• tovbe oncesi donemde yapilmasi gereken, dunya nimetlerinden el cekmek olarakta tanimlanabilecek eylem.
  • kullanimi icin örnek:
    "kim kur`an-i kerim´i gece veya gündüz okursa magfiret olunur."

    (bkz: hadis-i serif)
  • -ahiretten korkuyor musun hayyam?
    -niye korkayım ki? ölümden sonrası ya hiçlik ya da mağfiret.
    -peki ya kötülük ettiysem?
    -günahların ne kadar büyükse, allah'ın merhameti de o oranda artar.

    semerkant - amin maalouf sf.121
  • affetmekten çok farklıdır.

    el afuvvu esması allah'ın affediciliğini anlatır. affetmesi, kulu günahlarının karşılığında cezalandırmamasıdır.

    el gaffar ismi ise mağfiret eden anlamındadır. mağfiret, yalnızca günahların karşılığında ceza vermemek değil, günahı yüzüne de vurmamak, kiramen katibin defterlerinden silmek, öyle ki kişi yaptığını hatırlayıp utanmasın diye onun hafızasından dahi silmektir.

    herkes affedebilir, hiç kimse mağfiret edemez. kuldan af dilenebilir, mağfiret yalnızca allah'tan.
  • gecmis gunahlarindan arinip bagislanmak, korunmak allah gozunde bambaska guzellikte bir insan olmak icin gerceklesmesi gerekli fiil. muhammedin ummetinden bir coklari icin afv u magfiret (af ve magfiret) diledigi nakledilmistir.
  • kişi yalnız kaldığında, kendi kendisine, günahlarına karşı bir özrün var mı? diye sormalıdır. allah’tan suçlarının bağışlanmasını dilemeli, tövbe etmelidir.
    allah’ın, kullarının günahlarını bağışlaması ise muhakkaktır. çünkü o mağfiret sahibidir.

    cenâb-ı hak buyuruyor:
    bismillahirrahmanirrahim

    “kim bir kötülük yapar yâhut nefsine zulmeder de sonra allah’tan mağfiret dilerse, allah’ı çok bağışlayıcı ve esirgeyici bulacaktır.” (nisâ, 110)

    rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

    “bir müslüman günah işleyip de sonra abdest alır, iki rekât namaz kılar ve istiğfar ederse allah onu affeder.” (ibni mâce, ikame, 193, ebû dâvûd, vitr, 26, tirmizî, salat, 181, ahmed b. hanbel ı, 2, 9, 10)

    rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “kıyamet gününde bir grup insana cennete girmeleri emredilir. onlar cennete yaklaşıp da onun kokusunu aldıklarında, saraylarına ve allah’ın cennet ehli için hazırladığı şeylere baktıklarında “onları oradan çevirin, onların oradan nasipleri yoktur.” diye nida olunur. onlar evveldekilerin ve sonrakilerin dönmediği bir üzüntü ve pişmanlıkla oradan dönerler ve şöyle derler:

    “ey rabbimiz! keşke bizi cehenneme dostların için hazırladığın mükâfatı göstermeden koysaydın.” allah teâlâ şöyle cevap verir:

    “ben bunu size kasten yaptım. siz benimle baş başa kaldığınızda büyük günahlar işleyerek bana karşı koydunuz, insanlarla karşılaştığınızda bunları gizlediniz. insanlara kalplerinizde gizlediğiniz aksiyle göründünüz. insanlardan korktunuz da ben’den korkmadınız. insanları yücelttiniz de zâtımı yüceltmediniz. bu gün sizi sevaplardan mahrum bırakacağım ve elem verici azâbımı tattıracağım.” (kenzü’l-ummâl, ııı, 884)

    kulun ölmeden önce bütün günahlardan nasûh bir tevbe ile tevbe etmesi, allah’ın farzlarındaki kusurlarını telâfi etmesi, zulmettiği kimselerin haklarını tek tek iâde etmesi; diliyle küfür, iftirâ, alay veya gıybet; eliyle darp, kalbiyle sû-i zan sûretiyle hücum ettiği kimseden helallik istemesi, ölmeden önce üzerinde hiçbir farîza ve zulüm kalmayıp haksızlık ettiği kimselerin gönüllerini hoş etmesi gerekir.
  • hemen dileyin isteyin arkadaşlar. hemen hemen şimdi. ama içten böyle en temizinden. tabi hazır olmalısınız bunun için öncelikle, böyle söylemekle tepeden inme olmaz biliyorum. ama yine de bunu okuyabildiginiz için çok şanslısınız gerçekten. hayır ben yazdigim için degil rabbim hidayet edip yol gösterdigi için...

    t: samimi bir şekilde boyun büküldüğü takdirde geri çevrilmeyecek olan. * * *
  • futuhul gayb'dan:

    69. makale: allah'tan (c.c.) mağfiret istemek

    allah’tan (cc) geçmiş günahlarına mağfiret iste. bundan sonra da o günahların üzerine başkasının gelmemesi için yalvar. ilahî emirlere uymak için allah’tan (cc) yardım iste. kaza ve kaderin gelişini hoş karşıla. belalara karşı sabırlı ol. elindekilere şükret. elindekilerin kadrini bil. ölüm gününü hayırla neticelendirmek için çareler aramaya bak. son nefesin hoşluk içinde biterse öbür alemde peygamberlere (as), doğrulara, şehitlere ve iyi kimselere arkadaş olursun. onlarla arkadaş olmak ne kadar hoştur. allah’tan (cc) dünyayı isteme… belanın gitmesini, ihtiyaç halinin geçmesini, zenginliğin gelmesini isteme. sana gereken sabırlı olmaktır. elinde bulunana iyi bakarak yetinmen gerekir. bulunduğun hal içinde bulunan manevî değerlerin elinden gitmemesini iste. aksi belki senin için iyi olmaz. bilemezsin, hayır hangi yandadır. acaba sana zenginlik mi yarar yoksa dünya rahatlığı mı? işlerin iç yüzünü bilmek sana saklıdır. onları yalnız allah (cc) bilir. her şeyin iyisini ve kötüsünü o (cc) bilir.

