• devlet üniversitesinde asistan olmakla bir fark yaratıp yaratmadığını tartışma konusudur.
    kölelik sistemi devam eder mi, özlük haklarında ne gibi farklar olur vs. vs...
    bildiğim kadarıyla daha fazla çalışıyorlar mesai itibarıyla.
  • kendi adıma ve kendi universitem adına konusursam;

    devlet üni. ile aynı maası alırsın.
    devlette bir odayı 5 kişi paylaşırken vakıf üni.de fiziksel koşullar candır. ne lazımsa istersin, alınır. bilgisayar vs.. kitap, dvd gbi ders gerecleri yurtdısından tek mailinizle getirtilebilir. hızlı bir sekilde..
    vakıfta belki de sayı az oldugu için bap basvurusu daha azdır, arastırmalarınıza daha rahat ödenek bulabilirsiniz.
    devlette hayalini kurabileceğiniz lab. ve ekipmana burada daha rahat ulaşabilirsiniz.
    tek dezavantajı meshur universitelerin isimlerinden kazanacagınız bir prestijin olmamasıdır. onun da zaman içinde yükseleceğine inanıyorum.
  • rezilliktir.

    olmayın ulan burada asistan falan. kaçın. devlet üniversitesinde asistan olacaksanız olun, yoksa kapısına bile uğramayın. çalışıp didinip bi boka yaramadığını görünce sinirden kendinizi sikecek hale geliyorsunuz.

    ben seneler önce yedim bu boku da şu anda çalıştığım allahın cezası okuldayım. şu anda bazı nedenlerden ötürü çekip gidemiyorum ve uzun bir süre de gidemeyeceğim. ama gelmeyi düşünen varsa gerçekten gelmesin. bu iş zaten maddi olarak (vakıf üniversiteleri için konuşuyorum) avantaj sağlamıyor. mesleki tatmin desen, sürekli herkesin aşağılamalarına maruz kalıp yarabbi şükür diyerek o da sağlanmıyor. akademik hiçbir vasfı yok vakıf üniversitesinde asistan olmanın. gelmeyin. en azından benim çalıştığım yere gelmeyin. yıllarınızı boşa harcarsınız.

    girdiğim güne lanet olsun. nefret ettim. ben zamanında yedim bi bok, maksat gençler yanmasın.

    edit: istifa ettim, üstelik iş bulmamışken. sonra buldum gerçi ama anlatmak istediğim şu ki, dünyada para için dahi olsa katlanılmayacak bazı şeyler vardır, bu iş de onlardan biriydi.
  • yuksek lisans ve doktora icin basvurup kabul edildiyseniz ve ogretim ucreti ve burs karsiligi ogretim asistanligi yapiyorsaniz bir sure aslinda sadece problem saatleri ve lablari yapin diye alindiginizi anlarsiniz. tez hocanizi belirleseniz de hocaniz sizinle dogru duzgun ilgilenmez, basinizin caresine bakmak zorunda kalirsiniz. siz essekler gibi calisirken bazilari yan gelip yatar ve onlara hic bir sey olmaz. bu esitsizlige lanet edersiniz.
    turkiye'de kalip akademisyen olmaya niyetliyseniz devlet universitesinde sozu gecen bir hocanin asistani olun. olmuyorsa akademisyenlikten yol yakinken donun. ozelde doktora yapip sonra devlet universitesinde is bulmak zor. bir kac iyi ozel universite disinda da is garantisi yok. ama oralarda is bulabilmek icin illa ki yurtdisi doktorali olmaniz gerek.
    devlet universiteleri ya da bir kac ozel universite disinda is garantisi de yok. ise basladiktan bir kac yil sonra ne olacagindan emin olamamak kotu bir sey. hayatinizi ne kadar sure belirsizliklerle dolu bir sekilde gecirebilirsiniz? elbet gunun birinde aile kurup cocuk sahibi olmak isteyeceksiniz. bu durumda yakin gelecekten emin olamadan stres icinde yasamaktan nefret edeceksiniz. sonra akliniza gelecek soru su olacak bu kadar yil okuyup boyle yasamaya gercekten deger mi?
  • hayatımda yaptığım en büyük kerizlik ve belki de en büyük pişmanlığım. devlettekinin yarısı kadar para, sigortasızlık ya da yine dandik bir sigorta, ortada sözleşme falan olmadığı için tamamen üniversitenin insafına kalmış olma, dolayısıyla haklı olduğunda bile posta koyamama; yurtdışı konferansları için fon olmaması, alınan paranın akademik performanstan bağımsız oluşu vs. tek olumlu yanı iyi hocalarla çalışma imkanı.

