• mesih sanıldığı gibi sadece isa'nın sıfatı değildir. eski israil'de kralları tahta çıkarmadan önce kutsamak için yağlarlardı ve krallar, israiloğulları için tanrının elçisi anlamına gelmekteydi. mesih de "yağlanmış" anlamına gelmektedir. hasılı mesih sözünün isa'ya maledilmesi doğru değildir.

    (bkz: bugün de bize ayrılan sürenin sonuna geldik)
  • bir yanda suç var
    o anda suçlular
    bir yanda göç var
    o anda bombalar
    bir canda ruh var
    o anda sancılar
    aslında bir yol var
    nerede bu yolcular

    indi bedene gökten
    başladı söze
    "bir"den

    ey kullar, insanlar, bir tanrı var
    bir mahluk uslanmaz, eder inkar
    ona uyma, düz yürü bu yolda
    o yol ki sonunda bir cennet var

    her yerde suç var
    ve her yerde suçlular
    her yerde göç var
    ondan yabancılar
    her tende renk var
    ruhlar siyah beyaz
    her bende bir sen var
    insan unutkan biraz
  • sıska bacaklar kitabını açtığınızda bu kurtarıcı kişisi hakkında karşınıza franz kafka imzalı bir cümle çıkar:

    "mesih ancak artık ona ihtiyaç duyulmadığında gelir."
  • arada sırada birileri kendini mesih ilan eder. bunu yapan insana önce şüpheyle yakaşılır. eğer çakalın önde gideni olduğu belliyse magazin habercilerine havale edilir. yok eğer deli ise çok ciddiye alınıp show tv ana habere çıkarılır.
  • insanlık bugün ne ifade ettiğini artık pek azımızın bildiği “delilik” denilen durumla ilişkisini aydınlanma çağı denilen dönemle birlikte koparmaya başladı malumunuz. aklın ve anlama-bilme çabasının toplumsal yaşamda merkezi bir önem kazandığı bu dönemle birlikte, doğanın ve toplumun gelişme yasalarının anlaşılabileceğine yönelik varsayım, doğal ve sosyal olayların, yapilarin vs. akılcı bir biçimde düzenlenebileceğine, değiştirilebileceğine ilişkin beklentilerle birlikte gelişti, yayıldı. ortaokul seviyesinde düşünmeye devam edersek, bildiğiniz büyü, cadılık, şamanlık, ruhani ayinler, craft ve draft işlerinden kopuş biraz daha eskiye dayanıyor ama onlarin da “delilik”le ilintilendirilerek toplum dışına, ya da toplumun daha derin akıntılarına birakilması ve bugünkü alginin oluşması aynı dönemin işi. bu aslında cadilar ve büyücüler için iyi bir haberdi. yani 14-18 yüzyil arasında sadece avrupa’da 40 bini aşkın kadının cadı olarak itham edildiğini, yakıldığıni ve öldürüldüğünü düşünürseniz bu işin bir de iyi tarafı olduğunu düşünüp kendinizi avutabilirsiniz yani. hem o aralar, özellikle 14. yüzyil sonlarinda avrupa nüfusunun veba salgınları ve savaşlar sonrası 100 milyondan 50 milyona düştüğünü hatirlarsanız “cadı kıyımının” boyutlarını da anlamak mümkün. hoş bunlarin yarısı ebeydi ve kadinlara doğum kontrolünü falan öğrettikleri için erkek beyler tarafından yakılıyordu ve işin içinde miras toprak vs. meseleleri de vardi ama bu cadılık işine peygamberlik, medyumluk, mesihlik gibi işleri de ekleyebilirsiniz. peygamber ve mesihlerin delilerden ve velilerden oluştuğu, eski ahitten yenisine, kuran’dan hadislere bu konularda çokça örnek olduğunu söylersem de müselmanlar bana kizmasın. hatta peygamber ve mesihlerden bir bölümünün bulunduklari çağda kutsal addedilen ancak bugün özellikle 19. yüzyildan sonra bizzat “psikosomatik hastalıklar” olarak adlandirdiğimiz sorunlarla yaşayan insanlar olduklari da malumunuz.
    galiba işte tüm bu nedenlerle 18. yüzyildan bu yana (ağca’yı saymazsanız) doğru dürüst mesih gelmiyor. gelenler de hastanelerde gün dolduruyor. mesihler kendisini deli olmakla suçlayip akıl hastanesine kapatacaklarından korkuyor büyük olasilikla ki çok da haksız sayilmazlar. neyse aklı kaybetmek eskiden kutsal ve kutsaldan kaynaklanan bir mesele olarak görülürken ve hatta çoğu zaman bir peygamberlik alameti olarak deli ve veli sahasında korunaklı bir vahayken son iki yüzyildir küçümseme ve alay hanesinde ele alınan bir zavallılık olarak yaftalaniyor malumunuz. ama bu ayni zamanda mesihleri de koruyan bir durum, unutulmasın bu kartezyen mantiğim. dekart sana diyorum, artık mesihler de korkuyor onu diyorum.
    ama belki sözlüktedir, gizleniyordur, burada yazdiklariyla ufaktan kitap indiriyordur bize, onu bilmiyorum, burdaysa da ben farkedemedim ama buradaysa bana mesaj atsin. 70 yil önce beşiktaş'ta dolaşip gelip geçen kadinlara “orospuuu” diye bağıran, sigara içerek ve pirzola yiyerek 90 yil yaşayan çerkes büyükbüyükbabaannemin hatıralarına yeni kutsal kitapta yer vermek istiyorum. mümkünse.
  • deniz yılmaz'ın bir röportajında işlenen cinayet vb olayları hedef aldıklarını söyledikten sonra "inanca göre, mesela bizim inancımıza göre bir daha peygamber gelmeyecek ya. gelse o söylese kesmeyeceğiz. ama zaten söyledi "kesmeyin" dedi ben söylüyorum; yok abi sen söylersen olmaz... neden olmaz abi.." diye açıkladığı albümün en iyi şarkılarından da biri.

