• iş ahlakını siktiklerim...
    "torpilli", "gençler", "duble" gibi etiketlerle müşteri çekmeye çalışan pazarcı kılıklılar... bunların internet ortamındaki muadilleri de, ilgi ve dikkat çekmek için ürününün(video, yazı vs.) altına 10 sayfa alakasız tag döşeyen denyolar işte.
  • çığırtkanlıklarından nefret ettiğim onlarca kişinin olduğu sokak, ancak içlerinden birine (ilk gittiğimde tek bağırmayan kişi olması nedeniyle) yıllardan beri sadakat besliyorum. her ortaköy'e gittiğimde, sıra sıra kumpircilerin tam ortasına tekabül eden yerde bulunan dükkanındaki zayıf abi ile ufak bir muhabbet eder ve kumpirimi alır geçerim boğaz manzaramın başına... bu davranışım yüzünden; bir gün sıra beklemeyi tercih ederek aynı abiden kumpir alıyorum diye, yanda sinek avlayan izbandut kumpircinin laf atması ile kafa göz birbirimize giriyorduk neredeyse, artık siz düşünün nasıl tiplerin burada esnaflık yaptığını.
  • insana kendini ünlü biri gibi hissettirirler.
  • en son gittiğimizde kuru bir patates için hatırlayamadığım hayvani bir para isteyen kumpirciler.
    önlerinden geçmek bir zulümdür, insana süt isteyen yavru kedilerin önünden elinde süt şişesiyle geçiyormuş gibi hissettirmeye çalışırlar ama azılı suçlularla dolu hücrelerin önünden geçerken tacize uğrayan masum insan gibi hissettirirler. (yuh hayvan, benzetmeye bak)

    neyse, her gidişimde artık önlerinden camekanlarına bakarak geçmeye ve oralardan bir daha kumpir falan almaya karar verdim. bu ne lan, insan gibi oturun bekleyin dükkanınızda. civarlarında dikilip ne yesek diye fikir teatisi yapmak imkansız, anında hepsi birden bağırıp çağırmaya başlıyor.
  • is nedeniyle bir ayligina izmirden istanbula geldigimde ugradigim ve kumpir alirken fazla tutarli fis istegimi kirmayip ustune "abi sorarlarsa kumpiri sheraton'da yedik dersin" espirisini patlatan guzel insanlardir ortakoy kumpircileri.
  • yavşak pislikler, çenesi batasıcalar, dilleri kopasıcalar diye senelerce bana sahile inmeyi rezil ettiklerini düşündüğümden* kendilerinden nefret etmiş olsam da, artık sanıyorum bana alışmış olmaları ve çok sataşmamaları, hatta aralarından bilmeyen biri klasik müşteri yakalama taktiklerini üstümde uygulamaya çalıştığında diğerlerinin "dur dur tanıdık o, karışma ehehe" diye durdurmaları sayesinde artık sempati bile duymaya başladığım, baya absürd komik olduklarını düşündüğüm bir güruhtur bu.

    türlü türlü laflar, saçmalıklar, irrite edicilikler vazgeçilmezleridir, real life troll olduklarını düşünüyorum. allahtan bana artık sadece, yine tabi doğaları gereği biraz yılışıkça ama, selam veriyor, rahatsız etmiyorlar, ismimizi cismimizi de bilmezler ama, kardeşimi gördüklerinde bana selam bile yollamışlıkları var.

    özlerinde iyi insanlar yani. kim özünde iyi değildir ki zaten?
  • orta taraflardaki dükkanlarda 3 tane kadın var, lafları bambaşka bir ortamı andırıyor:

    - "gençler! gelin gelin en güzeli bende."
    - "hey sen mavili! gel sana bol malzemeli yapıcam."
    - "hey beyler! bana gelin bana, ünlü burası."

    (bkz: söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil)
  • inatla bağırırlar ve ben her gittiğimde inatla en bağırmayandan alışverişimi yaparım.

    patlasın amk.
  • hergün onlarca kişiye laf atmalarına rağmen hiç dayak yememiş kumpircilerdir.
    ben kumpir sevmediğim için o kadar kumpircinin arasında kalmış midyeciden yiyorum gittiğimde.

    edit:imla
  • sempatik olayim derken musteriyi kendinden sogutan esnafcilik oynayan kisiler.
    yaninizda kiz varken gitme hatasina duserseniz; allah bir yastikta kocatsin, masallah cok yakisiyorsunuz, allah tamamina erdirsin insallah gibi fantastik cumleleri ulu orta haykirarak sizi kendi tezgahlarina cekmeye calisirlar. tum millet okuz gibi size bakar. siz de bir daha gitmeye tovbe edersiniz.
hesabın var mı? giriş yap