• minimal devleti savunan liberteryenizm.
    minarşistler de diğer liberteryenler gibi devleti sevmezler, ancak minimal devleti bir zorunluluk olarak benimserler.
    örneğin sadece adalet ve güvenlik organlarından müteşekkil bir devlet.
    devlet sadece bireylerin özgürlüklerini, mallarını mülklerini korumakla mükelleftir, insanları tecavüz, hırsızlık, dolandırıcılık vs.'den korur, sözleşmelere uyulmasını sağlar, gerisine karışmaz.
  • kedi ismi gibi. insan utanir lan minarsistim ben demeye (fonetik).
  • devletiñ iyice küçüldüğü, yalñızca adalet ve güvenlik konularına baktığı, toplumu sivil toplum kuruluşlarınıñ, ekonomiyi ise serbest piyasanıñ yürüttüğü bir yönetim biçimidir.

    kategorik olarak klasik liberalizmiñ bir koludur, anarşizmden bir tık aşağısıdır. bundan daha ötesi için (bkz: anarko kapitalizm/@oktay dogangunung betidikleri)

    bu sistemde üç bakanlık vardır:
    - adalet bakanlığı (mahkemeler)
    - iç işleri bakanlığı (polis, jandarma)
    - dış işleri bakanlığı (diplomasi, ordu)

    eğitim ve sağlıkla ilgili politikaları sivil toplum kuruluşları ve serbest piyasadaki talep bélirler. fakir-zengin tüm yurttaşlar özel hastanelerde tedavi olur ve özel okullarda eğitim görüp özel üniversitelerde öğrenim alır. nitekim alım gücü yüksek, fiyatlar düşüktür.

    bazı nitelikleri:
    - kimiñ neyi nasıl öğreneceğine kimse karışmaz, talep oluşursa özel sektör talebi karşılar.
    - sağlık, büyük çaplı bir sigorta sistemiyle yürür. insanlar muhtemelen doğuştan itibaren özel sigorta şirketlerine aşırı düşük primler öder, tüm giderleri bu primleriñ doluştuğu bir havuzdan karşılanır.
    - bir hastaneniñ giderlerini vergi toplayarak ödemek yérine her hastane kendi bacağından asılır. eğer iyi hizmet véremezse kimse oraya gitmeyeceği için zarar éder.
    - okullar iyi eğitim vérmek için yarışırlar. ucra bir köyde nasıl ki talep oluşup bakkal açılıyorsa aynı şekilde insanlar talep ettikçe köy okulları da açılır. bazı stk'lar yardım toplayarak fakir ancak başarılı kişileri burslu okutur. eğitim vergiden muaf olacağı için piyasa nezdinde doğal bir teşvik olup okul ücretleri olabildiğince düşük ancak okullar olabildiğince vérimli olur.
    - serbest piyasaya giriş kolay olduğu için istihdam artar, ekonomi büyür ve refah artar.
    - minarşistler altyapıyı da serbest piyasaya bırakma eğilimindedir.

    (ayrıca bkz: liberland)
  • bir diğer adı "gece bekçisi devlet" olan devlet modelidir. minarşizm sözcüğündeki "min" prefiksi minimali ifade ettiğinden, yalnızca sözcüğe bakarak bile minarşistlerin mümkün olan devlet müdahalesinin en azını hedefledikleri anlaşılabilir. en iyi hükûmet en az hükmedendir. (bkz: henry david thoreau) ve hükûmetin görevleri yalnızca:

    1) ulusal savunmanın
    2) mahkemelerin
    3) polis gücünün

    sağlanması olmalıdır.

    ayn rand:
    "the only proper functions of a government are: the police, to protect you from criminals; the army, to protect you from foreign invaders; and the courts, to protect your property and contracts from breaches or fraud by the others, to settle disputes by rational rules, according to objective law."

