• görüntüler arasında izlerken kaybolmanızı sağlayan filmlerden. iddiasız ne varsa onu sunan bir yapısı var. izledikten sonra sizi sessizlikle bırakacak kadar hoş bir tarafı var.
    aynı zamanda enfes bir diyaloğu da içinde barındırır.
    "-aşık olduğunu nasıl anlarsın?
    - eğer sormak zorunda kaldıysan aşık değilsindir."
  • 1920 yapımı şahane bir buster keaton filmi. konuk oyuncu kadrosunda charlie chaplin ve laurel & hardy de bulunmaktadır. youtube'dan izlenebilir.
  • rutine girmis bir hayattan bakinca barenaked ladies sarkisinda "adamin hayatinda bir haftada neler olmus, bir de suna bak" gibi dusuncelere sevk eder insani.
  • toronto’da yaşayan bir genç bir ilkokul öğretmeninin en fazla iki yıl ömrü kaldığını öğrenmesinin ardından bir motorsiklet satın alarak toronto’dan vancouver’a (yaklaşık 4500 kilometre) bir hafta sürecek bir seyahate çıkmasının ardından yaşadıklarını konu alan 2008 kanada yapımı bir film.

    one week kötü bir film değil. ama çoğu kanada filmi gibi durağan, sakin ve sessiz olması nedeniyle popüler olması biraz zor. zaten film 2 milyon dolara malolmuş, ama yarım milyon dolar bile gelir (kar değil) elde edememiş.

    film hakkında daha detaylı bilgi için bkz.: http://en.wikipedia.org/wiki/one_week_(2008_film)

    kanada yapımı diğer filmler için bkz: http://www.imdb.com/list/bddzo-bnnnq/

    tema:
    (bkz: popüler kültür /@derinsular)
  • kanallar arasında amaçsızca dolaşırken karşıma çıktı bu film. daha önce de izlememiştim.
    karakter kanser olduğunu öğrendiğinde o da amaçsız olduğunu anlıyor ve hayatı sorgulamaya başlıyor.

    çok derin bir konusu yok. kafa dağıtmak için denk gelindiğinde izlenecek bir film.

    onunla birlikte sen de bazı şeyleri sorguluyorsun. belki size bir şeyler katacak, kitapların ortasından sahnelerin ortasına serpilmiş cümleler var.
  • dün bir tv kanalında "ilk defa" ibaresiyle çıkan film. sonsuz yolculuk filan gibi über ve über olduğu kadar tırışka bir isim ile çevirmişler. "1 hafta" gayet güzel bir isimmiş, niye kasmışlar isim yaratacağız diye anlamadım. joshua jackson'ı görmesem romanslı bir film diye düşünüp zaplayıp geçecektim kanalı, kanada'yı. esasında joshua jackson'ı görünce behzat ç ekibine yeni katılan emre karakterini oynayan eleman sandım. kardeşim fringe müptelası olduğundan "bu çocuk fringe'de oynayan oğlan* değil mi" dediği için kanalda kalıp, filmi izledim. iyi ki de izlemişim.

    joshua jackson her ne kadar rol yapamasa da hikayenin güzel anlatısı, olayın odağında kanada olması, motor seyahati olması, içinde ölümün / hayatın sorgulanışı olması ve filmde çalan şarkıların muhteşem olması filmi seyretmek için yeterli oluyor, gerisi teferruat olarak kalıyor.

    imdb'nin film için notu 7, ki bence gayet iyi bir not. ne haddinden fazla ne kadri bilinmemiş diyebiliriz. ancak yukarılarda bahsedildiği gibi 2 milyon dolar harcanıp çeyreği kadar gişe yapmışsa bunu hak etmemiş bir film. bence başrol oyuncusundan kaynaklanabilir. bu tarz filmlerde başrol oyuncusunun filme etkisi çok fazla oluyor.

    filmdeki parçalardan hard road sam
    skyway bridge/melissa mcclelland
    weighty ghost
    pacifist's anthem. filmdeki andrew penner kaydını bulamadım.

    soundtrack listesi.
  • ortalamanın üstünde bir film olmuş. sessiz, durağan; yer yer az da olsa sıkıcı olmuş. hakettiği ilgiyi bulamadı. ama izlenmeli.
  • kanada'ya gitme isteği uyandıran rahatlatıcı bir yol filmi. hafif dozda into the wild tadı da veriyor.
  • finalinde bir damla gözyaşının akıp gittiği hoş bir yol filmi.
  • kendini alıp yollara vurmak isteten bir film ve harika bir soundtrack.

    --- spoiler ---

    "to strive, to seek, to find
    and not to yield."
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap