• dunyanın en duygusuz, hissiz, odun, mal insanının gozlerinden 2 damla yas akıtmaya basaran sarkdır...
    öncesinde shuffle'da creep cıkınca bi seylerin yolunda gitmedigini anlamstım zaten sadece tekrar ettim thom yorke ile
    ''you're so fuckin special.i wish i was special...'' daha sonrasında ise 2. sarkı no need to argue olunca ve o sarkıda
    ''i knew, i knew, i' d loose you.you' ll always be special to me,special to me, to me'' diyip son yumrugu atmsıtır:
    ''will i forget in time?''

    (bkz: shuffle sarkılarından gelen illahi mesajlar)
    (bkz: intiharlık sarkılar)
  • dolapta birkaç gün önceden kalma, az da olsa size yetecek kadar, rakınız olduğunu hatırlarsınız ve kaptığınız gibi bilgisayarınızın başında ufaktan demlenmeye başlarsınız. keyfiniz iyidir başlarda, elbette ki böyle bir şarkı karşınıza çıkana kadar. üst üste dinlemeye başlarsınız, sizin için bu kadar özel olan birini düşünmeye başlarsınız, tüm yaralarınızı deşersiniz, sizi acılarınızla başbaşa bırakıp gitmiş insanları düşünürsünüz ve hatta belki hiç yaşayamadığınız, paylaşamadığınız anıların yokluğuna lanet edersiniz en içten gelen duygularınızla, ama rakının tadı gittikçe güzelleşir ve size yapıcak ter bir şey kalır. güzel sesli hatunun sizi ruhunuzun en savunmasız yanından yakalayan sesine kapılıp dinlemek ve içkinizi yudumlamak. şarkının hiç bitmemesini istersiniz, haklısınızdır da. i knew, i knew, i'd lose you. you'll always be special to me.
  • bu kadar çaresizlik kokan bir şarkı daha bilmiyorum ben. hani böyle büyük üzüntülerin ardından bir sindirmişlik gelir insana, soran eden olursa olursa dingin bir şekilde anlatılır başa gelen, olan biten. basit, sade, anlaşılır cümlelerle, kısacık, uzatmadan. aynı onun gibi işte. anlattıkça hatırlanır da ne kadar zaman geçmiş olsa da unutulmadığı anlaşılır, boğazda ağrılı bir yumru, hırıltıya benzer bir fısıltı kalır geriye, anlatandan başka kimsenin duyamayacağı. onun bile...
  • aylar geçtikten sonra, odanın alakasız bir köşesinde gizlenmiş ona ait bir tokayı bulmak kadar acıtır bu şarkı...

    ama artık tartışmak için bir sebep kalmamıştır..

    verilen savaşların kan izleri bile çoktan silinip gitmiştir..
  • şarkı sonunda dolores' in kısık sesle bir "special" demesi vardır ki, bu şarkıyı durduk yere adamın amına koyan şarkılar listesine sokmaya yeter.
  • ilk kez, başınıza asla böyle şarkılardaki gibi kötü şeyler gelmeyeceğini düşündüğünüz, bir prensesmiş gibi yaşadığınız, sizi kimsenin üzemeyeceğine inandığınız çocukluk zamanlarında dinlemişlerdenseniz hiçbir zaman sevmediğiniz aslında anlamlandıramadığınız "ama neden böyle şarkılar yazmış olabilir ki bu deli midir nedir?!" dediğiniz şarkılar bulunduran albümün ismi olarak havada asılı kalır.

    ama sonra, yıllar yıllar içinde öyle şeyler görüp yaşarsınız ki ve birileri canınızı öyle sıkar sizi öyle üzer ki bu albüm siz ilk dinlediğiniz zamanların üstünden on yıl geçtikten sonra anlam kazanmaya başlar.

    işte bu yüzden "o" insanla karşılaşana kadar asla dinlemeyin derim. durdur yere kendinizi üzmeyin derim, bırakın bu sıkıcı şarkılar oralarda bir yerlerde kalsın..

    (bkz: daffodil lament)
  • bu şarkı teslimiyet bayrağını çekmekten daha çok bıkkınlığı anlatır. bitmek bilmeyen kavgalar başladığında, sonuç çıkmayacağını bildiğin yılgınlık anı geldiğinde aşağıdaki versiyonu birden kulaklarında çalmaya başlar. içinden sözlerini geçirirsin ve susarsın. o sırada ne söylenilenler işitilir, ne haklı vardır ne de haksız. sadece susarsın, susarsın ve bir müddet sonra susturursun.

    http://www.youtube.com/…zbtkg4zsdae&feature=related
  • şu kliple daha da güzel olan şarkıdır.
    link
  • "everybody else is doing it so why can't we" ile beraber en güzel dolores albümü.
  • ağlamadan dinleyemediğim şarkı.
hesabın var mı? giriş yap