• bu bölümde işe girmek için aranan özelliklerin;

    - menapoza girmiş olmak yada girmeye can atmak
    - insanları uyuz edebilme yeteneğine sahip olmak
    - hemen atabileceğiniz imza için dilekçe yazdırıp 1 hafta bekletmek
    - olacak işi yokuşa sürmek
    - yarın gel hallederiz dedikten sonra ertesi gün dilekçe yazdırmak ve 1 hafta bekletmek v.b.

    salak saçma şeylerin arandığını düşünüyorum. zira bu kadar mal ve gerizekalı popülasyonunun başka türlü aynı çatı altında toplanabilmiş olmasının bir açıklaması olmalı.
  • çalışanı olmak isteniyorsa yapılacak mülakatta "bu iş için yeterince gıcık mısınız?" sorusunun sorulması lazımdır. geçici mezuniyet belgesi almak için aradığımda "bu zamana kadar nerdeydin?" gibi bir soru sorabilecek yavşaklığa sahiptirler. zaten beynimin bir kısmını eşitlik olsun diye telefon açarken bir yere koymuştum. hebele diye cevap verdim.
  • "öğrencinin işlerini halletmek"ten çok "öğrencinin başına iş açmak"la ünlüdür.
  • istanbul üniversitesi mühendislik fakültesininki evlere şenlik birşeydir. yeni tanıştım. kaydımı dondurmama sebep olabilir o şeyler.vazgeçtim ben üniversite okumicam diye bi gün bağırırsam sebep olarak bunu gösterebilirim.

    -kimlik kartım çıkmamış ne zaman alabilirim?
    +ekim sonu kasım gibi gel
    -...??!!
    -ee okula nasıl gircem ozaman?
    +bilmem bi yol bulursun artık
    -yani?
    +geçici kimlik için başvur.
    -geçici kimlik için başvurmak istiyorum.!
    +öyle desene...
  • zamanın ve okulun birinde itiraz dilekçesi vermek isteyen öğrenciye "bir de bu öğrencilerin işleriyle uğraşıyoruz" diyerek çemkirmiş çalışanları vardır.
  • bu olusumun; bilmemek, karistirmak, yanlis anlamak, bekletmek ve bezdirmek eylemlerini ogrencilerin uzerinde uygulamali deneyen bilimsel bir amac icin toplasmis gizli bir tarikat olduguna inaniyorum.

    bir gun gelicek "arastirmamiz bitti, iste sonuclar! ta taa!!" diyecekler, demeliler, desinler, lutfen diyin, firk!
  • sinir bozucu burokrasi yumagi
  • ''bi büro acalım, insanları öğrenci olduğuna olacağına, doğduğuna doğacağına pişman edelim, onlarda kapıyı pencereyi indirme isteği uyandıralım, peki ama adını ne koyalım?'' sorusunun cevabı..
  • bursa uludağ üniversitesi'ndeknin bambaşka olduğu idari bölüm. bu bölümde çalışan üç memur vardı. biri ağır işitiyor diğerinin elleri çarpık bir diğerinin de bacaklarından biri diğerinden kısa olduğundan topaldı. lakin şöyle güzel bir düzen içerisinde çalışıyorlardı bu insanlar. sağır olana dert anlatıyordunuz, elleri çarpık olan belgeleri düzenliyordu, son olarak da topal hanım iki kat yukarıya belgeleri imzaya götürüyordu. bu şaka gibi düzen içerisinde bir öğrenci belgesi çıkartmam bir dönemimi almıştı vakti ile. ayrıca kulakları ağır işiten abiden askerlik için ek-g belgesi istediğimde ekranına bakıp dehşet içinde bana dönüp "yahu senin ortalaman çok düşük!" demişti, bir an not ortalamam yüzünden askere gitmem gerektiğini düşünmüştüm... gerçi hacettepe öğrenci işlerindeki şen şakrak amca da dillere destan bir kişiliktir. elindeki belgeye itafen "kaç günde çıkar bu zımbırtı" dediğim de "devletin evrağına nasıl zımbırtı dersin?" diyerekten telefona sarılmışlığı ve jandarmayı arar gibi yapıp "komutanım burada devlet evrağına hakaret eden bir anarşist var gelin alın ehauehae" demişliği vardır.
  • adına bakmayın, öğrencinin işlerini yokuşa sürmek, yapmamak veya ızdırapla iş yapmak için var olmuş bir okul birimidir. şöyle ki... paso başvurusu yaptıktan sonra pasoların okula geldiği haberi alınıp başka çare kalmadığından öğrenci işlerine gidilir ve olaylar gelişir:

    helixset: iyi günler pasolar gelmiş diye duydum. benimki de gelmiş mi bir bakar mısınız?
    kötü kadın: kağıdınızı görebilir miyim?

    (o an hiçbir belgesini, kağıdını, ders notlarını ve bilimum alakasız kağıt parçalarını kaybetmemiş olan ben, farkına varırım ki "5 milyon ödedim ske ske alacağım o pasoyu" kağıdını kaybetmişim.)

    h: eeaaöö kağıdım yanımda yok. hatta kaybetmiş olmam daha muhtemel bir durum.
    kk: o zaman pasonuzu veremem.
    h: nasıl veremem?
    kk: veremem işte. kağıdı olmayanlara vermiyoruz.
    h: iyi de kağıttır kaybolur. sizin paso denetlemenizdeki güvenlik bu şekilde mi? hem geçen sene böyle birşey yoktu. adını gösteriyordun alıyorduk pasoyu. ne bu sene şimdi?
    kk: arkadaşım veremem pasonu. anlatabiliyor muyum?
    h: peki ne yapmam lazım şimdi? kağıt kayboldu bu sene pasomu alamayacak mıyım sizden ben ya!!! (artık sabır taşı çatladı çatlayacaktır)
    kk: tekrar form doldur o zaman.
    h: manyak mıyım ben ya? neden form doldurayım? neden bir daha 5 milyon vereyim ki içeride olduğunu bildiğim paso için??? o zaman eski pasomu göstereyim size orda da adım, soyadım, bölümüm, okulum yazıyor.
    kk: olmaz öyle şey!
    h: neden olmazmış ya ne demek olmaz? bu pasonun üzerinde yazan şeyler benim nerden olduğumu, kim olduğumu ve fotoğraf da beni göstermiyor mu? 1 ay içerisinde ben kimlik değiştirdim de başka bir şahsa mı büründüm gibi duruyor o taraftan?
    kk: kusura bakma yok paso, o zaman kağıdını bul.
    h: bakın hanımefendi burada (yukarıdaki öğrenci işleri tabelasını göstererek) ne yazıyor? okuyalım birlikte... "öğ-ren-ci iş-le-ri" yani siz orada öğrencilerin işlerini yapmakla yükümlüsünüz, işleri yokuşa sürmekle değil anladınız mı!!!

    diyip arkamı dönüp gittiğimin ertesi günü bir kere daha şansımı denemek için tekrar öğrenci işlerine gittim. bu sefer kötü kadına değil de onun bir yanında oturana gidip:

    h: ben dün de gelmiştim fakat yanınızda oturmakta olan hanımefendi bana kağıdımı kaybetmiş olduğum için vermemekte ısrar etti. pasomu nasıl alabilirim şu durumda?
    iyi kadın: şuradan bölümünün olduğu yerden adını bul imzala ben de o sırada pasonu getireyim.

    mutlu sona kavuşulur. paso öbür kötü kadına göstere göstere alınır. gökten 3 elma düşer. hepsi de o kötü kadının kafasına...
hesabın var mı? giriş yap