• şu anda izmirlilerin daha çok halkapınar metro biçiminde hafızalarına kazınan yerde bir zamanlar var olan ama artık maziye karışan halkapınar gölü'ne ait bir efsane. tılsımlı.

    “halkapınar’da tek kızı marianthi ile dul bir fırıncı kadın yaşarmış. bir yaz günü sabahı marianthi gölde serinlemek için yıkanmak istemiş. kıyıda soyunarak sevinçle suya atlamış ve yüze yüze kıyıdan uzaklaşmış.

    bu sırada gölden büyük bir su yılanı çıkıp kızın elbiselerini bıraktığı yere kadar sürünmüş ve onun çiçekli fistanının üzerine çöreklenmiş. üşüyen marianthi giyinmek için sudan çıkınca fistanının üstündeki yılanı görmüş. hemen yakınındaki sopayı kaparak yılana vurmak istemiş. yılan kıza insan diliyle ‘neden kendisini öldürmek istediğini’ sormuş ve ‘sana ne kötülük yaptım’ demiş.

    marianthi ona ‘olur da bir erkek geçer ve beni çıplak halimle görür’ diye yanıt vermiş. yılan da ona ‘sen bana karım olacağına dair söz ver, ben de sana fistanını vereyim’ demiş. kız, yılanı ‘peki, sana söz veriyorum; ancak eve gidip çeyizimi hazırlamak istiyorum; bir ay içinde geri dönerim’ diye yanıtlamış.

    yılan kızdan aldığı söz üzerine suya atlamış, kız da evine koşmuş ve olanları annesine anlatmış. annesi ona üç ay evden çıkmazsa yılanın onu unutacağını söylemiş. ancak su yılanı, kız üç ay ortalarda görünmeyince ordusunu toplayıp fırıncı kadının evini kuşatmış. bunu gören anne ile kız evin tüm kapı ve pencerelerini sürmeleyip kapatmışlar. ancak yılanlar evin çatısına tırmanarak bacadan girip kızı kaçırmışlar.

    annesi arkalarından koşsa da çaresiz bir şey yapamamış. kızını en son yılanla birlikte gölün suyuna dalarken görmüş. kızının boğulduğuna hükmeden annesi beş yıl ağlayıp yas tutmuş.

    annesi bir gün ekmekleri fırından çıkarırken kızı marianthi’nin kucağında bir kız ve elinden tuttuğu bir oğlan çocuğuyla karşıdan gelmekte olduğunu görmüş. sevinçle kızını öperek ona sarılmış. kızına çocukların kimin olduğunu sorunca, kızı ona ‘o iyi kalpli su yılanı ile evlendiğini, gölün dibinde çok mutlu bir şekilde yaşadıklarını’ anlatmış.

    annesi bunun üzerine artık kendisi ile birlikte kalmasını istemiş; ancak kızı, kocası yılana geri dönmek üzere söz verdiğini söylemiş. annesi kocasına nasıl döneceğini sorunca; marianthi de gölün kıyısına giderek ‘sevgili yılan kocacığım çık dışarı gel beni al’ diye sesleneceğim karşılığını vermiş.

    yemeğe oturmuşlar. yemekten sonra kızın uykusu bastırmış, oracıkta kıvrılıp uyuyakalmış. annesi bu sırada gölün kıyısına gidip ‘sevgili yılan kocacığım, çık dışarı ve gel beni al’ diye seslenmiş. karısının döndüğünü sanan yılan, başını sudan çıkarınca kadın elindeki baltayla yılanı öldürmüş.

    kadın eve dönünce kızının uyandığını görmüş. marianthi, annesine dönme vaktinin geldiğini söyleyerek annesine veda etmiş ve çocuklarıyla birlikte gölün kıyısına varmış. su yılanı kocasının tembih ettiği gibi ‘sevgili yılan kocacığım, çık dışarı ve gel beni al’ diye bağırmış. ancak seslenişine yanıt alamamış. suya dikkatli bakınca suyun kanlı halini fark etmiş. bunun üzerine çocuklarını öpmüş ve ağlayarak, artık hayatta anne ve babalarının olmayacağını, kızına bülbül olup akşamları, oğluna ispinoz olup sabahları şarkı söylemelerini, kendisinin de kukumav kuşu olup kocasının ölümüne ağlayacağını söylemiş.

    efsaneyi aktaran anlatıcıya göre, işte o zamandan beri halkapınar’da ispinoz ve bülbül eksik olmaz. birkaç kere bir kukumavın ağladığını duyarsanız bu o talihsiz marianthi’dir.''

    kaynak: kozmas politis’in yitik kentin kırk yılı isimli kitabı/ (izmir kültür ve turizm dergisi)
hesabın var mı? giriş yap