    "bir hükûmetin uygun işlevleri yalnızca şunlardır: sizi suçlulardan korumak için polis; sizi yabancı işgalcilerden korumak için silahlı kuvvetler; ve mahkemeler, mülkünüzü ve sözleşmelerinizi başkalarının ihlallerinden veya sahtekarlıklarından korumak için, ihtilafları rasyonel kurallarla, objektif kanuna göre çözümlemek için."

    rand'in tüm bu hizmetlere bakış açısı özgür irade üzerine kuruludur. rand, tamamen özgür bir toplumda vergilendirmenin isteğe bağlı olacağını belirtir. (bkz: sigortacılık 101)

    minarşistler devletin özünde arzu edilen bir örgüt olmadığı hususunda anarşistler ile hemfikir olabilirler lakin hobbesçu doğa durumunun bir yere kadar kabul edilmiş olması ve homo homini lupus (insan insanin kurdudur) ilkesinden beslenen bir düşünce yapısı bazı minarşistler için minimal devlet müdahalesinin ehven-i şer olacağı fikrini beraberinde getirmiştir.

    medeniyetin bellum omnium contra omnes (herkesin herkesle savaşı) aşamasına terfi etmesi istenen bir senaryo olmadığından ötürü minarşizm saldırmazlık aksiyomunda temellendirilmiş bir duruştur ve hıristiyan doktrinindeki "diğer yanağını çevirme" pasifizmini kabul edenlerin aksine saldırmazlık aksiyomunu kabul edenler şiddeti mutlak kötücül olarak yorumlamazlar. şiddetin mütecavize karşı kullanımı gayri meşru değil meşrudur.

    skoble minarşistlerin önemli bir bölümünde var olduğuna inandığı ve "hobbesçu korku" olarak nitelediği bu duruma deleting the state adlı eserinde eleştirel yaklaşır.

    deleting the state: an argument about government

    aslında ekonomi politikalarında laissez-faire anlayışı destekleyen her liberteryenin ayn rand'in düşüncelerini işine geldiği gibi kullanması zaman zaman kafa karışıklığı yaratmaktadır. düşünür, bunu özellikle 1976 seçimlerinde roger macbride liberteryen parti'nin başkan adayı olduğunda ve konuyla ilgili fikri sorulduğunda da belirtmiştir. rand kapitalizmi nasıl zaruri bir kötülük olarak görmüyorsa, anarşistlerden sık sık eleştiri alan devleti zaruri bir kötülük olarak görme durumu da her minarşist için geçerli olacak diye bir kaide yoktur.

    önemli fikir çatışmaları özellikle anarko-kapitalistler ve objektivizmi kabul eden minarşistler arasında ortaya çıkacaktır. bu çatışmaların kaynağını ise objektivistleri rothbard ile kıyaslayarak anlamak mümkündür. objektivist etikte özgür irade ön planda iken rothbard için negatif özgürlüğün ön planda olduğu söylenebilir. rothbard'a göre iradenin kendisi devredilebilir bir meta olamaz. doğal olarak ne toplum sözleşmesi ne de çalışanı "kendi iradesi ile" köleleştiren ve kısıtlayıcı şartlar içeren bazı iş sözleşmeleri rothbard gibi anarko-kapitalistler için kabul edilebilir değildir. (bkz: the ethics of liberty)

    nozick'in anarşinin nihayetinde minimal devlete evrileceği iddiasını kabul edenlerin minimal devletin sürdürülebilirliğini savunması ise anarşizm ve minarşizm tartışmalarında temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp öne sürülen başka bir paradokstur. belki de bu çelişkinin mümkün olan tek çözümü sinir sistemimizdeki ya hep ya hiç prensibini örnek alıp anarşizm ve devletçilik arasında net bir tercih yapmaktır.
  • işletim sistemi nedir? bir işletim sistemi nasıl çalışır? 'iyi' bir işletim sistemi nasıl çalışır?