    "insan unutkan biraz o yüzden.."
  • ve "biz allahın peygamberi meryem oğlu mesih isa'yı öldürdük" demeleri sebebiyle (kendilerini rahmetimizden kovduk). halbuki onlar onu ne öldürdüler, ne de astılar. fakat (öldürülen ve asılan kişi) kendilerine (isa) gibi gösterildi. ve şüphe yok ki, onda ihtilaf edenler, ondan dolayı şek içindedirler. onlar için buna ait, kupkuru bir zanna uymaktan başka hiçbir bilgi yoktur ve onu yakinen (kesin olarak) öldürmüş değildirler. bilakis allah onu kendisine yükseltmiştir ve allah azîz'dir, hakîm'dir. ehli kitap'tan hiçbiri hariç olmamak üzere, ölümünden önce andolsun ona mutlaka iman edecek, o da kıyamet günü kendileri aleyhine bir şahit olacaktır."
  • son donemlerde hepten suluzirtlak melodrama bir insana donustugunu hayretle gozlemledigim nihat genc'in iddiasina gore mesih, yani yaglanmak hali kutsanmislarin dagda bayirda gotune basina sivrisinek konmasin diye alinmis bir onlem imis. bu onlemin bir benzerinin de cayirlik yerde bol bulunan sivrisinege karsi kirkpinar gureslerinde kullanildigini ifade ediyordu nihat.

    aslinda bir acidan bakilinca mantikli bir onerme: onemli kisiler olan ibrani krallari, yagin bol bulunmadigi (bkz: arap yagi bol bulunca kicina basina surermis) caglarda bir luks ve ayricalik sembolu kabul edilen bu pahali onlem sebebiyle tanim olarak mesih oluyorlar imis. yani yagin kendisi, ekonomik degeri kralliga, krala uygulanmasi da mesihlige, kurtarici bir yahudi krali bekleyen ibrani halkinin krali olmak sifatiyla davud soyundan gelen isa da bu sayede "mesih"lige ulasiyor. ibranilerin roma yonetimi altinda acikca yahudi krali degil de, mesih demeleri de akla yatkin, ne de olsa imparatorluk gelenegi olan hosgorunun sinirlari genellikle yerel bir iktidar ortakligi iddiasiyla sona erer. (burada bir parantez acayim: kimimizin ayilip bayildigi osmanlinin hosgorusu de boylesi bir imparatorluk geregidir. zira hic bir imparatorluk osmanliya ozgu bir enfeslik, ayricalik sanilan hosgoru olmadan devam etmez, edemez, dagilir, kurabiye olur. sen git elalemin topragini ilhak et, isgal et, ustune bir de "hosgoruluyuz" ayagina yat. vergi alacaksan, devletin bekasini istiyorsan elbet ve sike sike hosgorulu olacaksin. yok eger hosgoruluyum diyorsan, otur bilecikte bir sinir beyligi olarak yasa, kendi halkinin guzelligini, enfesligini dusun, elalemin topragina goz koyma di mi canim? bu hususta roma imparatorlugu esaslarina riayet eden osmanli imparatorlugunun kurulusunun 700. yilinin ardindan bunu da kulaginiza sultan selim kupesi olsun isterim.)

    neyse, neticede isa kendisinden beklenenin aksine sasirtici bir manevra yapiyor, kurtarici oldugunu, ama sadece ibrani kavmine degil tum dunyaya isik sacmaya geledigini, kralliginin da dunyada degil cennette oldugunu soyluyor.

    ethos'u boylesine beklenenin uzerinde olan isa'nin kendi kavmince "nasi ya?" denerek karsilandigi, zealot olan iskaryot yahuda tarafindan "donek" kabul edilip gammazlandigi vesaire, bilindik hikayedir. oralara girmek istemiyorum. soylemek istedigim su devirde yasasa isa'ya "off" demek mumkundu. ya da degildi anasini satayim, mevcut kral alameti nedir bilemiyorum.
  • tarafımızdan da beklenen.umarız keanu reeves kadar yakışıklıdır.
  • kurban'ın yeni albümü sahipde 9 numaralı parça.
hesabın var mı? giriş yap