• osmanlı hanedanı'nın tüm üyelerinin, 3 mart 1924 tarihinde tbmm tarafından ülkeyi terk etmeleri kararı alınmasıyla başlayan sürgün sürecidir.

    şahsi kanaatim, günün şartlarında, vahdettin ve iktidardaki hanedan üyeleri için milli mücadeleye karşı tutumlarını göz önünde bulundurursak alınması gereken bir karardı. ancak, sürgün kararı alınıp 5 parasız ülkeden kovulan hanedan üyelerinin arasında iktidarda hiç yer almamış ve cephede görev yapmış genç subaylar, kadınlar ve çocuklar da vardı.

    aynı dönemdeki örneklere baktığımızda, bolşeviklerin çoluk çocuk demeden katlettiği romanov'lar bir yana, daha şanslı olan habsburg ve hohenzollern hanedanları var. günümüzde hala prestijli ve önemli aileler, hatta siyasette dahi aktif görev alan üyeleri var.

    bunlar dışında avrupa'da birkaç ülkede monarşi temsili de olsa devam ediyor. ingiltere, ispanya, isveç, belçika, lüksemburg, liechtenstein, monaco gibi.

    daha farklı olabilir miydi? bilemiyorum.

    konu ile ilgili şöyle bir belgesel de mevcut, ilgilenenler için;

    https://youtu.be/_ytq44llazy
  • akabinde ulkeye giris yasagi konulmus surgun karari.

    bir de sonrasinda “kactilar” diye okullarda ogretiyor surgun kararini veren isgal kuvvetleri.

    kacmis bir insan icin ulkeye giris yasagi kanunu cikarilmasi zaten olayin gercek versiyonu hakkinda yeterince bilgi veriyor.

    ıste ısgal tam olarak boyle bir sey..
  • cumhuriyet'in ayıplarından biri. zaten saltanat'ı 1922'de kaldırmışız. ihanetle suçlanan vahdettin ingiliz zırhlısına binip ülkeden kaçmış. tbmm onun yerine abdülmecid'i halife ilan etmiş. hanedan sadece halifelik adı altında sembolik bir temsile sahip. hadi halifeliği de 1924'te kaldırdık. halifeliği kaldırdıktan sonra sürgün edilecekse son halifenin sürgün edilmesi yeterliydi, ne diye ortada hiçbir şey yokken 1924'te çoluk çocuk kadın hanedanı sürgüne gönderiyorsunuz? en azından sıradan türk vatandaşı olarak bile olsa bu ülkede yaşamayı hak etmiyorlar mıydı? yüzyıllar boyunca bu ulusun varlığını sömürerek de olsa korumuş geliştirmiş, kültürel ve politik birçok miras bırakmış bir aileye bu yapılmamalıydı. hem belki o zaman bu kadar çok osmanlı aşığı da olmazdı. laikliğin tabana yayılması için halifelik de hanedanlık da kullanılabilirdi. ama işte asil medeni ingiliz kafası yerine cahil köylü fransız kafası örnek alındığı için toplum seküler-dindar gerilimine mecbur iki kutuplu kaosla yaşamaya mahkum bir yapıya büründürüldü.

    ek olarak bayılıyorum tarihi olayları meşrulaştırmak için olayları kendi şartları içinde değerlendirmeliyiz argümanına. şu kabul edilmesi gereken bir gerçek ki: türkiye şu an bulunduğu noktada meşrutiyet dönemindekinden daha ilkel bir kültürel seviyeye sahip. osmanlı'da eşcinsel evlilik bile meşruydu. büyük şehirler çok dinli, çok ırklı, çok kültürlüydü. hoşgörü mecburi bir kültürdü. şimdi tek din tek kültür tek yaşam biçimi dayatılmasıyla mücadele etmeyi maharet sanan bir muhaliflik var.

    bir de kalkmışlar kendi kardeşini katleden hanedan eleştirisi yapıyorlar. bu insanlar kendi kardeşini halkı için katletti. iki başlılık ortaya çıkıp da on binlerce askerin halkın kanı dökülmesin diye tek bir kardeşin canını verme fedakarlığında bulundu. (bkz: fatih sultan mehmet)'in kendi kanından olandan vazgeçme fedakarlığını kalkıp da zulüm olarak nitelemek abestir. kaldı ki kardeş katli uygulaması (bkz: 1. ahmet) döneminde 1617'de kaldırıldı ve yerine (bkz: ekber ve erşed sistemi) getirildi. yani kardeş katline dair uygulama (bkz: fatih kanunnanmesi) sadece 140 yıl sürdü.

