muscle museum
-
ismi de surdan* gelir; sozlukte (eksi degil, normal bir sozlukte) musedan bir onceki kelime muscle, bir sonrasi ise museumdur. oyle.
-
zamanında fırtınalar koparmış bi museki eseridir kendisi..
-
durup dururken akla gelir, bir kaç yıldır dinlememişsindir tekrar dinlersin. sonra oturur sınavına çalışman gerekirken onunla uğraşmaya başlarsın, işte öyle bir şarkıdır. aşağıdakiler de çevirisidir*, nacizane...
"itiraf edecek bir şeyi vardı
ama senin vaktin yok, bu nedenle görmezden gelirsin
ona hiç göstermediklerini açığa çıkarmak için
her şey bitene dek bekleyeceksin
artık çok geç olacak
görebiliyor musun
verebileceğinden çok daha fazlasına ihtiyacım olduğunu, bunun için yalvardığımı
ve bana hayran olmanı istemediğimi,
beni görmezden gelmeni istemediğimi
seni memnun ettiğinde
başımın çaresine bakacağım
her köşede çaldım***
ancak hala bunu* mahvetmek istiyorsun,
büyük bir hata yaptığımı kanıtlamak için
uzun süre geçti direnmeye çabalarken
öylece gittin ve kaçırdın
dünyandan kurtuldu
görebiliyor musun
verebileceğinden çok daha fazlasına ihtiyacım olduğunu, bunun için yalvardığımı
ve bana hayran olmanı istemediğimi,
beni görmezden gelmeni istemediğimi
seni memnun ettiğinde
başımın çaresine bakacağım
ben başımın çaresine bakacağım
ben başımın çaresine bakacağım
sense asla yalnız yapamayacaksın"
not: yukarıdaki çeviri mot a mot bir çeviri olmayıp akıcılık sağlamak için bazı dizeler bir satır yukarı/aşağı kaydırılmıştır. iş bu entry daha sonra güzelleştirme geliştirme çalışmaları için editlenebilme potansiyeline sahiptir. -
muhtemelen 99 yılıydı. hastası olduğum bu şarkıyı dial up la günlerce indirmeye çalışmıştım. artık napster dan da umudum kesilince abuk subuk bir siteden bir şekilde indirdim. onda da parçanın bir yerinde "vööykk" diye bir ses vardı. anısı var diye silemedim. hala durur ve hala "vööykk" sesiyle beraber dinlerim.
-
(bkz: sozlerini de yazayim tam olsun)
she had something to confess to,
but you don't have the time so look the other way
you will wait until it's over:
to reveal what you'd never shown her
too little much too late
too long tryin to resist it, you've just gone and missed it
it's escaped your world
can you see that i am needing,begging for so much more than you could ever give
and i don't want you to adore me
don't want you to ignore me
when it pleases you yeah
and i'll do it on my own
i have played in every toilet but you still want to spoil it to prove i've made a big mistake
too long tryin' to resist it you've just gone and missed it
it's escaped your world
can you see that i am needing...
so i'll do it on my own and i'll do it all by myself
you will never make it -
değişik bir akustik versiyonunu dinlerken annemin telefondan "aaa ne güzelmiş, akdeniz müziği mi bu?" deyip beni dumur etmesine ortam hazırlayan şarkı.
-
arka arkaya 15 kere dinlenebilen sarki
-
soloya girdiğinde hasiktir dedirten, gitarla insan sesi karışmış güzide eser
-
her dinleyişte aynı duyguyu yaşattıran muse ilahisi. yıllar önce ergenlik dönemimde aşığı oldum bu şarkının, yıllardır da dinlerim.
(bkz: yeni başlayanlar için depresyon)
şarkının klibi de efsanedir bence, çok şey anlatır. hayatın monotonluğu içinde savrulan insanların içindeki acı birden açığa çıkıverir. birden bire ağlamaya başlar herkes, içini akıtırcasına ağlarken, günlük işlerine devam ederler. biri ağlaya zırlaya arabasını yıkar, biri hümküre sümküre dişlerini fırçalar sular akar, kahveler taşar, yürekler coşar gözyaşları sel olur. hani bazen insana olur ya durduk yere olmadık zamanda için dolar dolar da oracıkta böğüre böğüre ağlamak istersin. işte bu klipte bu anı herkes doyasıya yaşar, şarkı da öyle bir şarkı ki insanda tam da bu duyguyu uyandırıyor ağlamak istiyorsun. kliple şarkı birleşince çifte etki yapıyor, çok sakıncalı... -
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap