• öncelikle, (bkz: #50021410). gerçekten yalancısınız arkadaşlar, karizmatik değil dayı olduk dayı, kendi hikayemi gördüm ben burada.

    her şey istanbul trafiğine, ikitelli güzergahıyla giriş yapmamla başladı. "ay yapamicam ben üstüme üstüme geliyorlar" psikozumu babamın telefonda, "ne demek araba kullanamam, kullanacaksın" diye bağırıp suratıma kapatmasıyla yendim. ben kim köpektim ki araba kullanmayacaktım??!?! zaten hayatım, adeta whiplash seti gibi negatif motivasyonla geçiyor.

    rampada milim geri kaçırmama, geri geri giderken maksimum hakimiyet, paralel park falan hepsinde usta oldum. en son emniyet şeridinden gelip önüme geçmeye çalışan osmanlı tuğralı dobloyla ölümüne yol vermeme mücadelem esnasında, "kızım yol versen mi acaba" diyen babama, "bekleyeceeeeek bekleyecek pezevenk, bir akıllı o mu" diye karşılık vererek ortalığı iyice gerdim. "bana bir adım gelene ben on adım gideyim derken adamı geçtim gittim... geri de dönemem... eve gidiyorum" karikatürü gibiyim. biz ona şoför ol dedik, o gitti "emmi" oldu.
  • benim... vites değiştirirken debriyaja basmayı sürekli unutarak karizmama karizma katıyorum!
  • solak olduğumdan, sağ elim hayli güçsüz idi. bende sağ elim güçlensin diyerek manuel vites tercih ettim. manuel vites ile araba keyfi gerçek oluyor benim için. otomatik vitesli arabaya bindiğimde ise hemen manuel spor moduna bakıyorum. manevra ve hız kontrolü daha keyifli oluyor.
  • ev arkadaşım arabasını kapının önüne bırakıp kent değiştirdi, ayda bir birkaç günlüğüne gelip, yayıp gidiyor. e bana da aküsü boşalmasın, hareket etsin deyu arabasını haftada bir iki kullanmak kalıyor. araba da araba ha! 1987 model mitsubishi pajero, amerikalılar kendilerine özel üretmiş. böyle yeşil, yüksek tavan, kahverengi ön konsol filan. aracın önünde bir pusula (eğim meğim gösteriyor) yanında 0-6 arası bir yağ göstergesi (iki kere kendi aracımın motorunu yaktığımdan hiç sorun olmasa bile sürekli orada benim bir gözüm), akü durum ibresi, altında maviden kırmızıya, kıçımdan başıma… ısınma opsiyonları filan. geçen hoca’nın biri yağmurda “beni eve bıraksana” dedi, olur dedim. biner binmez. “bu ne lan, filmlerdeki gibiymiş” dedi; o derece. milletin (en azından benim aracın) dikiz aynasından sarkıttığı “yedi kardeşler oto yıkama” yazılı koku tableti yerine “türk tabipler birliği” kartı var burada çalıştığı zamanlardan kalma.

    şimdi arkadaş buna binince karizma oluyor haliyle. misal o, yoldan milim gözünü kaydırmadan sağ eliyle ısı şimdi kıçıma, aman ayaklarım da ısınsın hareketleri yaparken muazzez ersoy bile dinlese sorun yok. ama ben araca vakıf olmadığımdan arken allen filan dinlesem bile elim ayağıma dolandığından, suratıma püffff diye üflerken ayarlicam diye fren yapıp sağa çekmek zorunda kaldığımdan…. bir yerde kaysa filan araç, o sakin adımlarla inip devasa tekerlerin ortasındaki anahtarı çevirir, ın ın diye çıkar sorunsuzca, ben 5 kere ararım ne yöneydi, vites nerede olacaktı…

    özetle ben bu arabaya binince yemciye çekip, arka kapıyı açıp “abi ordan iki çuval arpa vir, 20 kilo da garışık olsun” diyecek olurum, arkadaşım “açılın ben doktorum!”

    arabadan arabaya, kadından kadına değişir bu durum azizim. yok öyle yağma
  • direk yalan önermedir.

    (bkz: #50021410)
    (bkz: #50609392)

    bu bakınızların aynısı oldum ben. yetmedi sol şeridi kapatan 70 km üstü gitme sıkıntısı yaşayan sürücüleri sıkıştırmaya başladım ben. dolmuş şöförüne selektör yapar oldum. taksiciye bırakın yol tarif etmeyi ben de oraya gidiyorum takip et demişliğim var. şirkete girerken kocaman arabadan gözükmediğimden yeni işe başlayan güvenliği panik edeniniz var mıdır pardon? kadınlarda sol kapıya yaslanarak araba kullanma modasını ankara'da ben çıkarttım. bunlar beni karizmatik yapıyorsa bence karizmatik kelimesinin anlamına bir göz atın. ben şahsen hiç yakıştıramadım kendime bunu.

    yukarıda yazılanlar gibi bunun en büyük suçlusu babamdır. araba kullanmak için direksiyona oturmam ile birlikte ilk duyduğum `benim kızımsın sen, karı gibi araba mı kullanacaksın` cümlesi benim için şöförlüğe atılan ilk yanlış adım oldu galiba. şükür neyse ki kazasız belasız kullanıyorum ama keşke babam daha yumuşak yaklaşsaydı dediğim de oluyor. (şükür ne ya?)

    şöförlük seviyemin bir üst noktası olan dolmuş şöförü sınıfına atlamama az kaldı.

    sonuçta; (bkz: yakışır bacıma)
  • çıtayı bir tık yükseltip hem manuel hem de 4x4 (l200) kullanan kadın olarak arasına katılacağım gruptur.
  • eşimdir.

    kendi konforumu düşünerek arabayı otomatik vites olan bir araçla değiştirmek istedim; değişmemize olumlu yaklaştı ancak otomatik vites ile araçtan istediği performansı alamadığını söyleyerek otomatik vites talebimi red etti.
  • basta karizmatiktir; sonra sofor nebehat gibisin, kocum benimdir. ama yinede bunlar hep sevgidendir.
  • yeşil ışık yandığı an kornaya da basıyorsa olmuş kadındır
  • (bkz: dışı seni içi beni yakar)

    karizmatik kadın yanınızda 3. viteste arabayı kaldırınca görürüm sizi.
hesabın var mı? giriş yap