    hz. ömer’den (ra) naklen şöyle rivayet edilir:

    - “ben günlerimin iyilik veya kötülük içinde geçmesini merak etmem. çünkü
    bilmem hayır hangisindedir.”

    ihtimal ki hz. ömer (ra) bu sözüyle şu ayeti anlatmak istemiştir:

    - “size kıtal farz oldu, ama siz hoşlanmıyorsunuz. bilemezsiniz, belki sevdiğiniz iyi değildir, belki de sevmediğiniz uğurludur… halbuki allah (cc) bilir, siz bilemezsiniz.”

    hayır üzere ol. nefsin ölsün. hevaî isteklerin yok olsun. şeytanın zelil ve hakir olsun. anlattıklarımızı yaparsan bunlar olur.
    anlattığımız yola girersen yersiz iraden ölür. boş ümitlerin ölür. kalbine safiyet gelir. allah’tan (cc) başka bütün varlıkları kalbinden çıkar. o’nun (cc) sevgisi ile dolarsın. bu halden sonra sana ilahi iradeden nasip gelir. o’nunla (cc) istersin, yani dünya ve ahiret işlerini… o’nun (cc) emrine uyarsın; bütün arzuların yerine gelir.
    o zaman iraden hakk’ın (cc) iradesine ram olur. istersin, verdikçe şükredersin. alırsın, yersin. verilmeyecek olursa kimseye darılmazsın. sonra verilmeyene karşı bir şey demezsin. çünkü senin için mühim olan yalnız ilahi emirlerdir. böylece kalbin temiz, iraden saf hak yolda devam edersin.
  • maalesef yerini " marifet" almıştır ve günümüzde en büyük marifet de nasıl olursa olsun köşe dönmek - zengin ve ünlü olmaktır.

    insanların söylediklerine değil yaptıklarına bakıyoruz. dîn-i mübîn adına konuşanlar, köşe başlarını tutanlar kendi davranışlarına ( en önemlisi kul hakkına) dikkat etmezse konuşulanların bir anlamı kalmıyor, zedelenmiş adalet duygusu üzerine sağlam yapılar kurulamıyor.
  • mağfiret; allah’ın, kullarının günahlarını bağışlamasıdır.

    cenâb-ı hak buyuruyor:
    bismillahirrahmanirrahim

    “rabbinizden bir mağfirete; allah’a ve peygamberlerine inanlar için hazırlanmış olup genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun. işte bu, allah’ın lütfudur ki onu dilediğine verir. allah büyük lütuf sâhibidir.” (hadid, 21)

    rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

    “allah’ım senden mağfireti kazandıracak sebepleri dilerim.” (tirmizî, salatü’l-hâce 479; ibn mâce, salatü’l-hâce 1384)

    üftâde (ks) hazretleri şöyle demiştir: şüphesiz ki allah teâlâ bizi emir âleminden ruhlar âlemine, sonra oradan cisimler âlemine göndermiş ve bizi en güzel kıvamda yaratmış ve cüz’i bir irâde vermiştir. ve şöyle buyurmuştur: “eğer bu irâdenizi ibâdetler, tâatler ve iyilikleri kazanma yönüne sarf ederseniz sizi cennete koyar, size visâli ve cemâl-i ilâhîyi görmeyi kolaylaştırırım.” sonra bu yola olanca gücümüzle koşmamızı emir buyurdu. dünyanın ömrü kısa olduğu için allah teâlâ mübâlağa ile koşmamızı emretmiştir. peygamberler ve veliler gittiler, elbette biz de gideceğiz. öyleyse, cenab-ı hakk’ın yolunda koşmamız gerekir ki, tembellik ve ihmalkârlık ederek yüksek derecelere ulaşma fırsatını kaçırmayalım. koşmanın yolu tabîat mertebesinde ilâhî emirlere uymak ve yasaklarından kaçınmaktır. nefis mertebesinde kibir, riyâ, kendini beğenme ve başkasından üstün görme, asabî olma, hased, mal ve mevki sevgisi gibi kötü huylardan arındırmaktır. tevâzu, ihlâs, başarılı olmayı allah’tan bilmek, ve benzeri iyi huylarla nefsi bezemektir. ruh mertebesinde ilâhî mârifeti elde etmek; yâni allah teâlâ’yı bilmektir. sır mertebesinde ise allah’tan başka her şeyi terk etmektir. (rûhu’l-beyân 20. cilt, erkam yay.)

    mağfiretin cennetten önce zikredilmesi, kalbin mânevî kirlerden temizlenme işinin onu güzel meziyetlerle süslemeden önce olduğu gibi, insanın da önce mağfiretle temizlenip sonra cennete girebileceği içindir. cenâb-ı hak’tan rahmet ve mağfiret dileyelim.
hesabın var mı? giriş yap