• s06e11

    --- spoiler ---

    o eloise teyze nedir öyle ya? nasıl bir farkındalıktır, nasıl bir ketumluktur kadındaki?
    böyle annem olsa tez zamanda bakırköylük olurum yeminle

    --- spoiler ---

    edit: altyazı kurbanı olduk.
  • --- spoiler ---
    desmond'ı özledik demiştik, izledik yine beğendik onun olduğu bir bölümü.

    son cümlesiyle "aha" dedirten bir bölüm oldu. "onlara bir şey gösterecem" derken ne göstereceğini anlamadım ama penny'nin elini sıkıp bayıldığı anda iki evren arasında bir bağlantı bulduğunu ve bunu göstereceğini düşünüyorum.

    3.sezondaki başka bir desmond bölümünde widmore "senin maaşın yetmez" diye koklatmadığı maccutcheon marka viskisini bu bölümde "canın sağolsun iç yeğenim" diye kadeh tokuşturduğunu gördük.

    bir de charlie ve desmond'un barda konuştuğu sahnede bir şey dikkatimi çekti. bunlar konuşurken desmond'un arkasındaki planda türk bayrağı var sanırım. dikkatlice baksam da tam emin değilim ama hilal kısmı gözükmese de kırmızı rengin üzerinde duran yıldız dikkat çekici.

    --- spoiler ---
  • tüylerimi diken diken eden bir bölümle sahalara dönmüş dizidir. desmond yoksa o diziden cacık olmaz. bu arada sadece benim mi dikkatimi cezbetti bilmiyorum ama;

    --- spoiler ---

    charlie ile desmond'ın konuştuğu barın arka tarafında türk bayrağı mı vardı lan? kırmızı bez üstünde beyaz bir yıldız vardı ama hilali göremedim tam. inceleyin aga. desmond konuşurken arka tarafta gözüküyor.

    --- spoiler ---

    düzeltme: ahanda dikkat çekmiş valla.
  • --- spoiler 6x11 ---

    harika bir bölümdü, desmond, widmore sayesinde paraya para demez haldeydi ama herşeyi tam değildi. yıllarca gördüğümüz, kavuşması için uğruna neler yaptığı biricik aşkı penny yoktu hayatında hiç. anlamsızlığını o da farketti. charlie uyandırdı onu. ve bölüm sonunda penny ile buluşma sahnesi inanılmaz duygusaldı. boya yaparken yere düşüp bayıldığı sahne gibi (hangi böümdü hatırlamıyorum) yine bayıldı elini sıkar sıkmaz. penny'nin de gözleri ışıldamasa kahve içmeyi kabul etmezdi. ve iyi ki de kabul etti. bakalım bundan sonra neler olacak? ama bu sezonun en güzel bölümlerden biriydi bu...
    penny taa ne zaman demişti :
    all we really need to survive is one person who truly loves us. and you have her!
    bu arada penny ve desmond arasında geçenler hakkında daha ayrıntılı bilgi için bakınız

    --- spoiler 6x11 ---
  • --- spoiler ---

    desmond bölümlerinin neden en iyi bölümler olduğunu unutmak üzereyken ilaç gibi geldi. ana hikayeyi ilerlettiği gibi sidewaysi de sürdü. her ne kadar bir the constant atmosferi yakalayamasa da, desmond'un kahve içmeye çağırdığı sahne, charles widmore'a "i know kung fu" tribi attığı sahnelerle havaya soktu. şimdi bekle ki des flashlarla yine ortalığı dağıtsın, black smoke'a "see you in another life brotha" çeksin.

    ha bir de bok vardı da, desmond sideways'de ne yapacak, sideways'de rakipleri olmayacak mı gibi sorular patladı. hadi bakalım.

    --- spoiler ---
  • aslında bu çeviri hatalarının asıl nedeni daniel'ın diksiyonu. lafı agzında geveleye geveleye çıkarıyor agzından.
  • --- spoiler ---

    stadyumda penny kafasını kaldırıp desmond'a baktığında, desmond'ın gözlerinin içinin parlaması ve gülmesi harikaydı. evet o sensin der gibi.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler 6x11 ---

    her yerinden detay fışkırıyor bu dizinin.

    desmond la charlie'nin arabayla denize uçtukları yer vs. penny&des fotosunun fonu :

    http://yfrog.com/3mbscap000ctj

    edit : link ölmüş

    --- spoiler 6x11 ---
  • --- 6x11 spoiler ---

    daniel faraday'in (aslında daniel widmore) 32:22-32:25 arasında açıkça;

    "dan, please call me dan. mr. widmore is my father."

    dediği bölümdür. böyle resmiyete gerek yok, bay widmore babam, ona bay widmore de bana "dan" desen de olur demek istemiştir. hala tartışılan nedir çözemedim.

    --- 6x11 spoiler ---
  • --- 6x11 ---
    önce kendi garbage hissiyatlarım: yes baby. the wait is over. özlemiştik romantizmi lost'ta. charlie, faraday ve desmond bro 3'lüsü doyasıya yaşatmıştır bana bu duyguyu bu bölümde. özenle seçilen bir soundtrack atmosferi daha çok yaşamama yardım etti. amerikan culture'dan sıyrılıp anglosakson kültürün öne çıktığı bölümleri de daha çok seviyorum. malumunuz bu 3 ahbap britanya coğrafyasından . tek üzüntüm desmond bro'ya düşen hatun kişisi. yarenler valla billa penny güzel bir kız değil. bence dizinin en çirkin kızını bizim bro'ya itelemiş senaristler mnskym. neyse gönül bu karışamam orasına. bro mutlu görünüyor. önemli olan da o.

    seçimlerin önemi ve gerçek aşkın do you believe in love at first sight sorusunda gizli olduğunu deklare etti bize bu bölüm. öteden beri benimde inandığım teoridir bu: bir kez aşık olursunuz. ve ilk görüşte olur bu. ilk görüşünüzde de onu daha önceden görmüş hissine kapılırsınız. bunun ne zaman olacağı belli değil. tamamiyle şansınıza kalmış. belki taşşaklarınızın suyunun çektiği bir döneme gelecek belki de deli 17 yaşınızın. ne kadar erken olursa o kadar iyi. ve bu hissiyatı yaşadığınız an ne olursa olsun içinizde biriken o sebepsiz merak duygusunu o coşkuyu tatmin etmek için er kişi veya dişiyle ufakta olsa bir kontakt kurma arayışına girersiniz. çekinmezsiniz bir şeyden. ama burada en önemli olanı onu elde ettiyseniz bırakmamanız gerektiğidir. bunu yaparsanız sonradan hayatınızın en büyük hatasını yaptığınızı anlamanız fazla zaman almaz. zira cidden sonradan aşık olduğunuzu düşündüğünüz insanlara aslında hiç aşık olmamışsınızdır. sadece o ilk ve tek aşkınızda hissetiğiniz duyguları yeniden yaşama isteğidir sonraki ilişkileriniz, duygularınız. şiddetle ısrarlıyım bu fikrimde. ha uçurumu sevenin kanatları olmalı diyorsanız orası başka. tartışılabilir...
    bunları düşünün. bir de şunu dinleyin:

    http://www.youtube.com/watch?v=qmmlgxosclw
    --- 6x11 ---
hesabın var mı? giriş yap