• neden evlenmiyorsun?

    "bildiğin evde kaldım ben. alanım olmadı. kimseye, sonradan nafakasını vermek isteyecek kadar sevdiremedim kendimi." cevabı tatmin etmiyor. tekrar, tekrar, tekrar soruluyor.

    cevapları a4 e basıp, soruculara dağıtmayı düşünüyorum.

    "her canlı bir gün evliliği tadacaktır" zihniyetinden kurtulsak keşke. düşmüşsünüz bir batağa, istiyorsunuz ki herkes gelsin...
  • benim için başı çeken " oruçlu musun '' sorusudur. lütfen sormayın, tutuyorum ya da tutmuyorum sizi ilgilendirmez. siz tutuyorsanız tutun ama kimseye sormayın lütfen.
  • anonim olarak buraya yazacak kadar bile üzerinde konuşmayı kaldıramıyorum, tahammül edemiyorum.

    ama hepiniz soruyorsunuz, hepiniz.

    "bana şunu şunu soruyorlar, sinir oluyorum yaa.." diyorsunuz; ama insanların iyileştirmeye çalıştıkları yaralarını fütursuzca deşen sorular soruyorsunuz. hepiniz. üzerine basa basa soruyorsunuz. alacağınız cevabın önemini hissettire hissettire soruyorsunuz.

    en çok da aldığınız cevabın içerdiği dramı görmemeniz yoruyor beni. benim size cevap verirken konuyu dramatize etmemem, sıradanlaştırmam, küçültme gayretim, sizin için de sıradanlaştırıyor o cevabı. birinin acısını görmeniz için ağlaya ağlaya gözünüze sokması gerekiyor çünkü her şeyi. görünmeyeni görmeye yeteneğiniz, en önemlisi motivasyonunuz yok. maddi şeylere verilen değerden, ayrılan zamandan, duyulan meraktan; insan ve içindekilere gösterilecek duyarlılığı kalmamış kocaman bir insan yığınısınız, another brick in the wall klibindeki seri üretim çocuklar gibi.

    ben insanları şahsi bilgiler sormadan tanıdım hep, öylesi geldi içimden. öylesine bir şeyler üzerine konuşurken, tam tanımak istediğim yerden, fikirlerinden duygularından tanıdım. onları tanımak için sözlük gibi bir mecrayı seçişim de bundandır: düşündükleriniz, hissettikleriniz ve kendi hakkınızda kendiniz söyleyeceklerinizden daha fazlasına talip olmadığımdan.

    sizse herhangi bir mecradan kolayca ulaşılabilecek ucuz bilgilerle tanımaya isteklisiniz insanları. bir kaç satırlık bilgiyi duymaya isteklisiniz. ard arda soruyorsunuz sorularınızı, iş görüşmesi yapar gibi. babanın mesleğini soran öğretmen gibi. hiçbir ihtimali düşünmeden, önemsemeden, umursamadan soruyorsunuz. kaygısız, gamsız ve zamansız. bazen arsız ve bazen hatta, kasten soruyorsunuz.

    çoğunlukla alınmıyorum, kızmıyorum, gücenmiyorum. üzerinde durmuyorum. bu yönde gayret ediyorum. bilselerdi sormazlardı diyorum, sebep oldukları iç sızısını. ben de anlatmıyorum, nasıl bilecekler diyorum. ama bazen, çok yoruluyorum. şu anonim mecrada dahi, önce mesaj kutumu sonra üyeliğimi kapatıp, ardından telefon kullanmayı bırakıp, kendi kendime kaldığım derme çatma bir dünya yaratmak istiyorum içinde sorularınız olmayan. onu da yapamıyorum.

    siz bana bakmayın canınız sağ olsun. bilseniz sormazdınız. diğerlerine de kızmayın şunu bunu soruyorlar diye, onlar da bilseler sormazlardı.
  • eğer sözlükte es kaza biriyle yazışıyorsam şahsi sorular. ikinci mesajda cv isteyip üçüncü mesajda soyağacı sorgulayanlara illet oluyorum. herhangi bir konuda sohbet etmenin ön koşulu samimi olmak değil. bence.
  • - sen son zamanlarda biraz kilo m...
    + öyle ölmem füze at.

    - yok mu biri?
    + biri?
    - manita filan...
    + yiyemedik onu biz.

    - evlenmeyi düşünmüyor musun?
    + yapılacaklar listemde, önemli ve acil olan eğlenmeyi önceliklendirdim.

    baştan maruz kalmamak en güzeli; illa geliyorsa da gelişine vurup, 90'a takmayı hayal ediyorum.
  • çocuk düşünmüyor musunuz artık?

    (bkz: sanane)
  • "hala iş bulamadın mı"

    bu soru karşısında ne yapacağımı bilemiyorum. öncelikle, kimin halasını soruyor, benim halamsa kastettiği, kendisiyle 10 yıldır konuşmuyoruz. eğer beni halası sanıyorsa, çok büyük bir yanılgının içinde demektir. bildiğim kadarıyla kimsenin halası değilim ve olmak da istemem(üzgünüm, babam zorla yazdırdı bu espriyi).

    steam'e girmişim, oyun bakınıyorum kütüphanede. en son 900 yıl önce konuştuğum biri, naber nasılsın faslına bile girmeden aha yukarıdaki soruyu sordu. olm, yıllardır 31 level'deyim. marvel's avengers kartları 2 liradan başlıyor. onları da tamamlarsam 32'ye yükselecem. bana işimi gücümü sorma, benimle takas yap şerefsiz.
  • emziriyor musun? sütün yetiyor mu?

    yeni doğum yapıp işe başladıktan sonra beni gören herkesin sorduğu ilk sorular bunlar.

    ilk başta birkaç kişi sordu, onların terbiyesizliği dedim. sonra baktım ki her gören aynı şeyi soruyor.

    ben olsam soramam ki hiç sormadım bugüne kadar. ya emziremiyorsa? bu yüzden bunalımdaysa?

    kadınlar gerçekten çok acımasız. ve işin daha da kötü tarafı bunlar öğretmen.

    ilk başta afallayıp cevaplıyordum. şimdi alıştım, mecbur istemeye istemeye cevaplıyorum.

    edit: imla
  • "kendini tanıtır mısın?"
    veya "kendinden bahseder misin?"

    hayatımda daha iğrenç bi soruyla karşılaşmadım. iş görüşmelerinden de bu sorular yüzünden nefret ettim şimdi kendi işimi kuruyorum. sana ne lan kendimden?

    bi diğer iğrenç soru da "sence ben nasıl biriyim?"

    mide özsuyu yükselmesi yaşatır bu soru.
hesabın var mı? giriş yap