• fikir üretmek film çekmeye benzemez. kamerayı nereye koyarsanız koyun işi kotaracak sigorta planlar elde edersiniz ama aklınızı nereye koyarsanız koyun aynı şekilde çalışmaz. hala düşünürken dövüşür gibi düşünüyoruz, ringin üzerinde düşünüyoruz, şortlarımız sadece siyah ve beyazdan oluşuyor. düz, metafordan anlamayan adamlar hakkaten dövüşür gibi düşünürler. adnan menderes meselesi ise tek bir cepheden okunarak asla anlaşılmayacak bir meseledir. abdülhamit, adnan menderes ve turgut özal bu üç devrimci adamı anlamak için giydikleri şortların rengine bakmamak gerek. ellerindeki eldivenlere ve yedikleri yumruklara dikkat etmeli. biraz metaforik oldu, tüh anlaşılmayacak. en büyük devrim yapılmıştır, boşuna uğraşmayın.
  • o kadar insan arasında adnan menderes'in ne işi vardıysa diye düşünmeyen, ki metaformuş meğer ahah [ezberleri bozmak....vuuuu], murat zelan'ın yediği halta harika bi cevap vermiş kendisi. sinemacıymış da sadece sinemayla ilgilensinmiş bi de. bak bak bak. bakkal amcam oy da kullanmasın istersen hı?

    abdülhamit'in, turgut özal'ın, adnan menderes'in, hatta kemal ağabeyin devrimi, eskiler gidene kadar bebeyim. onlar gitti mi yerine yenisini getirene devrimci diyeceksek daha nelere nelere derdik biliyon mu? beyaz donumu giymiyom çünkü halk istemiyo, siyah donumu giymeye başladım çünkü halk bunu seviyo. [benim halk tanımım benden ibaret napıcan] bu da kendi kişisel devrimim. bence herkesin bi devrimi olmalı.
  • laga luga yapmaya gerek yok, kendisi adnan menderes namlı toprak ağası arkadaşın çeşitli politik eylem ve söylemlerini örnek göstererek niçin devrimci olarak anılamayacağı hakkında bir yazı yazmış, adnan menderes'in devrimci sayılması gerektiğine iman etmiş ve bu imanını çeşitli şirinlikler, ince göndermeler ve akıl sır ermez metaforlar ile kabul edilebilir bir zemine yerleştirmeye çalışan bir suser da muhtelif başlıklarda kendisinin söz konusu sitede yazmaması gerektiğini, seviyesiz olduğunu falan söylemiş. şimdi kim bu nesimi yetik'i seviyesiz ilan eden arkadaş dersen, abdülhamit ve turgut özal'ı da devrimci ilan eden bir arkadaş olduğunu söylerim ki durum açığa çıksın. ama itiraf edeyim; bir an tüm enerjisiyle islamcıdan devrimci yaratmaya çalışan hevesli islamcının sözlerine kanacak gibi oldum, fakat çabuk geçti. bereket ki devrimci falan görmüşlüğümüz var.

    not: devrimci sadece marksist insan olmaz 1!!!1! diyen zeka küpü devrimciperverler türemezse gönlüm kalır.
  • (bkz: toz ruhu)
  • murat zelan adlı yazarın menderesi devrimci kabul etmesi üzerine "yok yazılanlar" diye bir yazı yazmış hayranlıkla okudum. yazıyı murat uyurkulak ın yazdığını sanarak okudum -küçük bir karışıklık bir sonraki ayar onunmuş- ve dedim ki evet uyurkulak'ın kalemi çok iyidir ama kardeşim breh breh bu yazıyı hakkaten cesur yazmış ve çok tatlı ironi. meğerse bu kişi nesimi yetikmiş bu yazıyı yazan. isim vererek çok da çemkirmiyim şimdi adamla yüz yüze geliriz filan kaygısı olmaksızın yazması ve güçlü kanıtlarla görüşünü desteklemesi.. sinemacıymış galiba ama sağlam yazar olur gibi geldi bana.
  • hayal perdesi'nde kendisiyle bir söyleşi gerçekleştirilmiş. güzel bir söyleşi olmuş bence, yetik'in cevaplarının dürüstlüğü hoşuma gitti.

    sinemanın ne işe yaradığına, ya da neyin sinemanın konusu olması gerektiğine dair iki ufak alıntı:

    "sinema yapacaksanız iki şey vardır elinizde: bir tanesi görüntü, diğeri ses. onun dışında, edebiyatı çok sevmeme rağmen, sinemanın edebi bir eseri, bir öyküyü anlatmak için çok pahalı bir sanat olduğunu düşünüyorum. öyküyü sinemada anlatmak müsriflik. öyküyü anlatabileceğiniz ucuz bir form var aslında. yapacağınız işin, edebiyatın ötesinde bir şey hissettirebilme gücü varsa, anlatacağınız görüntü ve sesle anlam kazanıyorsa sinema yapmanız gerekir. sinematografi aslında bu ikisinin toplamıdır."

    "annem sinema öğreniyor yazınsal olsaydı anlamı olur muydu? olmazdı. sadece görüntüyle ve sesle yapabileceğiniz bir şey bu. aynı metinleri kâğıda yazsak karşı taraf için hiçbir şey ifade etmez. muhtemelen ucuz bir şey olarak görür. uzun metraj filmde de aynı şey geçerli. yazarak bir şeyleri aynı güçte ifade edebiliyorsanız yazmalısınız. öyle yapamadığınız için, yazılamayan bir şey olduğu için sinemayı tercih etmeniz gerekiyor."
  • tanrımıza hamd olsun isimli yeni öyküsüyle spleen fanzinin yeni sayısında yer alan yönetmen. iyi yönetmen, iyi hikaye.
  • nesimi yetikle ,ankarada okuyan bir arkadaşımın bana yönlendirmesiyle tanışmıştım.o zaman annem sinema öğreniyor filmini çekmiş ve marmara üniversitesinde düzenlenen bir yarışmada kabul görülmüştü...yarışmanın olduğu gün çıka gelmişti nesimi, birlikte marmara üniversitesine gitmiştik,daha filmi izlemeden içimden inşallah nesimi ödül alır diye dua etmiştim.nedenine gelince imkansızlıklar içinde çıkıp gelmişti...nihayetinde en iyi film ödülünü o akşam nesimi yitik imzalı annem sinema öğreniyor filmi almıştı,bizde çok mutlu olmuştuk:)sonra nesmi yitik sır oldu bi dahada görüşemedik:)
  • denk gelip kısa filmini izledikten sonra takip etmeye başladığım yönetmen. hani bazı adamlar vardır; tanımazsın veya pek kimsenin bilmediği ama sonraları ışık saçacak, iyi işler yapacak dersin nesimi yetik de o misal.
hesabın var mı? giriş yap