• usta gitmiş. (bkz: #9290859) geçmiş olsun.

    sözlüğün bürokratikleşmesi, türkiyelileşmesi çok konuşuldu edildi. öyle çünkü. doğal dendi, büyüyen her şey gibi dendi. iyi de kardeşim, ben türkiye'den memnun, bürokrasinin hayranı bir bünye olaydım giderdim tapu ve kadastro müdürlüğü'nün yazışma kaydını okurdum.

    bürokrasi işleyişin tıkandığı yere elzemdir. herhangi bir ssk il müdürlüğüne git mesela, binadaki doksansekizbin kişinin doksanbini tedaviye, ilaca ya da yarım asgari ücret işsizlik aylığına muhtaç olduğu için oradayken; geriye kalan sekizbini sikindirik evraklarla ölmüş kayınçosunun emekli maaşını tırtıklama sevdasıyla gelmiştir. ssk'ya şarttır bürokrasi. bu yüzden doktorun yazdığı aspirinin parasını almak için kırkbeş kuyruğa girer, bu yüzden en ilgisiz konu için bile dedenin çanakkale savaşı'nda şehit düştüğüne dair nüfus kaydını gösterirsin.

    peki, sözlük bu kadar tıkanmış mıdır ki, bürokrasiyi bu kadar sıkmaya çabalasın? bilmiyorum. takdir sözlük yönetiminin. hiç bir şey diyemem. dükkan onların. beğenmeyen gider. kimseyi değerli saymıyorlar, formattan gayri. "bu gemi her zaman yolcu bulabilir" diye düşünüyorlar sanırım. yapacak bir şey yok bu sebeple.

    benim derdim burada ölmüş kayınçosunun maaşına göz dikenlerle. sözlüğü bürokrasiye itenlerle. sözlüğün, zâtında mevcut tüm bilgileri ihtiva etmesini hazmedemeyip bilgi olmayan döküntüleri, hakaretleri buraya dolduranlarla.

    ne kötü, sözlük nazmiye demirel'in seviyesini reddediyor inatla. burada paramparça oluyorum işte. nazmiye demirel gibi bir yazarın ne kadar kıymetli olduğunu farkedenlerle, sözlüğü çöplüğe dönüştürüp katı moderasyonu zorunlu kılanlar aynı kişiler. sen ve ben yani.

    nazmiye demirel gibi bir üstad açık açık shut down demişken, bununla ilgili bir farewell den öte laf söylenmeyişi mi dramatik, yok eğer laf edilmişse de sözlüğün bunun hangi başlıkta söylendiğini mümkün kılmayacak kadar çöple dolması mı üzücü bilemedim.

    gün be gün azalan sözlük keyfi, nazmiye demirel'in gidişiyle alabileceği en büyük hasarı almıştır. ve şu an sol frame altına gün içinde 22 entry girildiğini gördüğüm sözlük yazarının aletinde yazanlar türünde başlıklarla eğlenen yazarlar sayesinde giderek daha fazla hasar alacaktır.

    "nazmiye demirel kadar hayatın içinde yer alan bir insanı dahi soğutacak kadar hayattan uzaklaşan sözlüğü çöpe dönüştürenlere, benim nazmiye demirel'i okuma hakkımı elimden alanlara girsin bu yarrak" yazıyor benimkinin üstünde. ahı ahı ahı...
  • eylül 2017'de, yani süleyman demirel öldükten iki yıl sonra, ankara'ya dönüş yolumu bile bile uzatarak direksiyonu doğruca islamköy'e kırdım. anıtkabir'den sonra türkiye'nin ikinci büyük anıt mezarı olacak olan süleyman demirel anıt mezarı'nın tamamlanmasına daha iki yıl vardı ve bütün ömrü kalabalıklar içinde geçen demirel, yeşil bir halıfleksin ortasında tek başına yatıyordu. görsel görsel

    1950'lerde bir iki kez abd'ye giden, hatta sonradan morrison'un türkiye temsilciliğini üstlendiği için "abd'nin yetiştirdiği en başarılı siyasetçi" olarak anılan (bkz: #143652586) ve hayatında hiç aşık olmadığını söyleyen demirel'in, abd seyahatlerinden dönüşünde honey diye seslendiği, kendisinden iki yıl önce ölen dayısının kızı nazmiye hanımın mezarı nerde acaba diye merak edip köy mezarlığına kadar yürüdüm. köyün en gösterişli mezarları demirel sülalesinin olduğu için fazla dolaşmama gerek kalmadan her ne kadar sülüman'ından (bkz: #159498668) ayrı olsa da hem kocasının hem de kendi aile fertleriyle çevrelenmiş bir şekilde buldum nazmiye hanımı: görsel görselgörsel görselgörsel görselgörsel görsel

    fakat sülale hakkında beni asıl şaşırtan bilgiyi, demirel hakkında yazılmış en kapsamlı biyografi olan tanıl bora'nın geçen yıl çıkan demirel biyografisinden değil, 2017'de köy mezarlığından öğrendim. gariban hacı yahya demirel'in görsel oğlu çoban sülo'nun dayısı ve kayınbabası mesut şener, meğerse belediye reisiymiş ve hatta makamındayken ölmüş. görsel yani gerçekten de süleyman dediğini yapıp aşk değil, kariyer evliliği yapmış!

    dahası anlaşılan sülale, dışarıya kız ya da oğlan vermeme konusunda da hayli eli sıkı. şuna bakar mısınız:
    - nazmiye demirel'in erkek kardeşi süleyman demirel'in yeğeniyle,
    - süleyman demirel'in yeğeni nazmiye demirel'in kız kardeşinin kızıyla,
    - süleyman demirel'in dayısının oğlu nazmiye demirel'in kız kardeşiyle,
    - nazmiye demirel'in erkek kardeşi dayısının oğlu süleyman demirel'in yeğeniyle
    evlenmiş!

    not: islamköy mezarlığına bayağı bir bakındımsa da 1950'de doğup 1952'de ölen nazmiye-süleyman çiftinin kız çocuklarının mezarını bulamadım. muhtemelen ilk kez duyduğunuz bu mevzuyu, bi dönemin sansasyonel gazetecelerinden ömer şahin ortaya atmıştı 15 yıl kadar önce. ömer'in gastesinin yerinde yeller estiğinden habere ulaşmak için google'da "demirel gerçekten babaymış" araması yapın ya da şu entrye bakın (bkz: #18629851). bu arada, bunca yıllık sözlük hayatımda ilk -ve inşallah son- kez @sanver entrysine bkz verdim, içim kan ağlayarak. dilerim ki allah kimseye böyle bir acı yaşatmasın. amin.
  • anne - nazmiye demirel'in nesi var
    ben - ha o yazmıyor artık bıraktı
    baba - ne yazıyodu?
    anne - yazmıyo mu?
    ben - nazmiyeler karıştı.
    anne - nazmiyeler kim?
    baba - oğlum asta değil mi bu kadın?
    anne - onu soruyom ben de.
    ben - alzheimer.
    anne - nasıl oluyor bu?
    ben - büyükannem gibi işte
    anne - kötüymüş.
    ben - siz tabii sözlüktekini bilmiyonuz...
    - - - / - - -
    bu konuşma geçen hafta izmir'de aynen yaşanmıştır.
    (bkz: sözlüğün metabolizmaya etkileri)
  • 9.cumhurbaşkanının eşi, vefat etmiş allah taksiratını affetsin.
    edit: 9. cumhurbaşkanının eşi ibaresi, emekli sözlük selebritisi ile karıştırılmaması için yazılmıştır.
    edit 2: niye zamanın ötesine gittiğini anlamadım ben mi öldürdüm arkadaş neyin kafasını yasıyorsunuz.
  • kendisi uzun bir süre için internetsiz dogal kosullara dönmek zorunda kalmistir, fremenlerin yaninda güvendedir. dönmeyi umuyor.
  • ekşisözlük ortalamasına göre gerçek hayata (bu internet hadiseleri çıkmadan önce yaşanan, aile-esnaf-arkadaş vs. üçgeninde geçen yaşam kesitlerini gerçek hayat diye adlandırmakta beis görmüyorum) çok daha yakın olduğu aşikar bu yazarın.
    binlerce insanın "yaran icq quote'ları", "kıran msn nickleri" platformunda eğlendiği bir ortamda, bu kadar canlı hayat kesitlerini, eşsiz üslubuyla aktarmayı başarmak kolay olmasa gerek.

    sanal bir komünitenin, gerçeğe yakın duran bir ferdi olmak ne kadar övgüye şayan ise, tam tersinin, yani herkes gibi yaşayan, eskiye dair bazı hissiyatlara sahip ama internet'le haşır neşir birisi kimliğinin yazara sıkıntılı anlar yaşatacağını düşünmekteyim.

    bir bakkal, bir esnaf lokantası garsonu, taksici, taraftar gibi portreler hayat kesitlerinin bir yere yazılıp çizileceğini, kayıt altına alınacağını hissedince cıvıklaşır, cem-i cümlesi poz vermeye kasar.

    taraftar fotoğrafçıya atkısını açar, nizami bir eller havaya görüntüsü yaratır. garson kendisi hakkında yazı yazılacağını sezerse pilavı bol koyar, taksici emniyet kemeri takar, ne bileyim işte manav domates seçmeye izin verir. samimiyetlerini yitirirler. öte yandan da bir bıyık altı eleştirisi uydurur bu kişiler götünden.

    "şu bıyıklı da internet minternet bişeyler yazıyormuş. ne internetiyse amına koyayım" seviyesinde yaklaşırlar.

    sıkıntılı bir durum yaratır bu kişiye, karıncalandırır.

    ama her durumda nazmiye demirel, sözlüğün şahsına münhasır yazarlarındandır, çeşitli konularda en yeteneklisidir. sözlüğü sıradışı yapmayı başarmış kişilerdendir. kalemi kuvvetlidir, iyi görür. vedat okyarımsı bir lafı lak diye söyleyebilme hüneri, kısa cümleler kurabilme marifeti vardır.

    beşiktaşlı olmamama rağmen beşiktaşlı kimliğinin bu yazar üzerinde şık durduğu kabulümdür.
    kimi medya kişiliklerine verdiği ayarlar kitaplara geçesidir.
    (bkz: ali atıf bir)
    (bkz: ertuğrul özkök)
    (bkz: serdar turgut)

    kendisinden entry'e en uygun bitiş cümlesi bulmanın 45 yolu adlı bir kitap bekliyoruz.
  • geri planda kalmasıyla, pek de bilinmeyen, türk insanının öldükten sonra kıymetini anladığı kadınlardan. başbakan kontejyanından faidelenip de kendisini galalarda, mitinglerde, açılışlarla, lise ve üniversitelerde, yurtdışındaki bütün gezilerde görmezdik. 'devletin malı, halkındır' düşüncesini benimsemiş, mütevazı yaşamına hiçbir zaman leke getirmemiş, demirel ile 65 yıl evli kalmış bir kadın.

    demirel'in siyaset kirliliğini, nazmiye hanım temizliyordu. şimdi ise adamlar da, eşleri de aynı bokun laciverti.

    naif, dengeli bir hayat yaşadığı için kendisini saygıyla uğurluyorum.
  • yazmayı bırakalı bir yıldan fazla oldu da geri dönüşü var mıdır bu işin biraz da onu konuşmak lazım. üç yıldır faal olarak bu sözlükte yazıyorum, yeri geldiğinde fırsat buldukça söylemişimdir. ekşi sözlük ile aramda yakın ilişki kurmamda, burayı sevmemde nazmiye demirel'in büyük etkisi vardır. hepimizin gördüğü ama aklının nakliyesine takılıp kalan ayrıntıları gözlemleyip yorumlamasındaki maharetiyle, güncel konulara ve özellikle medyaya getirdiği eleştirel tutumuyla her zaman dikkat çekmeyi başaran bir yazardır benim gözümde...

    fakat bugün gelmiş olduğumuz noktada, nazmiye demirelin artık bu sözlükte yazmıyor oluşunun sadece kişisel bir karar olmaktan çıktığı düşüncesindeyim. çünkü dün gibi hatırlıyorum, kendisi sözlük semalarından ayrılmasına sebep olan hadiseyi buraları terk etmeden evvel de ekşi sözlükte dile getirmişti. gazetede yayınlanan haber ve makalelerin tamamının kaynak gösterilse dahi sözlükte yayınlanmaması kararının alınmasından sonra bir bir silinen entrylerinden dolayı yaşadığı haksızlığı, üzüntüyü dile getirmiş ve bu durumun sözlükte yazmasını sona erdirebileceğini dile getirmişti...