    işin ilginç tarafı devletin de duruma pek müdahil olduğu yok. dünyanın neresinde aynı işi için devlet özelin iki katı para öder? normalde, piyasa severlerin söylediği özel sektörün güvencesiz olması ama bunun yanında çok daha fazla para kazanma imkanı olduğu için insanların özeli tercih ettiği. burada hem daha güvencesiz bir durum var, üstüne insanlara yöneticiler her türlü muameleyi yapabiliyor ve de bunu en az devletteki kadar başarılı-ki en iyi özel/vakıf üniversitelerdeki asistanlar muhtemelen en iyi devlet üniversitelerindeki asistanlardan daha kalifiye- insanlara yarı para vererek yapıyor. hayır, gel de türkiye'deki akademik ortamdan tiksinme. gel de ileride bu saçma ortamda hoca olarak çalış. ileride böyle bir düzenin çarkı olmayı kesinlikle istemem. bu durumda, doktora sonrası yurtdışında çalışmak ya da o olmazsa iyi bir devlet üniversitesinde çalışmak, o da olmadı huzurlu bir memuriyet akıl sağlığı ve huzur için daha makul.

    sonuç: siz siz olun, zamanında yurtdışına doğru düzgün başvuru yapıp, insan gibi ortamlarda çalışma imkanına kavuşun. o olmadı, devlette asistanlık oldu diyelim. o da olumlu.

    edit: buradaki yazıdan devletteki çalışanların maaşı düşmeli dediğim sonucunu çıkarmak azıcık mantık konusunda sıkıntılı olmaktan ileri geliyor olmalı. burada itin götüne sokulan özel üniversitelerdeki çalışma şartları. buradan nasıl oluyor da herkes az para alsın dediğim sonucu çıkıyor. ben çıkartamadım o sonucu kendi dediğimden. ayrıca devlette çalışmak için hiçbir şekilde hiçbir asistanlık sınavına girmişliğim de yok. element uydurmayalım arkadaşlar.

    kalifiye mevzusu da doktoralarını koç-bilkent-sabancı gibi yerlerden alanlarla odtü-boğaziçi gibi yerlerden alanların daha sonraki pozisyonlarını karşılaştırarak olur. ki bunlar tamamen ortalamarla ilgili tespitler. yani vakıf üniversitesi denilen yerlerde daha iyi hocaların oluşu -ki isteyen buna da itiraz eder- doğal olarak bilimsel anlamda daha başarılı mezunlar anlamına geliyor.
  • (bkz: köle izaura)
  • sanırım öncelikle devlet üniversitelerindeki asistanları aşağılama ve hakaret etmeyi gerektiriyor bu işi yapmak. en iyi devlet okulundaki asistanlardan daha kalifiyeyiz denmiş, fakat belli ki devlet üniversitelerinde çalışan bir asistan olunamamasının hıncı ve faturası yine devlet üniversitesi asistanlarına kesilmiş. kalifiyeölçer makinası icat edilse de hepimiz kurtulsak bu goygoydan.

    bir de anladığım kadarıyla bu arkadaşlar devlet üniversitesinde çalışan asistanların maaşlarından pek bir rahatsızlar. yıllardır akademik personelin tümü için söylenen maaşları düşürülsün kervanına katılmışlar. kahvehanedeki emmiyle aynı fikirde olan, onun maaşı da düşük olsun, bununki de düşük olsun, hepimiz fakir olalım da ben mutlu oluyum kafasındaki adamı özel üniversiteye bile asistan olarak almak hatalı ya neyse ben bir şey demiyorum artık.
  • doğrular ve yanlışlar:

    - "asistan" tabiri bu meslek için oldukça yanlış bir kullanım. doğrusu "araştırma görevlisi".

    - öğretim üyelerinin araştırma görevlilerini köle niyetine kullanmaları sonucu kalıplaşmış bir tabirdir "asistan". bunun temelinde de araştırma görevlilerinin lisansüstü eğitimleri süresince öğretim üyelerinden ders almaları vardır. öğretim üyeleri "seni derslerden, tezden ya da yeterlilikten bırakırım" tehditi ya da iması ile kendilerine mecbur ederler.

    - "araştırma görevlisi" ünvanı "öğrenci asistan" ile karıştırılır çoğu kişi tarafından. "öğrenci asistan" burs karşılığı üniversitede çalışan lisansüstü öğrencilerine denilir. bu kesim tam anlamıyla "asistan" tabirine uyar, çünkü öğretim üyeleri kendilerine akademik faaliyetlerde yardımcı olması adına zimmetli bir mal alır gibi "öğrenci asistan" alabilir.

    - yeri gelmişken çok karıştırılan şu akademik ünvanlara da bir açıklama getireyim:

    + öğretim elemanı, akademisyen: en genel tabirlerdir, bütün ünvanları kapsar.

    + okutman: ders vermekle yükümlü öğretim elemanlarıdır. lisansüstü eğitim alıp yükselmesi üniversitenin takdirindedir. en fazla ders yoğunluğuna sahip kesim oldukları için genelde lisansüstü yapmalarına imkan verilmez. ders yoğunlukları "ek ders" ödemelerini gündeme getirir, yani fazladan girdikleri derslerin saat başına ücretini alırlar. birçok öğretim elemanından 4-5 kat fazla iş yükü ile çalışırlar.

    + öğretim görevlisi: çoğunluğu yüksek lisans mezunu olarak alınan ders vermekle yükümlü öğretim elemanlarıdır. lisansüstü eğitim alıp yükselmesi üniversitenin takdirindedir.

    + araştırma görevlisi: öğretim yardımcılarıdır. akademik faaliyetlerde ilgili birime yardımcı olmakla mükelleflerdir. lisansüstü eğitimlerinin ardından yardımcı doçent doktor olurlar.

    + araştırma görevlisi doktor: doktora eğitimi bitirmiş yard. doç. dr. kadrosu bekleyen araştırma görevlileridir.

    + öğretim üyesi: yard. doç. dr. , doç. dr. veya prof. dr. ünvanlarına sahip öğretim elemanlarına denir. sadece öğretim üyeleri lisansüstü eğitimlerde ders verebilir. diğer ünvanlar lisansüstü ders veremez.

    - devlet üniversitesindeki araştırma görevlisi ile özel üniversitedeki aynı maaşı almaz. devlet üniversitesindeki bir araştırma görevlisinin maaşı şu an 3.700'den fazladır. dil puanı, aile yardımı vs. derken 4.000 lirayı bulur. döner sermaye ya da geliştirme ödeneği olan üniversitelerde 5.000 lira civarlarında maaş alan araştırma görevlileri de bulunmaktadır. özel üniversiteden özel üniversiteye maaş durumu değişir, bazılarında bu miktarların yarısı ya da daha azı ödeme yapılır.

    - devlet üniversitesinin özlük hakları vardır, 2547 sayılı kanuna bağlıdır. araştırma izinleri ve mazeret izinleri vardır. iş yoğunluğu olmayan durumlarda hafta 3-4 gün mesai yapılır. bazı üniversiteler "köle" olarak kullandığı için yoğunluk olsun olmasın haftanın 5 günü mesaiye mecbur ederler. özel üniversitelerde hafta sonu gelmeye bile mecbur edebilirler.

    - devlet üniversitesindekiler 33a ve 50d olmak üzere ikiye ayrılır. 33a'lı araştırma görevlileri lisansüstü eğitimleri aksamadıkça kadro hakları devam eder, tüm akademisyen kadrolarında olduğu gibi suç teşkil eden bir durumda üniversitenin ilişik kesme hakkı vardır. 50d araştırma görevlilerinin lisansüstü eğitimleri süresince kadroları devam eder, sonrasında üniversite dilerse ilişiklerini keser. özel üniversitede yard. doç. dr. kadrosu almak ya da mevcut kadronun devamını sağlamak tamamen üniversitenin takdirindedir.
  • hadsizlige engel degil. birtanesi psikopat gibi kafayi takmisti bana. adam her sinav yerimi degistiyor goz hapsine tutuyordu. hayir en ufak kopya ibaresi yok cunku kopya cekmek prensibim degil. sonra birgin fena patladim. bir tanesi de sinava almiyordu 2 saat tartisti benimle zamanimi yedi it, sonra gittim hocayi bulup sikayet ettim esek gibi aldi, yedigi laflar da cabasi. bazilarinin egosu profesorlerde yok yani, bi dur koc daha yolun basindasin sakin...
  • asistan iken gercekten de kadro bulmak onemli bir sorun. devlet universitelerinde sinirli sayida kadro aciliyor, bu kadroyu alabilmek icin de ales ve kpds
    puanlarinizin cok yuksek olmasi gerekiyor. ozel universitelerde problem daha buyuk, cunku asistanlara ayrilan bir butce ya da kadro yok, sadece diger yollardan
    burs bulamayan asistanlara okul keyfi olarak belirli bir mebla oduyor, ama o da adil, tatmin edici ve duzenli olmayabiliyor. tabi hem ozel universitelerde
    hem de devlet universitelerinde direk bolumden para almak ya da kadro almak disinda iki yol daha mevcut. birincisi bir projede yari zamanli calisarak oradan burs almak,(bunu ozellikle sonradan is hayatina yonelecekseniz tavsiye ederim) ıkincisi ise ales ve kpds den iyi puan alip tubıtak bursu almak
    (bunun icin yaklasik 115.000 lira altina imza atabilecek memur bir yakininizin olmasi gerekiyor, cunku tubıtak doktorayi bitirememeniz durumunda odedigi
    bursu geri aliyor)
hesabın var mı? giriş yap