• başrollerinde monica belluccive emir kusturica'in oynadığı sırp filmi.
  • nemanya kusturitsa'nın senaryosunu kızı dunya'yla yazdığı, henüz tamamlanmamış son filmi.çekimlerin büyük bir kısmı sırbistan'da. başrolde monica bellucci var.aynı zamanda kendisi de oynuyor.
  • emir kusturica hastası ( absürd, etnik, lokal... ögeler seven) bir izleyici olarak fazla zorlama buldum senaryoyu.

    ha pisman mıyım?
    degilim. bunu söyleyebilmek de keyif, izlemesem fikrim olmayacaktı, diyecek kadar severim.
  • monica bellucci'nin, 1990-1995 yılları arasındaki yugoslavya iç savaşında bir askere aşık olan italyan bir kadını canlandırdığı film.
  • fragmanı heycanlandırmıştır.

    fragmandan gördüğüm kadarıyla, klasik kusturica öğelerini göreceğiz. şemsiye ve -sanırım- şahinin olduğu sahne underground'ı, düğün sahnesinin sonundaki tekerlekli sandalyedeki adam ise black cat white cat 'i anımsattı. bakalım nasıl bir film çıkmış ortaya, izleyip göreceğiz.
  • --- spoiler ---

    emir kustirica'nın uzun süre beklettiği son filmi.
    başrollerinde ise kendisi ve monica bellucci aynı zamanda bir kartal, yılan (sanırım engerek), tavuk, eşek, birkaç kaz ve koyunların olduğu şahane film. yani kendisinin başrolde olmasının dışında, müzikleri dahil alışık olduğumuz kustirica tarzı.

    filme biraz kaygılı gittim aslında. acaba arizona dream, underground, promise me this ya da time of the gypsy'nin üstüne çıkabilecek mi diye ama hayal kırıklığı yaşatmadı.

    film, üç gerçek hikaye ve hayal gücüne dayanıyor diye başlıyor. kosta'nın (emir kustirica) hayatının farklı dönemlerini konu alsa da esasen savaşın içinde geçiyor. ve bu savaşın ortasında italyan asıllı bir kadına (gelin=monica bellucci) aşık olmasını konu alıyor. daha sonra ise kosta'nın on beş yıl boyunca her gün bir dağın tepesine taş taşıyarak kendisini cezalandırdığını düşündüğüm son dönemi.

    finalde bana hissettirdiği; kader diye bir şey varsa ne kadar çabalarsan çabala olayları değiştiremiyorsun ve kosta'nın da söylediği gibi "gerçekleri duymak istemiyorum çünkü gerçekler her zaman acı doludur."
    --- spoiler ---
  • ankara'da sadece üç salonda gösterime girerek üzmüştür. film değil, bu saçmalığı gerçekleştirenler üzmüştür.
  • film hakkında yapılan ilk türkçe inceleme geldi

    burada

    --- spoiler ---

    kusturica’nın ”fantastik cümbüş”ü diye bir şey vardır. bu film bana şunu fark ettirdi ki, yönetmen o cümbüşü kalabalık kadrosuyla çok kolay kotarabiliyor. nisbeten ilk yarının başarılı olduğunu söymemenin sebebi de bu zaten. ama ne zaman ki karakterler azalıyor, işte o zaman o fantastik cümbüş gittikçe sıradan, yavan bir hal alıyor. işte filmin ikinci yarısındaki sıkıntı da bu. uzun bir süre emir ve monica’nın tek başlarına ettikleri mücadeleyi izliyoruz. kusturica, sinema dünyasına kazandırdığı bütün orijinal yenilikleri bu ikinci yarıda fütursuzca kullanıyor. ama o etkiyi hiç bir zaman hissedemiyoruz
    --- spoiler ---
  • filmlerin başlıklarına yazarken imdb'de yer alan orjinal isimlerinin başlığına yazıyorum ancak bu film için imdb'de sadece on the mily road ismi geçiyor. o sebeple na mljecnom putu başlığına yazmıyorum, başlarken belirtmiş olayım.
    --- spoiler ---

    filmin başrolleri hayvanlar tarafından oynanıyor. öncelikle kosta'nın (emir kustirica) yakın arkadaşları eşek ve yırtıcı kuşla karşılaşıyoruz, daha sonra süt içen ve karakterlerimizi korumaya çalışan yılan, aynanın önünde sürekli zıplayan tavuk, öldürülen domuzların kanıyla kan banyosu yapan kazlar, mayına basıp havaya uçan koyunlar, bir kelebek film boyunca ve bir de ayı filmin sonunda ortaya çıkıyor. tüm bu hayvanlar balkanların büyüleyici dağları tepelerinin fonluğunda, bir aşk hikayesinin içinde yer alıyor ancak her şey mükemmel değil. tüm bunlara film boyunca eşlik eden bir de gümbür gümbür bir savaş var. filmin ilk kısmında zaten direkt olarak savaşın içindeyiz ve her an bombalar patlıyor, insanlar savaşla yaşamaya alışkın gözükerek günlük savaş işlerini yapmaya devam ediyorlar. savaş bittikten sonraki ikinci yarıda ise belluci'nin oynadığı the bride ile birlikte , gelini öldürmeye gelen ingiliz askerler sebebiyle, kosta'yı kaçarken izliyoruz. burada da tam doğanın güzelliğine, aşıkların hareketlerine kendimizi bırakmışken ya içine girdikleri kulübe yıkılıyor ya da üstlerine kurşun yağmaya başlıyor. bir de filmi izlerken şarkı söylenip eğlenilen sahnelerin niye bu kadar absürd olduğu sorusu aklıma geldi. öyle ki sanki müzikallerdeki gibi bir anda dans edilip şarkıyla bir şeyler anlatılıp geri filmin akışına dönülüyormuş gibi bir hava vardı.
    bunların dışında filmin sonunda kosta'nın 15 yıl sonraki halinin anlatıldığı kısmın(bir takım ekleme ve çıkartmalarla) daha önce words with gods filminde kustirica'nın kısa filmi olan ''our life'' başlığıyla yayınlandığını söylemek gerekir. zaten dikkatli izleyenler filmin başında mekanlardan yola çıkarak bağlantıyı kurmuşlardır.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap