• zoraki açıklama:
    normalde her fikri, her açıklamayı yeni bir şeyler öğrenme adına saygıyla karşılar ilgiyle okurum. ama milli eğitim bakanlığını elindeki imkanları değerlendirememesi nedeniyle eleştirmek amaçlı açtığım mevzu sözlüğün en çok sevdiği husus olan "öğretmen ezme" alanına kaydı.
    birincisi evet öğretmen camiasında karşınıza epeyce çıkacak kendini geliştirmemiş, işini sadece para için yapan, ideallerini yitirmiş ya da hiç sahip olamamış adamlar/kadınlar var. ama bu milli eğitimin eksiğini kapamaz.

    ikincisi yazılanlarda bana da saldırı olduğunu görüyorum. şuan sue palmer'ın "zehirlenen çocukluk-modern dünyanın çocuklar üzerindeki etkileri" kitabını okuyup notlar alıyorum. haftaya konum olmamasına rağmen öğretmenlere anlatmak niyetindeyim.ideallerini yitirmemiş ve öğreten olmaktan ziyade ilham kaynağı bir eğitimci olmaya çalışan şahsım için atıp tutanları ciddiye alacak kadar zamanım yok. zaten bu kadarı da yeterli olmalı.

    üst edit:
    bir öğretmen olarak eğitim sisteminin anlamsız uygulamalarından birine dikkat çekmek için bu başlığı açtım.öğretmenleri topyekün karalama sevdalılarına normal bir insanın ki kadar bir beyin diliyorum.

    modern dünyada geçerli olan kavramların uzağında, akıl-bilim-inovasyon vb kavramlarla ilgisi olmayan türk eğitim sisteminin en yararsız en boş çalışmalarından biridir.

    aynı konular ısıtılıp ısıtılıp saçma sapan hazırlanmış slayt düzenleriyle anlatılır.
    kime anlatılır? öğretmenlere.
    kim anlatır? az önce sigara çay içtiğin geyik yaptığın öğretmen arkadaşın.
    faydası nedir? türkiyedeki binlerce okulun kapı ve pencerelerinden havaya karışan sıkılma hissiyatı.

    ya arkadaş elinde o kadar imkan var. yüzlerce bu alanda öğretmenlerin ufkunu açacak, değişen öğrenci profilini, yeni yaklaşımları anlatacak uzmanlar var (ki mesela ilk aklıma gelenler üstün dökmen, serdar kuzuloğlu'dur. tabii eğitim temelli değil bu ikisi ama anlattıkları aklı evvel pek çok öğretmen için okşijen! etkisi yapacaktır).
    bu insanlara seminer verdirsene. müsteşar yusuf tekin bey çıkıp eba'dan canlı yayınla kendini yüzbinlerce öğretmene zorla dinlettiriyor. çık kardeşim aradan. sal şu uzmanları sahaya. oturup onları dinleyelim. öğreneceksek onlrdan öğrenelim. sizin siyasete boğulmuş boş beleş dilinizden sıkıldık.

    yapacaksanız göstermelik değil gerçekten faydalı yapın şu işi.
  • öğretmenler 3 ay tatil yapmasın diye uydurulan saçmalık.
  • meslek lisesinde görevli bilgisayar öğretmeni olarak ben eylül seminde bilişim laboratuvarlarındaki bilgisayarlara imaj atıyorum, akıllı tahtalara imaj atıyorum, laboratuvarı boyuyorum, kablo tesisiatını yeniliyorum ve evet seminerlerde hiç bi bok yapmamış oluyorum.
  • eğer özel bir okulda öğretmenseniz sağlam çalıştığınız, çalıştırıldığınız dönemlerdir.
  • sosyal medyada birbirinin benzeri yüzlerce kezban&kamil öğretmen fotosu görmemize, yaşlıları da dahil bazı öğretmenlerin liselilerden daha ergen olduğunu anlamamıza sebep olan karanlık günlerdir..
  • sene başı öğretmenler kurulu toplantısı dışında saçma olan ve bi işe yaramayan seminerlerdir. ben bugün değerler eğitimi, kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamaları ve bep planları ile ilgili sunum yaptım. sohbet şeklinde yapıp geçen senenin değerlendirmesinden girmesem basit slayt gösterisi yapsam nasıl dinlerlerdi beni bilmiyorum. allahını seven söylesin bu sıcakta hangi öğretmen odaklanıp "aa evet bep öğreneyim" diyecek. dese bile hangisi hatırlayacak. yine zamanı gelince hocam sen derse girmiyorsun bi ucundan tut vaktim yok diyecek ve biz psikolojik danışmanlar iş yürüsün diye yapacağız. insan gibi zamanlarda insan gibi okula adapte olduğumuz zamanlar yapılsa gerekli seminerler daha çok işe yarardı. millet dakikayı bırakıp saniye sayacak diye korkuyorum ben artık.
  • türkiye'de verimsiz geçen dönemlerdir.

    bunun nedeni ise bu seminerlerin öğretmenlere birşeyler katmak değil de tatilleri 3 ay olmasın diye veriliyor olmasıdır.

    öğretmenlerin geneli bu seminer döneminden değil seminer döneminin verimsizliğinden şikayetçi. bu seminer dönemlerinde okulda oldukları süre zarfında zamanlarını çay ve kahve içip lak lak ederek geçiriyorlar.

    yani öğretmenlerin yakındığı şey seminer dönemi yüzünden tatillerinin kısalması değil. 'burada boş boş oturacağıma evimde boş boş otururum' diye düşündükleri için yakınıyorlar. -ki haklılar da-
  • özel okullarda alınan eğitimlerle değil, önümüzdeki yılın planlamalarını yaparak son derece verimli kullanılan dönemlerdir. web sitelerinden indirdiği yıllık planlarla ders anlatacaklar için elbette gereksizdir. altı üstü yarım gün çalışıyorsunuz, onda da iki hazırlık yapın mızmızlanmadan yahu.
  • sene başı olanı için konuşuyorum. bilenler bilir öğretmenler kurulu toplantısı gerginlikleri ve ders saati kavgaları meşhurdur.
  • özel okulda çalışan ya da atanamayan onca mesleğine aşık öğretmen varken seminer dönemlerini "boşa geçirilen saçma sapan dönem" olarak düşünen öğretmenlerin varlığı çok rahatsız edici.

    kimse kusura bakmasın ama boş boş oturanlar var diye seminer dönemlerinin gereksiz olduğunu söylemek haksızlıktır. burada eleştrilmesi gereken şey, seminerler değil, boş boş oturanlardır. ki başlık bununla ilgili... biz devlet okulundayız fakat boş oturmuyoruz. slayt anlattığımız yok.. gönüllü bir şekilde okul için çalışıyoruz. geçen sene başarımız özel okullarla yarışıyordu. bunlar tesadüf değil.

    değişim önce kendimizden başlar. eleştirimizi yapalım o zaman:

    "bu gün öğrencilerin için ne yaptın?"

    buna verdiğiniz cevap, kendi samimiyetiniz hakkında ipuçları taşır. aramıza yeni katılan meslektaşlar, bu yazıyı okuyun size fikir verir.

    seminer dönemi bir yılın en önemli dönemidir. verimli kullandığınızda yıl içindeki iş yükünüzü azaltır. bizim işimiz para kazanmak üzerine değil; insan kazanmak üzerine...

    "lak lak etme" faslı denilen şey yeni gelen öğretmenlerlerle tanışılıp kaynaşılma işidir. gelen kişi okul atmosferine dahil edilmeye çalışılır. kendini okulun bir parçası olarak göremeyen öğretmen verimli olamaz. bu yüzden bu dönemde "lak lak etmek" gereklidir. uzakdoğu'da öğretmenler kaynaşsınlar ve lak lak etsinler diye kampa bile gönderilir. avrupa'daki okullar da okul kültürü oluşturmada çok hassastır.

    yine bu dönemde yeni gelen yahut sınıf değiştiren öğretmene çocuklar ve veliler hakkında bilgi verilip deneyimler paylaşılır.

    öğrenme güçlüğü olanları, varsa üstün zekalıları, hassas ve utangaç çocukları, sınıfın silik ve ezilmeye müsait öğrencileri tanıtılır.
    ya da ailesi boşanmış olan, anne ya da babası hapiste-mezarda olan, velisi çirkef olan, vs... anlatılır ki gerekli önlemleri alabilsin.

    bunları rehber öğretmenle ya da diğer öğretmenlerle lak lak edilirken öğrenilir. seminerde yapacağınız işi yapmazsanız ilk derste "herkes anne babasının mesleğini söylesin bakayım" diye başlayıp bir çok çocuğu incitebilirsiniz.

    yeni gelen kitapları incelersiniz. "sayfalara şööyle bir bakarsınız" demiyorum. "incelemek"ten bahsediyorum. bir kaç yayını alıp 5. sınıftan 8. sınıfa kadar her üniteyi inceleyip kafanızda ders şablonu hazırlasanız seminer yetmez.

    farklı kaynakları tarayın, dünyada yapılan farklı örnek anlatımlara bakın.
    öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar için anlayabileceği şekilde konu özeti çıkarın.

    "yıl içinde yapılır" demeyin.*o kadar konunun yıl içinde yazılmayacağını bilecek kadar meb'de geçmişim var. ve mesleğe nasıl başlarsanız öyle gider. kendinizi "seminerler çok saçma" grubunda bulmanız bir kaç yılınızı alır. dikkat edin.

    bir konuyu her sene aynı şekilde anlatan, öğretmen zili çalınca fotokopi makinesine yönelen böylece dersin 15 dk'sını çalan, çocukları fotokopi manyağı yapıp elindeki telefonla rahat rahat oturan tiplerden olmayın ne olur.

    bizlere cambridge'den konuşmacı getirseler neye yarar? öğrenmek isteyen için dünya ayaklarımızın altında... fakat "öğrenmeye kapalı olmak" nedir bilirsiniz. zorla kimseye bir şey dinletilemez.
    konuşmacı oradayken kendilerini değil de elindeki telefonları kapatabilecekler mi, bunu bilmek lazım.

    yine de yapacak iş bulamıyorsanız ben size "to do list" gönderirim arkadaşlar.*

    bu gün anasınıfçılara yardım ettik mesela... branşım değil diye kenara çekilmedim. renkli kağıtlardan tavşan kestik... taçlar yaptık... anasınıfına yeni gelecek kuzulara hediye paketi hazırladık.

    diyeceğim o ki işe yaramayan seminerler değil, boş boş oturma düşüncesidir.

    kolay gelsin.
hesabın var mı? giriş yap