• amin maalouf'un son kitabı. 22.05.2009'da türkiye'de çivisi çıkmış dünya - uygarlıklar tükendiğinde ismiyle satışa sunulacak.
  • güzel tespitlerle dolu, her zamanki gibi güzel bir amin maalouf kitabı.

    --- spoiler ---

    kemalistler halklarını, avrupalılar onlara günde üç kez avrupalı olmadıklarını ve aralarında yerlerinin olmadığını söylerken, nasıl avrupalılaşmaya ikna edebilirler?

    --- spoiler ---
  • atatürk'e ve devrimlerine önemli ölçüde yer vermektedir. özellikle arapça kökenli sözcüklerin ayıklanması noktasında yaptığı tespit can alıcıdır.

    --- spoiler ---

    yalnızca alfabeyi değiştirmekle yetinilmedi, türk dilinden arapça kökenli sözcükleri ayıklama işine girişildi. ne var ki bunların sayısı çoktu ve sık kullanılıyordu, örneği ispanyolcadakinden daha fazla arapça kökenli sözcük vardı türkçede; ispanyolcada arapçadan özellikle somut yaşama ilişkin sözcükler alınmıştı -yeryüzü şekilleri, ağaç isimleri, besin maddeleri, giysiler, aletler, mobilyalar, meslekler-, entelektüel ve ruhsal sözcük dağarı daha çok latince kökenliydi. türkçedeyse, bunun tersine, arapçadan özellikle soyut kavramlar alınmıştı: "iman", "hürriyet", "terakki", "ihtilal", "cumhuriyet", "edebiyat", "şiir", "aşk" vb.

    demek ki bu acılı kopuş hem bedensel hem de ruhsal açıdan gerçekleşiyordu.

    --- spoiler ---
  • maalouf'un tarihsel romanlarına aşina olanlar için alışılmış maalouf kaleminden çıkma, erime/yanma reaksiyonlarına maruz kaldığımız şu kavruk günlerin getirisi olan algı düzeyine seslenen bir deneme olmuş.

    cemal abdülnasır'dan uzun uzadıya söz ettmesi, atatürk hayranlığı(çokta abartmamak lazım amin.m ortadoğu'da nasır'dan umud ettiği değişimin kırıntılarını atatürk türkiye'sinde gördüğünden mütevellit ), batı/ortadoğu arasına sıkışmış bakış açısından süzme yorum/yaklaşımların ekseninde gezinen bir maalouf görüyor olmaktan fazlası değil.

    "siyasette, dinin kendisi bir amaç değildir, düşüncelerden biridir yalnızca; meşruiyet en inançlı olana değil, mücadelesi halkınkiyle aynı olana verilir."demiş yazar.
  • kolay okunsun, kolay bitirilsin, ama akıllardan kolay çıkmasın diye yazmış amin maalouf. kısa bir kitap. kısa ve öz. açık ve net.

    gerçek bir "spoiler" bir de, buyrun:

    "ya bu yüzyılda herkesin kendisiyle özdeşleştirebileceği, aynı evrensel değerlerle bütün haline getirilen, insanlık serüveninde güçlü bir inancın rehberlik ettiği ve bütün kültürel çeşitliliklerimizle zenginleşecek bir uygarlık kurmayı başarırız ya da ortaklaşa bir barbarlığın içinde yok olup gideriz."

    gideriz. biz insanlar, dünyalılar.
  • atatürk'ten ve onun getirdiği değişimlerden cemal abdülnasır'ın yaptıklarına; islamiyet ile siyasetin çok iç içe olmasının sebeplerinden, batılıların doğuya ve kendilerine göre geri kalmış toplumlara kendi uygarlıklarını ve gelişmelerini götürmeleri hususunda gösterdikleri samimiyetin derecesine; dünyanin ve doğamızın şu anda bulunduğu tehlikelerden, insanlarin ve devletlerin bununla ilgili yaptıkları şeylere kadar birçok konuya değinmek istemiş maalouf bu güzel kitabında.

    dünyanın kendi anlattıkları ölçüsünde girdiği çıkmaz ya da sıkıntlılar için getirdiği çözüm önerileri ile ilgili olarak çok değişik ve ilginç fikirlere yer vermemiş olsa da; güzel tespitleri, konuları birbiri ile ilintilendirerek inceleyişi ve bize ait bir şeyler yazmış olması ile de okunması gereken çok çok güzel bir kitap.

    "bu kitabı yazmamdaki amaç, geç kalındığını, ama çok geç kalınmadığını söylemek, çöküşü ve gerilemeyi önlemek amacı ile bütün gücümüzle harekete geçmemenin bir intihar, bir suç olduğunu söylemek. düşünce ve davranış alışkanlıklarımızı kökünden değiştirme, hayali gerçeklerimizi kökünden değiştirme ve öncelikler ölçeğimizi yeniden oluşturma cesaretinin gösterilmesi gerektiğini dile getirmek."
  • islamiyette din adamı sınıfı (ruhban), merkezi bir otorite (papalık) bulunmayıp ,insanların tanrıyla doğrudan ulaşmasının teoride daha ideal görünmesine rağmen pratikte dini radikalleşmeye daha yatkın hale getirdiği (fundemantalistlere set çekicek bir üst makam bulunmadığından islamdaki radikal,hoşgörüsüz akımların güçlenmesi engellenemiyor) teorisi bana mantıklı geldi.

    ayrıca atatürk'e ilişkin olarakta; meşruiyet kazanmış liderin toplumda sağlayabileceği değişikliklerin gücünü anlatmıştır.
  • bu kitap periyodik aralıklarla okunmalı, okunmalı ve okunmalıdır. her defasında daha da güzel bir aydınlanma yaşatacaktır hiç süphesiz.
  • kitap, ismindeki "dünyanın çivisi çıkma durumu"nu tespit ederek, yakın tarihten-özellikle ortadoğu halklarından- örnekler vererek ve bolca atatürk'ten bahsederek ilerliyor.
    tabi aslında atatürk'ten bahsediş sıklığı, mısırlı, lübnanlı vs liderlerden daha fazla değildir belki ama algıda seçicilik nedeniyle bana iki sayfada bir atatürk'ten bahsediyor gibi geldi.
    bir noktaya kadar " bunu ben niye düşünemedim , gerçekten de öyle" dediğim bir sürü tespiti var. dil ve kültüründen koparılan göçmenlerin dine yönelmesi, islam alemindeki reformist çabaların neden göreceli olarak başarısız olduğu konularında yalın bir dille ikna edici saptamalar yapmış. ancak kitabın sonu biraz naif geldi bana. bir de göçmenlere bakışımız bi değişse/onlara verilen haklar ve kendi kültürlerini muhafaza etme vs dengesi sağlansa süper olacak gibi de bazı fikirleri var amin maalouf'un. onları da bir yere oturtmadım. sanki kendi göçmen kimliği kitabın sonuna doğru çok baskın çıkmış. gerçi kendisi de mütekkip defalar bu kitabı bir göçmen gözüyle bakarak yazdığını söylüyor.
  • --- spoiler ---

    man has survived hitherto
    because he was too ignorant to know how to realize his wishes.
    now that he can realize them,
    he must either change them or perish.

    william carlos williams (1883-1963)

    insan buraya dek hayatta kaldı/ çünkü arzularını gerçekleştirebilmek için fazla bilgisizdi./ şimdi gerçekleştirebiliyorken,/onları değiştirmek zorunda,/yoksa ölüp gidecek.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap