• heredotus'a göre medlere, aryan deniyordu ancak medea theseus'u babasına zehirletmeye çalışıp başarısız olunca atina'dan bu bölgeye gelmiştir ve buradaki halk adını medler olarak değiştirmiştir.
  • pasolini nin çektiği film tek kelimeyle söylemek zorundayım berbat bir film. kurgudaki kopukluktan tut, figuranların ciddiyetsizliği, dublajın berbatlığı. 1966 yapımı andrei rublev i izlememiş olsam dönemin koşullarını vereceğim ama yok film her türlü elde kalıyor.
  • intikam uğruna her şeyi göze alan (prenses, kral ve iki oğlunu öldürmek) ne yazık ki biraz haklı, fakat bir o kadar da haksız kadın. çözümlemesi en zor trajedilerden biridir euripides'in medea'sı.
  • yaklaşık 2500 yıl önce yazılmış olmasına rağmen, içinden kralları, tanrıları ayıklarsak, konu itibariyle dünyevi sorunları işlediği söylenebilir. bildiğimiz tragedyalardaki gibi kahramanların, soyluların ödüllendirildiği, kötülerin cezalandırıldığı ideal ve erdemli sonlara nazaran, ucu açık diyebileceğimiz bir şekilde biter. medea'nın allah'ından belasını bulmasını isterkene, deus ex machina çıkagelir ve afedersiniz, katharsis'e ulaşamadan zik gibi ortada kalırsınız.

    günümüzde hala, eşinden intikam almak için çocuğunu kaçıran, öldüren anne babalar var. iason, kral olacağı için, çocuklarının sürgün edilmesine ses çıkarmaz. medea ise, kocası onu aldattığı için çocuklarını intikam aracı olarak kullanır. çocuklar, ancak öldükleri zaman kıymete binerler. onda da medea ve iason'un "senin yüzünden", "hayır, senin yüzünden" minvalinde kavgalarının nesnesi haline gelip bir kez daha ikinci plana atılırlar.

    euripides'in medea'sında herkes, birbirinden şerefsiz. süt nine, çocukların öldürüleceğini bile bile ses etmiyor, medea zaten yılanın başı, iason, hem kadını aldatıyor hem gebeş gebeş "artık, dul kadınsın, bi isteğin varsa söyle" diyebiliyor, kral deseniz aldatılan kadına "siktir git lan şehrimden" diyor. haliyle, kimsenin tarafını tutamıyorsunuz.

    dönemin, kadına bakışına yer vermesi nedeniyle, tarihi bir önemi de var:

    --- spoiler ---

    "önce, açık artırmaya girercesine, kendi paramızla bir koca, bedenimize bir efendi satın alırız.
    kötülük üstüne daha da beter bir kötülüktür bu yaptığımız. aldığımız adam iyi mi, kötü mü, tamamen şansa kalır. boşanmak, kadının kusuru gibi görünür, hayır diyemez hiç kocasına.
    ...
    büyük zahmetlere katlanarak bunları başarır, kocamıza evlilik bağlarının baskısını hissettirmezsek ne mutlu bize, başaramazsak ölsek evladır.
    oysa erkek, eşiyle birlikte yaşamaktan sıkıldı mı, evden dışarı çıkıp ruhunu dinlendirebilir.
    kadınlar ise tek bir kişiye yöneltmeli dikkatlerini.
    bizim, evimizde, güya tehlikelerden uzak yaşadığımızı, oysa kendilerinin ellerinde silahlarla savaştıklarını söylerler. büyük yanlışları var!
    bir kez doğuracağıma, üç savaşta savaşmayı yeğlerim!"
    --- spoiler ---
  • kan ve canilik ile ilişkilendirilen kolkhis krallığının prensesi. iason'a aşık olmuş ve altın post ile kaçan argonotların takip edilmemesi için peşlerine düşen amcasının parça parça edilerek yol güzergahına savrulmasını istemiş; iason ile evlendikten sonra eşinin ilgisizliğine tepki olarak öz çocuklarının tamamını boğarak öldürmüştür. bu cinnet anından sonra kaçarak tekrar kolkhis krallığına dönüp kraliçe olarak yaşamını sürdürdüğüne inanılmıştır.

    altın postu çalan iason'un kaçmaya çalışırken aldığı kılıç darbeleri dolayısıyla öldüğü, postu kendi ölümsüzlüğü için isteyen prensesin büyük bir fedakarlık yaparak postu iason'nun üzerine sererek tüm yaralarını iyileştirip, iason'u yeniden hayata döndürmesinden de anlaşılacağı üzere sevgisi ve nefreti çok büyük olan bir karakterdir.

    hiç şüphe yok ki medea geçmişten günümüze en unutulmaz öykü kahramanlarından birisi olarak hatırlanmaya devam edecektir.
  • --- spoiler ---

    spoiler
    --- spoiler ---
    seneca'nın medea'sında tutkusundan kişilik bölünmesine yolculuk eden bir kadın var. ıason'un müstakbel eşi ve kayınpederini öldürdükten sonra sıra çocuklarına geldiğinde, çevirmen çiğdem dürüşken'in de dipnotlarında vurguladığı üzere, sevdiğinin yüreğini dağlamakla ana olmak arasında çılgınca gelgitler yaşadığını görürüz (bknz. iş bankası kültür yayınları 5. basımda 890.dize ve sonrası).

    henüz detaylı araştırmadım ama ben medea'nın şahsında bir miktar prometheus'u gördüm. prometheus'un zeus'a baş kaldırırken, medea da kadın olarak, erkekler tarafından çizilen kaderine baş kaldırıyor. zaten kendisi de creo ve kızı creusa'yı öldürmek için prometheus'un insanlar için çaldığı ateşten faydalanıyor.
  • bazılarına göre: ataerkil olan yunan toplumu; hem kendilerinden olmayan, yani barbar olan, hem de anaerkil bir kültürün ürünü**medea’yı bilerek canavar gibi betimler. mesela, yine bazı anlatılarda medea’nın çocuklarını kendisi değil yunanlılar öldürmüştür *. ama daha sonra en meşhur medea tragedyasının yazarı euripides aynı adlı eserinde bilerek dezenformasyon yapıp, anneyi katil olarak gösterir.
    yunanlıların buna benzer şeyleri amazonlar için de yaptıklarını düşününce insan medea’ya daha bir ısınıyor.
  • bugün, edebiyat dünyasında kadın karakterleri özellikle de villain türünde güçlü ve kötü tipleri düşünürken aklıma gelen iki karakterden biri. diğer karakter tam bir villain olmasa da potansiyel sahibi olan lady macbeth. bu iki karakter dışında güçlü bir kadının baş kötü rolünde görüldüğü bir eser hatırlayamadım.
    ek olarak ilginç bir bilgi, euripides bu tragedyasında medea için aishropoios kelimesini kullanmıştır. yazarın kendi icadı olduğunu düşündüğüm bu kelimenin anlamını tam olarak bilmesek de antik yunan toplumda baya ağır bir küfür anlamındaymış. hatta bir rivayete göre euripides bu kelimeyi kullandığı için seyirci tarafından yuhlanmış. hatta oyunun izlendiği yarışmada birinci olmamasının sebebi de bu tür kelimeleri kullanmasıymış.
  • brooklyn academy of music rose byrne ve bobby cannavale ile gunumuze uyarlanmis halini sahneliyor.

    esini zehirle oldurmeye calisip akil hastanesine yatan bir kadinin tedavi sonrasi eve donusunu izliyoruz.
  • kadınlara dair çok anlamlı ve günümüz türkiye’sine bile değinebilen bir intikam hikayesi…

    yukarıda da bir arkadaşın bahsettiği gibi kitabın anlaşılması için hikayenin nerden başladığını bilmek gerekiyor. o yüzden bende o girişi olduğu gibi aktardım hem kendim için, hem de inceleme için. aşağıda bulabilirsiniz.

    kitabı çok beğendiğimi söyleyerek başlamak istiyorum incelemeye. ilk başta yunan mitolojisine olan bilgisizliğim bağ kurmamı biraz zorlasa da, sonradan uyum sağladım. zaten ana konu mitolojik öğelerin ne olduğuyla ilgili değil, yani bilmesekte çok etkilenmiyoruz. kitapta intikam peşinde olan bir kadının gözünden bu uğurda yapılabilecek şeyleri görüyoruz. evet yaptıkları aşırı kabul edilebilir. ama canı yanmış bir kadını kim suçlayabilir ki. bir kadının canını yaktıysanız oradan acilen uzaklaşmanız gerekir kitabın bir yerinde kral gelip, medea’yı sürgün etmek istediğinde aynı şeyleri söylüyor. sen çok iyi birisin ama öfkelisin ve ben kral olarak senin bu öfkenden korkuyorum, bu yüzden ülkemden gitmen gerekiyor. ve kitabın sonu bize gösteriyor ki kral bu öngörüsünde haklıymış. çok eğlenceli ve kısa bir görüntü sunuyor bu okuma bize. kadın erkek ilişkilerine dair güzel anlamlar çıkarabilirsiniz. okumanızı tavsiye ederim, iyi okumalar…

    en kısa haliyle şöyledir hikâyenin başı: iolkos şehrinde tahtı hak etmeyen pelias adında zalim bir kral yaşamaktadır. taht normalde ağabeyi aison’un hakkıdır. aison’un iason adında bir oğlu olur. pelias bu çocuğun ilerde kendisinin başına bela olacağını düşündüğünden her yere öldüğü haberini yayar. oysa çocuk bir yarı insan yarı at mahlûka verilmiştir. pelias aradan zaman geçince yaptıklarından pişman olmaya başlar. tahtın ne kadar daha onda kalacağını merak edip tanrıya danışır. tanrı “yalnız ayağının tekinde sandal olan bir genç, senin karşına çıktığı zaman bil ki, tahtını elinden alacak olan adam odur” cevabını verir. kehanet gerçekleşir ve iason şehre gelir. başına gelecek olanları anlayan pelias iason’a “altın post”u bulup gelirse tahtı ona bırakacağını söyler.

    iason bunu kabul eder ve yanına herakles, orpheus ile birlikte elli kadar ünlü kahramanla yola çıkar. altlarında yunanca hız anlamında gelen “argo” gemisi vardır. bu gemi mürettebatı sonradan argonaut’lar ismini alır. yolda sayısız tehlike atlatan argonaut’lar, yollarına çıkan kör bir kâhinden “altın post”a giden yolu öğrenip kolkhis’e (gürcistan) doğru devam ederler. kolkhis’e vardıklarında kafkas dağlarının eteklerinde bronzla bezeli sütunlarla kaplı bir sarayda yaşayan kral aietes’ten altın postu isterler. aietes kendi yurdu için büyük öneme sahip postu vermek istemez. altın post zamanında thebai kralı athamas ile peri kızı nephele’den yadigâr kalmıştır. baş gösteren bir kıtlığın nasıl biteceğini öğrenmek istediklerinde çocukları phriksos ile helle kurban edilirse kıtlığın biteceğini öğrenirler. tam çocukları kurban edecekleri zaman zeus, nephele’ye çocuklar yerine kurban edilmesi için altın postlu bir koç gönderir. çocuklar bu koçun sırtına binerler. altın koç havalandığında helle denize düşer. düştüğü yer hellespontus (çanakkale boğazı) diye adlandırılır. phriksos ise gürcistan’a kadar gelir ve orda koçu kurban eder. koçun altın post’u aiestes denen krala kalır. aiestes, ioson ısrar edince onu sonu ölümle bitecek görevler verir. bu görevleri yerine getirirse altın postu alabilecektir.

    iason’a bu tehlikeli görevlerde kralın kızı medea yardım eder. medea aşık olduğu iason’a altın postu aldığı takdirde kendisini yanına almasını şart koşar. iason, medea olmadan şansı olmadığını bildiği için kabul eder. medea’nın sayesinde görevleri yerine getiren iason altın post’u aiestes’ten alır ve hızla yola çıkarlar. medea da yanındadır. buna çok sinirlenen aiestes peşlerine düşer. medea babasını yavaşlatmak için öz kardeşini öldürerek etlerini parçalara ayırır ve denize saçar. aiestes oğlunun yasını tutmak için evde kalır.

    argonaut’lar eve döndükleri zaman iason altın postu pelias’a takdim eder. altın posta rağmen pelias tahtı bırakmaz. medea sevgilisine yapılan bu saygısızlığın intikamını pelias’ı kendi kızlarına parçalatıp kaynar kazanlarda kaynattırarak alır. artık kral iason olmuştur. on senelik krallığı pelias’ın oğlunun onu ülkenden kovmasıyla son bulur. medea ve iason korinthos’a yerleşirler. iason karısının kendisine yaptığı fedakârlıkları unutarak ona sırt çevirir. korint kralının kızıyla evlenmeye hazırlanır. medea kendisine yapılan haksızlığın intikamını çok acı bir biçimde alacaktır. kitap bu intikamı anlatır. hikâyenin başını verdikten sonra kitabı okumak daha eğlenceli olacaktır.
hesabın var mı? giriş yap