    işletim sistemi, aynı anda hem word'de yazı yazıp, hem spotify'da şarkı dinleyip, hem de chrome'dan internete girebilmenizi sağlayan bir bilgisayar programıdır. şöyle ki, bilgisayarınızdaki programlar işletim sisteminize gidip "abi benim bir işim var, şöyle böyle kaynaklar lazım" der, işletim sistemi de duruma bakıp "tamam gel kardeşim", "azıcık bekle birader" veya "seni 10 ms sonra kabul edeceğiz" gibi cevaplar verir.

    bir işletim sistemi, programları sıralar ve onları kısıtlı kaynakları düzgün bir şekilde kullanıp paralel şekilde (en azından kullanıcıya paralelmiş gibi görünecek şekilde) çalıştırır. bunu yaparken programlardan belirli istekler alır (abi bana şuradaki dosyayı ver, şuraya şunu yaz, buradan şunu al, şu kadar hafıza istiyorum, vs), bu istekleri gerçekleştirir. bu isteklere sistem çağrısı, veya system call denir.

    ancak işletim sisteminin her işi yapmasını da bekleyemeyiz. örneğin istendiği zaman queen'den i'm in love with my car şarkısını çalan bir sistem çağrısı yazmak gereksizdir, bu işi bir program zaten yapabilir. işletim sistemimizi aklımıza gelen her fonksiyonla doldurmak verimliliğini oldukça azaltacaktır. ideal yol, sınırlı sayıda komutu anlayan, ve bunları oldukça hızlı ve verimli şekilde yerine getiren bir mikro işletim sistemi (bkz: microkernel) oluşturmaktır. a grubunun b şarkısını, c grubunun d şarkısını çalan ayrı ayrı fonksiyonlar yerine gerektiğinde hoparlörle konuşan tek bir fonksiyon yeterlidir.

    şimdi işletim sisteminin yerine devleti koyun.

    devlete her işi yüklerseniz verimliliği azalır. minarşist kişi der ki, "devletin sınırlı sayıda fonksiyonu(sınır güvenliği, iç güvenlik, adalet, diplomasi) olsun, bunları da çok iyi yapsın. kalan işleri(eğitim, sağlık, ulaşım) özel sektör ve sivil toplum zaten yerine getirir.

    tanım: "küçük iyidir" diyen siyasi görüş
  • devletin haddini bildiği, diğer anarşist anlayışlara kıyasla daha gerçekçi olan fikir. günümüz dünyasında realist bir biçimde bakıldığında uygulanması en mümkün liberteryen/anarşist ideoloji. yeterli olup olmadığı tartışılır, ancak toplumsal ve bireysel özgürlükler bakımından ele alındığında kesinlikle şu anki mevcut siyasi duruşların çok çok ilerisindedir. şahsi fikrime göre demokratik ilerleme sürecinde gereklidir, ancak türkiye'de bırakın minarşizmi, daha doğru düzgün liberal progressivism, liberteriyenizm savunucusu yokken, amerika'da minarşizmi savunduğunu söyleyen libertarian party'nin dahi yıllardır republican party'ye olan yakın duruşunu koruduğunu göze alırsak (en yakın örnek için (bkz: ron paul)), minarşizm yönünde büyük çaplı değişikliklerin yakın gelecekte gerçeğe dönüşeceğini söylemek mümkün gözükmüyor. devletin daha minimalize edildiği ya da tamamen kadırıldığı daha ileri duruşlara girmiyorum bile, minarşizm bu durumdayken onlar resmen ütopik vaziyetteler maalesef, kitlesel bağlamda gerekli birey bilincinin oluşması için daha çok zaman geçmesi gerek.
  • kucuk guzeldir anlayisli devlet yapilanmasi. devlet asayis, hukuk gibi temel bir kac sey disinda her seyden elini etegini ceker. hastane, yol, su gibi seyler oyunun ilerleyen safhalarinda kendi kendilerine olusurlar.