    hanedan benim zerre umurumda değil. ama cumhuriyetle yönetilen ülkelerin halkının kültür seviyesi krallıkla yönetilen ülkelerin halkına göre daha tutuk olduğu, monarşi ile yönetilen insanların daha çok yaşadığı(yaşadığı derken burada politik sarmalın içinde ömrü heba edilmeyip kendi hayatına odaklanmak, kendini geliştirmek, müzikle sanatla uğraşmayı kastediyorum) görülen bi trajedi. (bkz: ingiltere) (bkz: japonya)(bkz: hollanda)(bkz: danimarka)(bkz: isveç)(bkz: norveç)(bkz: belçika)

    ikinci ek: birileri bugün şeyhlerin peşinden giden toplumun çürümüşlüğünü gösterip eğer halife olsaydı onun peşinden gidilseydi daha beter bir halde olurduk zannediyor. halife dediğiniz kişi (bkz: halife abdülmecid) üç dört dil bilen, besteler yapan, piyano çalan, nü resim eserleri olan biriydi. ve halife varken halkın hiçbir kesimi cahil cühela kerameti kendinden menkul tarikatçı cemaatçi hacı hocanın vicdanına teslim etmezdi aklını. çünkü halife yaşayan ve hayatı ve düşüncesi takip edilmesi gereken tek resmi islami motifti.

    osmanlı batılılaşması nasıl oldu zannediyorsunuz? (bkz: ikinci mahmut)'un reform yanlısı hareketleriyle. bu padişah şeriat'ın eşitsizlik içeren gayri müslimlerle ilgili kısmını yani (bkz: zımmi hukuku)'unu iptal etti. bu yüzden (bkz: gavura gavur demenin yasaklanması) diye bir deyim oluştu. hatta bazı aşırı yobazlar 2. mahmut'a (bkz: gavur padişah) dediler. ama halkın geneli o ne yaparsa benimsedi. daha sonra 2. abdülhamid döneminde şeriat'taki (bkz: mürted)'in yani islam'dan çıkıp hristiyan olanın veya genel anlamda dinden çıkanın öldürülmesi hükmü batılı devletlerle arayı iyileştirmek için kaldırıldı. bakın halife dediğiniz kişi islam'ın 1250 yıldır mevcut olan bir hükmünü hem de ölüm-yaşam meselesi olan bir hükmünü kaldırdı. toplum bunu kabullendi. normalde islam'da biri dinden çıktığında bu kişiyi öldürmenin cezası yokken, dinden çıkan insanın yaşamı koruma altına alındı. bunu halife'den başka hiçkimse meşrulaştıramazdı. osmanlı zaten laik bir devletti. din devlet için sadece bir enstrümandı. ama modern devletimizin dini gerçekten bir tehdit olarak görüp kaldırmak istemesiyle bugün din enstrüman olmaktan çok daha ileri bir boyuta geldi hayatımızda. zira elit bir hanedanın dine olan bakışıyla seçimle başa gelen köylülerin yani bizlerin dine bakışı elbette bir değildi. halife'nin veya padişah'ın içki içmesi bile sorun edilemezken bizim içki içilen masada oturmamızın bile sorun ediliyor oluşunun altında yatan nedenleri sorgulamamız gerekiyor.

    (bkz: parlamenter monarşi) ile yönetilen ingilizler ve japonlar gibi kendi kültürüyle tarihiyle barışık bir toplum olmak yerine osmanlı'ya özlem duymaya veya osmanlı'dan nefret etmeye mecbur bırakılmaktan zevk almanın adıdır türkiye cumhuriyet'inde yaşamak. sanki hanedansız çok mutluyuz. zaten cumhuriyet dediğiniz nedir ki? 1950'den beri atatürk'ün düşüncesinde veya izinde herhangi bir kişinin veya partinin iktidar olamadığı ülke. hangi zeki köylü diğer köylüleri daha iyi kandırıp beş yıllığına yönetimi devralacak yarışından ibaret. he bir de bu beş yılda ne kadar arsa parsellerse o kadar kar düşüncesiyle (bkz: devletin malı deniz yemeyen keriz) anlayışından ibaret. her yeni seçimle gelen kendi hanedanlığını kurma derdinde.
  • tarihte görüldüğü üzere, devrilen hanedan çevresinde tekrardan belli bir güç toplanıp cumhuriyeti tehlikeye atmaması, bir karşı darbe yapılmaması için gerçekleşmiştir. yerinde bir karardır, bir ayıp değildir. hatta oldukça merhametli bir karardır. aynı dönemde rusya'da gerçekleşen devrimde çar ve ailesine neler olduğunu hatırlamak yeterlidir.
  • bu millet cumhuriyeti ve demokrasiyi basinda bulunan yonetime karsi savasarak kazanmadigi icin kıymetini bilmiyor ve kendisini tebaa olarak goren bir aileye ozlem duyuyor. hic mi okumadiniz arkadaslar. atatürk ve silah arkadaşları kurtuluş savaşına girisirken cumhuriyet kurma fikri ile yola çıkamadılar. vatani müdafaa etmek ve anadoluyu kale haline getirmek için savaştılar. savaşa insanları toplarken hanedanı sürgün edeceğiz hilafeti kaldiracagiz deselerdi anadolu da destek bulamazlardi. ülkeyi bin bir cefa ile düşmandan temizleyip ingilizler ile is birliği yapmış savaşanları hain ilan etmiş hanedanliga, al kardeş biz size rağmen vatani bu kadar kurtarabildik anadolu halkını biraz daha ezin mi diyeceklerdi ? bu gün bile hanedan savunucuları varken o gun ki konjektürü hayal edin. kangren olmuş bacağı kesip atmışlardır.
  • tarihi olaylar değerlendirilirken yaşandığı dönemin şartlarının göz önünde bulundurulması tarih metodolojisinin birinci kuralıdır.

    saltanatın kaldırılmasıyla osmanlı hanedanının sürgün edilmesi arasındaki bir yıldan uzun süreç eğer iyi anlaşılır, yaşanan olaylar bu dönemin şartları düşünülerek değerlendirilirse kanaatimce ülkenin bir iç savaşın eşiğinde olduğu sonucuna ulaşmak zor olmayacaktır. nitekim son şehzade ertuğrul osmanoğlu da bir söyleşisinde bunu açıkça dile getirmiş, hanedanın sürgün edilmesinden başka bir çare olmadığını söylemiştir.

    ayrıca cahil fransız kafasıyla yapılmamıştır, öyle olsaydı bugün sürgünü değil giyotin yahut kılıçları konuşur olurduk.

    lüzum üzerine edit: bazı arkadaşlar avrupa'daki monarşileri örnek verip, "onlarda o zaman neden var" diye soruyorlar. işte bizim de tam olarak söylemek istediğimiz bu. tarihsel süreçler farklı, o yüzden onlarda monarşinin devam etmesi ya da devam etmemesi o ülkelerin kendi tarihleri içinde değerlendirilecek bir şey.

    örnek bir soru soralım da daha iyi anlaşılsın: "avrupa'da monarşi olarak devam eden ülkelerden öyle bir örnek verin ki, kralı bir düşman gemisiyle ülkesini terk etmiş olsun?"
  • cumhuriyete ve atatürk'e sövmeden önce sürgüne gönderilen bir hanedan üyesinden okuyun;

    "şehzâde ali vasıb efendi ( 5. murad'ın oğlu),
    bir şehzâdenin hâtırâtı, vatan ve menfâda görüp işittiklerim"

    hazırlayan, osman selahaddin osmanoğlu. büyük boy, 476 sayfa.

    yky. 1. baskı, istanbul 2004.
    görsel
    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel
  • son alman imparator da hollanda'ya kaçmış yani olabilen şeyler bunlar. bugün mesela ben osmanlı torunuyum diyerek bile hak talep edenler çıkabiliyor yani düşünsene sürgün gerçek mi kendileri mi gitti bilmiyorum ama gitmeseler pek bir farkı olmazdı gibi. kendi saygınlıklarını kendileri yitirttiler o sebeple kimseyi suçlamayınız. zirvede bırakmak diye bir ifade vardır, futbolcular bile bunu yaparak saygınlık kazanmaktadırlar eğer kendileri sürece uyup bu geçişe aracı olsalardı işte o zaman her şey farklı olurdu hatta belki bugünki gücümüze 50 sene önce kavuşmuş olurduk bu kadar geri kalmazdık. geçmişin nasıl olursa olsun hep sonunla akılda yer ediyorsun işte.
    ingiltere'de bu tahtın hâlâ kalması ve insanların onlara sevgiyle dolu olması sanıyorum kendileri bu sürece eşlik ettiği içindir o konuda hiç tarih bilgim yok bilen anlatsın ama eşlik etmeseler zaten her şey farklı olurdu, onlar da çubuk g** dayanınca eşlik etmiştir yani ne kadar gönüllüdür tartışılır ama mantık ve zeka çerçevesinde iyi iş yapmışlar bugünki güçlerinden belli zaten. karşı dursaydılar da muhtemelen abd'ye kaçardılar...
  • ülke savaşta ve iflas etmişken çoluk çocuk ile dini nikah yapmakta olan osmanlı denilen aile şirketinin yöneticilerinin götlerine tekme vurulması olayı.
    kelleleri alınıp sergilenmeliydi de siz dua edin cumhuriyet sizin osmanlı dediğiniz kabileye benzemiyor.
  • çok bariz değil mi yaptıklarınız ya çok planlı olduğu gözükmüyor mu, bi aktroll entry giriyor hemen ardından bir başkası destekleyici bir entry giriyor, konular ise tamamen insanların sinirine dokunacak cinsten, bunlar kula kulluk etmeyi seven tayfa, tek başlarına bir işlevleri faydaları yok çünkü.
hesabın var mı? giriş yap