• kendi ölüm tarihini doğru olarak hesaplaya bilmiş abraham de moivre adında bir matematikçi varmış.

    "de moivre continued studying the fields of probability and mathematics until his death in 1754 and several additional papers were published after his death. as he grew older, he became increasingly lethargic and needed longer sleeping hours. he noted that he was sleeping an extra 15 minutes each night and correctly calculated the date of his death on the day when the additional sleep time accumulated to 24 hours, november 27, 1754"
  • fransa versailles'de bir koku arşivi bulunuyormuş. 3000'den fazla kokuyu içinde barındıran bu arşivin özelliği arşivin büyüklüğünde değil içeriğinde. :) bu kokuların hepsi geçmişte kullanılmış ve yok olmaması için koruma altına alınan kokularmış. mesela en çarpıcılarından biri 1815 yılında saint helena'ya sürgüne gönderilen napoleon için yapılan bir kolonyaymış.

    [http://www.osmotheque.fr/…96/osmo-site-2013-en.html http://www.osmotheque.fr/]
  • tamamen alıntı olduğunu belirterek;

    "ben bugün, san francisco tıp fakültesi'nin bir raporundan, yaşlanma tarzımızın genlerimize değil, yaşlanma noktası ya da zihinlerimizde var olan bir biyolojik saat denilen şeye bağlı olduğunu, bu mekanizmanın tamamen yaşlanmaya olan inanç ve tutumumuza (kodlanmışlığımıza) bağlı olarak nasıl ve ne zaman yaşlanmaya başlayacağımızı belirlediğini öğrendim. örneklemesi de bizler için çok manidardı. mesela "35 yaş'ın orta yaş olduğuna inanmışsanız, bu inanç 35 yaşınıza ulaştığınızda vücudunuzda yaşlanma sürecini hızlandıran biyolojik değişikliklere sebep olur" diyordu yazı. evet manidardı, çünkü bizim ve ebeveynlerimizin zihinlerine yıllar boyu bunu şiddetli bir şekilde kodlamış ve kodlamaya devam eden cahit sıtkı tarancı adında bir şairimiz vardı. kendisine saygılarımı iletiyor, "yok öyle bir şey üstad" diyerek kodları değiştirme işine girişiyorum."

    (bkz: yaşlılık yok, kırışıklıklar yalan)
  • önümüzdeki vizelerde kanun kullanılmayacağını öğrenmek. çeşitli hintlikler düşünerek hayal dünyamın gelişmesine sebebiyet verdi.

    (bkz: battı balık sıçtı)
  • nba'de de pota uzunlugunun 3.05cm oldugunu ogrenmek.
    3,15cm olarak anlatilirdi kucukken hep, nasil bir hurafe, nasil bir sehir efsanesiymis arkadas o oyle ya, 32 senelik omrumun 25 senesini buna inanarak gecirmistim. simdilerde ise bu bilginin ekmegini yiyorum arkadas ortamlarindaki iddialar yuzunden. ufkumuz iki katina cikmakla kalmiyor, zaman zaman aksam yemeklerini de belese getiriyoruz.
  • uluslararasi uzay istasyonundaki astronatlarin saatte 28.000 km ile yol aldiklari icin her 24 saatte 16 defa gundogumu ve gunbatimi gormeleri.
  • kulaklıklarda sağ ve sol tarafı belirtmek için l* ve r* kelimelerinin baş harfleri varmış.

    demin öğrendim, şoktayım hala.

    edit: hiç dikkat etmediğim için benim ufkum iki katına çıktı.
  • "either or" yapısının olumsuz hali için başına ingilizce'de olumsuzluk anlamı olan -n harfi getirilerek "neither nor" haline dönüştüğünü fark etmek.
  • bu başlığı takibe aldığınızda olay yeşil ışığının hiç sönmemesi.
  • insanların ufkunun ne kadar kolay iki katına çıktığını öğrenince neyi sorgulayacağınızı şaşırıyorsunuz.
hesabın var mı? giriş yap