    (bkz: reinforcements have arrived)
    (bkz: microkernel)
  • liberteryenizmin yan akımıdır. minarşizmde redükte edilmiş fakat mutlak devlet etkinliği söz konusudur, buna karşın minarşizmi liberal demokrasiden ayırmak güçtür. iktisadi şiarı lesiğ feığ*'dir. genellikle realpolitik dış politika izleyen ülkelerde iç politikada kullanılır.
  • doğrusunun bu mu yoksa minarkizm mi olduğu konusunda bir ortak görüş olmasa da minarşizm -ben de dahil- çoğu liberale daha doğru görünmekte. nasıl ki anarkizm değil de anarşizm diyorsak bunun da aynı şekilde olması gerekir.

    minik anarşi diye kodlanabilir kafalarda. ama böyle kodlayıp ne olduğuna bakmadan geçilmemeli. bu biraz aşırı liberteryenler diyorlar ki "vergilendirme hırsızlıktır." tabii böyle söyleyince herkese güzel geliyor, ancak "devlet yoksula, öğrenciye, yaşlıya, engelliye yardım etmemelidir" diyince tatlar kaçıyor, ağızlar bozuluyor.

    bir de şöyle düşünelim: dışarıda bir kafede oturuyorsunuz, cüzdanınız masanın üzerinde. elemanın biri geliyor, size sormadan cüzdanınızı eline alıyor ve içinden sizin o günlük kazancınızın 5 katı olan 1000 lirayı alıyor, ancak kaçmıyor bile. "hop lan noluyor" diyorsunuz. "yoksullara yardım vakfımız var, onun için almak zorundayım" diyor. siz "bana ne ulan" diyip parayı vermemek veya geri almak için diretiyorsunuz. fakat bu eleman önce size bu yardımın ne kadar gerekli ve önemli olduğundan, sosyal adaletin böyle sağlanacağından bahsediyor. sizin zaten bu vakfın ne kadar güvenilir olduğu ile ilgili şüpheleriniz son konuşulacak şeylerden biri o sırada. siz, bu yardımı yapmak zorunda olmadığınızı söyleseniz de bu eleman aynı şeyleri söyleyip duruyor ve en son sizinle uğraşılmayacağını düşünüp bir ıslık çalıyor. sağdan soldan silahlı birkaç insan üzerinize geliyor "tatsızlık çıkmasını istemiyoruz" diyip sizi biraz hırpalıyor tatlı tatlı. artık el mecbur bu konuyu uzatamıyorsunuz ve sizin sessizce "neyse bir seferlik sineye çekeyim" dediğinizi duyan eleman sırıtarak diyor ki "bu yardım parasını her ay gelirinize göre bu kafeden alacağım sizden. eğer bu kafeye gelmezseniz, cüzdanınızı masaya koymazsanız, parayı içinde bulamazsam, vermemek için zorluk çıkarırsanız silahlı arkadaşlar şiddetin dozunu artıracaklar" diyor. ayrıca bundan sonra alacağınız her ürünün ve hizmetin fiyatını artıracaklarını, bununla da silahlı arkadaşların maaşlarının ödeneceğini söylüyor.

    bu hisseli entry'mizde verginin tanımı yapılmaya çalışılmış ve minarşistlerin, yani minimal devletçilerin, yani gece bekçisi devletçilerin ne istediği anlatılmıştır. önceki entrylerde belirtilmiş olsa da, totoloji yapmak gerekirse, devlet sadece vatandaşın güvenliğini sağlasın, gerisi bizim işimiz derler. devletin kuruluşunun da böyle düşüncelerle gerçekleşmiş olması kaçınılmazdır.
  • devletin topluluk üzerinde minimum etkisi olması gerektiğini savunan serbest piyasacı ancak anarşizme kaymayan ve toplumu idare edebilmek için devletin var olması gerektiğini savunan , devletin adeta bir gece bekçisi olması gerektigini düşünen ideoloji, bence mantıklı da.
hesabın var mı? giriş yap