• en sevdiğim dizilerden biri desem abartmış olmayacağımı düşünüyorum ama en sevdiğin dizi deyince insanlar genellikle game of thrones, breaking bad ya da lost gibi kült dizileri beklediğinden bunu yazma gereği hissettim. ben sevdiğim şeyleri tekrar tekrar izlerim ama o saydığım kült diziler tekrar tekrar izlenemeyecek kadar ağır oluyor ve ilk izlediğinde aldığın hazzı alamıyorsun. o yüzden tekrar seyretmeliklerim genelde komedi ya da fantastik konulara sahip diziler veya filmler oluyor. (bi de aşkı memnu çünkü ben de o evde yaşıyorum artık) kafamı dağıtacak çerezlik şeyler yani. fakat bu diziye çerez diyip geçmek de haksızlık olur. çok ince espriler ve inanılmaz başarılı oyuncular var. ve her sezon daha da üstüne koyarak gitmesi hoşuma gidiyor. evet sonuç olarak şu an tekrar en baştan başladım. pişman değilim. çünkü bir kitap falan okusam ölürüm. bi belgesel izlesem vs.
  • daha önce yazılmış ama tekrarlamak istiyorum kafa açıcı bir dizi , hem eğlenceli hem de hayata dair güzel çıkarımlar var. özellikle son yayınlanan bölümü etkiledi beni, christy üzdü biraz .
  • uluslar arası teleks haberleşmesinde bekleyiniz kısaltması "mom" ile gösterilir.

    (bkz: gmdss)
    (bkz: navtex)
  • ekranlarda kaliteli komedi dizisi bulmanın zor olduğu şu sıralarda izlenesi bir dizi.
  • izlemekten keyif aldığım anna faris dizisi. allison janney'de yazayım bari de ayıp olmasın. dizinin 5. sezonun 11. bölümü geride kaldı. iyi bölümlerden biriydi. çok büyük beklenti ile izlemiyorum lakin her bölümü hoşuma gidiyor. çarpık amerikan aile yapısını komedi unsurları birleştirip izleyiciye 20 dakikada sıkmadan güzel bir şekilde izlettiriyorlar. şu aralar favori karakterim; adam janikowski.
  • bu dizi hic bitmesin... william ficthner o kadar iyi bir oyuncusun ki, seni diziye almalari en dogru karar olmus. ımdb puani neden o kadar dusuk anlayamadigim dizi. pek cok komedi dizisinden daha basarili, hakki yenilmis bir dizi bence. ılk bolumleri guzel degildi ama dizi sonradan costu resmen. en basta oylesine izliyordum simdi surekli yeni bolumu cikti mi diye kontrol ediyorum.
  • işin içine ara ara ağır bir dram katmalarının gereksizliğini saymazsak; çerezlik, gayet eğlenceli bir dizidir.

    şahsen ben, gülmek ve kafa dağıtmak için izlediğim bir komedi dizisinde; insanı bu kadar yoran, derin düşüncelere iten sahneler istemem.

    --- spoiler ---

    sitcom dediğiniz dizide karakterleri öldürüp ardından kaç bölüm bunların üzerinden dram yaratmak nedir arkadaş? önce alvin karakteri ***, herkesin bir parçası olan karakter, öldü. ağlamalar, kendini kaybetmeler, uyuşturucu ve alkole yeniden başlamalar... bir süre sonra "yeter ama sıktınız ha" dedim izlerken.

    sonra neyse hadi biraz geçti üstünden, dizi komedi ritmine tekrar girdi derken marjorie'nin düğün günü gelir ve hop, jodi'nin aşırı dozdan öldüğü haberi gelir. tekrar başa dönüyoruz ve yine bir dram serüveni... marjorie ile christy'nin araları açılır, christy her şeyden kendini sorumlu tutup ağlar, jodi'nin erkek arkadaşı darmadağın olmuştur, christy ile bu eleman birlikte dramın yine dibine dibine vururlar.

    bunlar beni çok itti işte. hayır yani chuck lorre normalde böyle işleri yapmaz ama artık yancılarına mı uydu, kontrolü bu dizide onlara mı verdi, ne yaptı bilemiyorum. lorre'nin yaptığı diğer bir diziye baktığınızda (bkz: two and a half men) bunları 12 sezon boyunca neredeyse hiç göremiyorsunuz. hatta adamın, sırf ölümün üstünden bile komedi yaptığı bölümler oluyordu. the big bang theory'si de aynı şekilde mesela. sadece tek bir bölüm hatırlıyorum, o da kadın * gerçek hayatta öldüğü için anısına yapılmış bir bölümdü, duygusaldı ve yerindeydi. gerçi bunlar ne kadar kendisine bağlanır ondan da emin değilim, ama senaryoyu kendisi yazmasa bile bir şekilde okuyor ve fikir belirtiyordur herhalde.

    --- spoiler ---

    kısacası, bu tarz olayları kısa kesseler ya da hiç yapmasalar tadından yenmeyecek dizidir.
  • muazzam kelime esprileri içeren, sarkastik olayı yalamış yutmuş, ironiyi iron’la basa basa veren; ama imdb notu nedense düşük olan dizi. herhalde amerikalı insanlar o kadar aşina olmuşlar ki kelime oyununlarına pek sarmamış dizi. ben pek beğenerek izliyorum. bir alkolik olarak da karakterlerin neden gün saydığını iliklerime kadar hissediyorum. bir bağımlı her zaman bağımlıdır, yapacak bir şey yok.
  • yakın zamana kadar çerezlik, komik bir dizi olduğu için izlediğimi sanıyordum ben mom'ı. yalnız mesele benim için çok başkaymış yahu, şöyle bir düşündüm de.

    takip etmeye başlayalı 2-3 yıl oldu herhalde. çoğu diziden vazgeçmişken bu dizinin yeni bölümlerini ısrarla bekliyorum. niye? şundan efendim: bağımlılığa yatkın insanların hayatlarını çok iyi veriyor bu dizi. ben de bağımlılığa yatkın biri olarak diziyi içten içe ilginç, önemli buluyormuşum.

    dizinin önermesinde çok basit bir şey var aslında. "bağımlılığa yatkın biriyseniz daima diken üstünde, dikkatli yaşamalı ve yardım istemekten korkmamalısınız."

    kendi adıma alkol, sigara, şeker ve insan(bu kısmı açıklamak zor şimdi.) bağımlılığına yatkınlığım var ve bunları kabul ediyorum. kabul etmekle de kalmıyorum, dikkat etmezsem güçsüz düşeceğimi, teslim olacağımı ve tüm hayatımı mahvedeceğimi çok iyi biliyorum. bu gerçeği kendi gündemimde üst sıralarda tutmak için gerekirse sözlük'te de saçmalayabilirim. hiç sorun değil. ya.
  • (bkz: middle of the market)'in açılımı.

    sivil havacılık terimidir. "pazarın ortası" demektir.

    en basit açıklaması:
    ortalama 200-250 yolcuyu 4000-5000 knot (7400-9200 km) gibi uzun bir mesafeye en ekonomik şekilde taşıyabilecek uçak tasarımını ifade eder.
hesabın var mı? giriş yap