    fakat niyeyse çok az kişi gördü bu şikayeti, ssg bile günler sonrasında nazmiyel demirel göçüp gittikten çok sonra fark etti bu durumu. ve akabinde -son bir manevra olmadıysa- gazete haberleri ve makalelerinin tamamının kaynak gösterilmesi şartıyla sözlükte yer alabileceği şeklinde bir düzenlemeye gidildi. yani bir anlamda nazmiye demirel'in bizzat karşı çıktığı ve rahatsızlık duyduğu eylem sona ermiş oldu...

    ama buna rağmen geri dönmedi. elbette ki kendisiyle bu konuda bir görüşmüşlüğüm yoktur bu sebepten dolayı kesin yargılarla oluşturduğum düşünceleri sizinle paylaşacak durumda değilim. ama benim hissettiğim duygu, belki de nazmiye demirel'i biraz "fazla" yalnız bırakmış olmamızdır. sol frame adını verdiğimiz şol akan ırmağın neticesinde, en çok entry girilen başlıkların daha fazla dikkat çektiği ve ilgi gördüğü günümüzde biz bu tür kopuşlara engel teşkil edecek adımlar atamadık belki de...

    benim de zamanında bir anlık sinirime yenik düşerek bu camiadan kopup gitmişliğim vardır. üç dört ay yazmadım ve hatta entrylerimi sildirip hesabımı bile kapattırdım. ciddi bir haksızlığa uğradığımı düşünüyordum ve daha da önemlisi bu haksızlığa uğradığımın pek de farkına varılmadığını hissediyordum. benim gibi gerçek hayatta da emeğinin karşılığını kalemiyle çıkaran insanlar, fark edilmek istiyor. okunduğunun, suya yazmadığının bilinmesini istiyor. ve bir gün geldiğinde, uğradığınız haksızlıktan ziyade size ne kadar sahip çıkıldığını görmek istiyorsunuz aslında. akacak mecra arayan deli gönül, sert dalgalarla yumruklaştığında istiyorsunuz ki bir kurtarma botu geçsin yanıbaşınızdan. el uzatsın size, sahil güvenliği arasın, destek birimi çağırsın...

    sözlüğü bırakıp gittiğim dönemde çok enteresan bir tabloyla karşılaştım. rumuzuyla bile birçoğunu tanımadığım bir topluluk, mesajlarıyla elektronik postalarıyla sitemlerini ilettiler bana. okunduğumun farkındaydım ama en azından bu denli bir ilgi ve sevgi gördüğümün farkında değildim. inanın bu yazdıklarım bugüne kadar ekşi sözlükte kaleme aldığım en samimi, en içten satırlardır. bu görmüş olduğum sevgi, entrylerimi sildirmem yüzünden bana küsen arkadaşlarım olabileceğini gösterdi. çok da fazla önemsemediğim bu sanal alemde, klavye tuşlarına basarak bırakmış olduğum bu harflerin kimileri tarafından ne kadar önemsendiğini kavrayamamıştım açıkçası...

    şimdi ben diyorum ki bugün biz yazarlar bırakıp gidenlere sahip çıkalım. nazmiye demirel'i sevmiyorsunuz belki, benim kadar önemli bir noktada görmüyor olabilirsiniz. ama illa ki başka bir bırakıp gidene üzülmüşlüğünüz vardır. bugünü, yani 24 mayıs 2007'yi yaprak dökümüyle giden yazarları geri çağırmaya adayalım. nazmiye demirel ile başlasın bu hareket. ekşi sözlükte onun gibi yazarların olması, çoğalması lazım. sırf bu hissiyat adına sizden ricamdır lütfen bu çağrıma kulak verin. içinizden ne geçiyorsa yazın bugün buraya. çığ gibi büyüsün isteğimiz ve ekşi sözlük daha fazla, daha kuvvetli kalemlerin yazdığı, daha renkli bir ortam olsun...

    kimbilir, sesimiz büyürse bir de bakarsınız ki nazmiye demirel ve onun gibi kırgın gidenler bu yüksek sesli çağrıyı duyarlar ve güzel yanıtlar verirler...
  • sozluk ne zaman sadece nazimiye demirel'lerden, otisabi'lerden immanuel tolstoyevskilerden mutesekkil bir yapiydi da simdi kan kaybi var, kalite dustu diyerek kusmelerimize, elvedalarimiza meze yapiyoruz? ben artik buradan keyif almiyorum gibi kendi basina yeterli ve gayet legal bir mazeret yetecekken neden elveda mesajlarina itiraz edilemez sebepler eklemeye calisiyoruz? nazmiye demirel bunu yapmadi. burasi benim sevip parcasi olmaktan keyif aldigim bir yer olmaktan cikti dedi ve elveda dedi. ne sol frame den, ne nesillerden, ne ipe sapa gelmez baslik ve entrilerden sikayet etmedi. tek bir derdi vardi: sozlugun giderek kurumsallasmis ve kisitlayici bir ortam haline gelmesi.

    bu memnuyitesizlige en somut haliyle sahsa hakaret yasak cemaat ve irka hakaret serbest basliginda rastladik. orada nazmiye demirel bir standart eksikliginden dem vursa da asil sikintisinin gittikce kurumlasan ve kurallar silsilesi altinda ezilen sozlugun kendisi oldugunu hissetmek mumkundu. peki tek derdimiz kurallar miydi? kurmsallastikca yazarlarin zihinlerini hafif hafif cendereye sokan sozlukten ne beklememiz lazimdi acaba?
    acikcasi ben nazmiye demirelin kurallar kalksin hobareyyy diye cevap verecegini sanmam bu soruya. sozluk buyuyup populerlestikce, sagdan soldan hakli haksiz tepkiler almasi bir ihtimalden kesinlige dogru hareket ettikce kurumsallasmanin artmasi kacinilmazdi. ama hepimiz tecavuz kacinilmaz ise zevk almaya bak mottosunu benimseyecek kadar ya sozluk ya hic diyecek degiliz. nazmiye demirel ya sozluk benim keyif aldigim gibi olur, olamiyorsa boynumda tasma beni buraya baglayan bir kayis yok dedi.
    tamamen pragmatik bir bakis acisiyla yaklasinca ben bu karardan memnun degilim. yooo, zaten adam gibi okunacak uc bes yazar var birisi daha gitti aglakligina yatay gecis yapacak degilim su noktada. evet hosuma gidiyordu nazmiye demirel okumak. evet benim de favori yazarlar kitlem var. arada sirada hayvan arada son yazdiklarini aradigim yazarlar var. ama sozluk eger o uc bes en sevdigim yazarin bir araya geldigi bir blogdan ibaret olsaydi simdi sevdigimin onda biri kadar sevmezdim onlari. nazmiye demireli de digerleri gibi besleyen eksi sozlukun butunudur. benim asil memnuniyetsizligim artik nazmiye demirel okuyamayacak olmak degil, (icabinda haftalarca birak nazmiye demireli sozluge girmedigim zamanlar bile oluyor). aksine nazmiye demirelin ben buradan keyif almiyorum artik, kurallar kurumlar sikayetine verecek cazip bir cevap bulamamak. zamaninda onun kadar el emegi goz nuru dokmemis olmama ragmen sikayet ettigi kisitlanmisliga empati duyuyor olmak.
    simdi bakiyorum nazmiye demirelin elvedasini sacma bulanlar, sebep secimini begenmeyenler, mucadele etmemekle, gemiyi terketmekle itham edenler var. iste bu da tam nazmiye demirelin sikayeti. eksi sozluk keyif alabilmek icin mucadele etmemiz gereken bir yer olmamali. organik bir yapi empoze edip sozluge kah batan kah cikan bir gemi, gemide kaptanlar, tayfalar, ve fareler analojileri yaparak tam tesekullu bir sosyal kurum haline getirdigimiz icin ayriliyor nazmiye demirel. belki kacinilmaz bi son bu, belki de degil. onemli olan bir yazarin vedasina tam da vedasina sebep olarak gosterdigi yaratikla karsilik veriyor olmamiz.
hesabın var mı? giriş yap