• akamai'nin en buyuk rakibi olan cdn.

    http://www.limelightnetworks.com/
  • --- spoiler ---

    sen başarının doruğundayken seni arayacak, sana bir düşesin partisinde tanıştığınızı söyleyecek, tanımayacaksın çünkü her müzisyen gibi sakal bırakmış olacak, senin için bir bale bestelediğini söyleyecek, o an onu tanıdığını anlayacaksın, nerede tanıştığınızı onu beklediğini.. o gece beraber akşam yemeği yiyeceksiniz, thames nehrine bakan bir terasta, yaz olduğu için senin üstünde pembe bir elbise olacak, hoş kokunu duyacak ve londra rüya gibi güzelleşecek. alacakaranlığın cazip hüznünde mumların titreşimi gözlerinde dans ederken sana sevdiğini söyleyecek sen de onu her zaman sevdiğini söyleyeceksin...

    --- spoiler ---

    böyle bir hayal olur mu , bu kadar güzel mi bağlanır bir genç kız hayata.. harika bir filmdir şarlodan.
  • hüzünlü - eğlenceli - hüzünlü - komik - hüzünlü şeklinde devam eden chaplin filmi. fazla söz söyletmiyor; ama çok şey söylüyor.
  • bence buster keaton'la charlie chaplin arasındaki farkı en açık haliyle ortaya koyan filmdir ve kim ne derse desin charlie chaplin'in acımasızlığını ortaya koyan filmdir. oyunculuk bağlamında gördüğümüz en net olgu charlie chaplin'in tiyatro sahnesine, buster keaton'ın ise sinemaya ait olduğudur. bu filmde chaplin'in acımasızlığı ise keaton'ı yalnızca tiyatro sahnelerinde kullanmasıdır. zaten filmde mekan sayısı hayli kısıtlı ve filmin ağırlığını ortaya çıkaran sahnelerin hepsi teatral düzende hazırlanmış sahneler,, ki zengin bir prodüksiyon olmasına rağmen o dönem için lüks sayılabilecek tek şey olan şaryo hareketi bile son derece kısıtlı.

    gelelim bu tiyatro-sinema meselesine bu filmde "bence" chaplin sadece calvero'nun düşüşünü değil hem kendisinin hem tiyatro'nun popülerliğinin düşüşünü anlatıyor. keaton'a da bu filmde rol vermesi için başka bir neden görmüyorum, sanki "sen kazandın ama son kez benim kurallarımla oynayacağız" der gibi. bunu da keaton'ın film boyunca bir kere bile ağzını açmamasından ve calvero'nun davul içinde taşındığı sahnede bile ne yapacağını şaşırmış halde durmasından çıkardım.

    film genel olarak güçlü bir film ama bana filmden daha çok tiyatro, bale, müzikal ve sinemanın bir arada toplandığı fakat sinemanın en arka planda kaldığı bir eser havası verdi ki, bu yorumu iyi ya da kötü anlamda yapmıyorum.

    son olarak böyle kült bir filmin isminin new york'ta leş bir disco'yla özleşmesi de insanın içini burkmuyor değil.

    evet l'art pour l'art...
  • dördüncü nesil çaylak.
  • aynı zamanda bir criminal minds bölümü.
  • bu filmde genç kızın aşık olduğu müzisyen neville'i, chaplin'in oğlu sydney chaplin oynamıştır.
  • charlie chaplin'le buster keaton'ı aynı sahnede bize izleterek kalpten götürmek isteyen film, veda filmi.

    http://www.youtube.com/watch?v=aprw1vqxmts şu sahnede gülerken ağlamaya başladığınızı farkedip, yaşlar süzülürken tekrar kahkahalarla gülmeye devam edebilirsiniz, yaşlanmış iki komedi ilahının bu sahnesi bende oldukça derin izler bıraktı, herhangi birini nasıl etkiler hiç bilemem. özellikle 6.dakikadan sonrasına diycek bişe bulamadım.
  • sessiz sinema döneminin uzak ara en başarılı iki ismini bir araya getiren(güya) film.

    sessiz sinema dönemini ele alırsak buster keaton'ın charlie chaplinden hiç de altta kaldığını düşünmüyorum. hal böyleyken beraber oynadıkaları ilk filmde sahnelerin eşit dağılmasını beklerdim. keaton'ın oyunculuk yeteneğini göstermesine bile fırsat verilmemiş. film boyunca gözlerim keaton'ı aradı, durdu. bir ara acaba sahneye çıktı da, ben mi tanımadım diye düşünmedim değil. filmin tek eleştirilecek yanı bu belki de.
hesabın var mı? giriş yap