere kahve pişirdim, geceleri greenpeace venue ekibinde mekanlarda rakı masalarına davet edile edile üye toplamaya çalıştım. sonraları annemin de babamın da işleri düzeldi de rahatladım.

    ama keşke , 'ileride ödeyemem, mezun olur olmaz borçla başlamayayım hayata sıkayım dişimi.' demeden kredi alsaymışım. nasılsa yurdumun aşırı düz mantıklı insanları bunu ödememeyi hak sayıyor. yaptığım hiçbir işten gocunmam aksine bana tecrübe kazandırdıkları için ,güzel arkadaşlıklar kattığı için en özlediğim günlerdir. fakat aynı zamanda keşke param olsaydı da katlanmasaydım dediğim yüzlerce de anısı var.

    'benim vergimle siz mi okuyacaksınız ulan?' diyecek kadar da acımasız değilim. tabi ki benim vergimle üniversite okunsun, durumu olmayan öğrenciler etkinliklere, konserlere gitsin, canı içki çeken alkolünü alsın; ben devleti babasının çiftliği gibi kullananlar ayakkabı kutusu doldursun diye vergi vermiyorum zaten. fakat şimdi yüzbinlerce bunu ilk maaşlarıyla ödemiş, ya da almamayı tercih ederek zorluğunu çekmiş insan varken artık ödemeyelim ya diyerek, devletin haysiyetsizliğini bahane edip sıyırmaya çalışmak daha büyük hak yemektir.

    yine her zamanki gibi, sorunun temelini çözmeye çalışan çözümleri üretmeye çalışmak, bu sorunların üzerine düşünmek yerine, üsten düzeltme yapmaya çalışılıyor. çünkü sanırım bu huy bu topraktakilerin genlerine işlemiş. aslında bizim devletimiz bu eğitim yardımını geri almayabilir mi, ekonomi bu şekilde düzenlenebilir mi, öğrenciler borçlandırılmadan yüksek öğrenimlerini nasıl alabilir vs. vs. vs. birçok soruyu sormadan kafadan politika uydurup kampanya başlatılıyor ve desteklemeyeni de hemen devlet yalakası, paralı, islamcı köpek yapılıyor.

    devletin ve yandaşı kurumların ceremesini hem öğrenciyken hem de çalışırken çekmiş, hiçbir şekilde devlet kurumunda çalışmayacağına and içmiş biri olarak ben bile böyle bir kampanyayı desteklemiyorum. kimin yalakasıyım acaba?
hesabın var mı? giriş yap