• eserin yazarı; "uzuv kadın", "dirsek madam" ve "kornea ihtiyar" gibi üç tane daha önemsiz esere imza atmıştır.
    yalnızca parmak çocuğun kitlelerce tanınmasında, froydyen bir erotizm esintisi mi yatmaktadır; onu allah bilir.
  • (bkz: çocuk adam)

    *
  • "parmak kadar çocuğa bilmem ne yap(tır)ılır mı?" özdeyişinin yaratıcısı

    (bkz: tırnak çocuk)
    (bkz: hangi parmak ama)
    (bkz: önemli olan işlevi)
  • bunun yazar berra tarafından yazılananı da sizlerle paylaşmak istediğim hikayecik
  • masal karakteri parmak kadar olan cocuk
  • tahminimce sene 1990'ların başları. çocukluğum.. henüz yaşadıklarımı ve duyduklarımı bundan 30 yıl sonra hatırlayacak bir bilinç seviyesinde olmasam gerek zira yaş 3-6 arası. abimin üst katını kaptığı ranzanın alt katında, yine gecenin karanlığı çökmüş, uyku saatim gelmiş ve yatakta annemi bekliyorum. gelsin de yanımda yatsın, uyutsun diye. o zamanlar ne uyku eğitimi var ne bir şey tabi. bekliyoruz anne gelsin de masal anlatsın tatlı tatlı sarılıp uyuyalım diye. ah 90'lar, ah çocukluk, ah bir daha hiç gidemeyeceğimiz çocukluk köyümüz.. annem geldi, her zamanki gibi masal anlatılıp dertsiz tasasız uyuyacağım, plan bu. günlerden parmak çocuk masalı günü. başladı canım annem, kalbim annem, o günlerden çok değil, bir 30 sene sonra artık aynı dünyada nefes almayacağım annem. başladı o sevecen ses tonuyla anlatmaya "bir varmıış, bir yokmuş, günün birinde bir parmak çocuk varmııış..." muhtemelen o da annesinden duyduğu şekliyle, annesinden hatırladığı şefkat ve ses tonuyla aktardı masalı kendi yavrusuna, bana..

    aradan tam 30 yıl geçmiş. bu sefer ben, kendim bir evlat sahibi olarak, 2 yaşındaki kızımla yan yana yatıyorum. uyku eğitimi yemedi bu gece, 'zifiri karanlıkta uyumalı çocuklar ki büyüme hormonları düzgün sağlansın' bilinci, çocuğun daha yeni yeni dönmeye başlamış diliyle 'koooğktumm babba' demesiyle birkaç aydır zaten cortlamıştı. kıyamayıp yanıma alıp yine de bilinçli ebeveynlikten ödün verilmediği her zerresinden belli olan "en azından kırmızı tonlu kaya tuzu gece lambası" olsun diye alınan lambanın hafif kırmızı tonunun loşlaştırdığı odada başladım anlatmaya, kızımın bir, masal dinleme, dinlediği masalı bir şekilde beyninde şekillendirmeye, anlamlandırmaya çalışırken yorgun düşüp uyuyakalma ihtimalinin olduğu dönemin bu gece itibarıyla başladığı inancımın verdiği heyecanla... 'bir varmıııış, bir yokmuş, günün birinde bir parmak çocuk varmııış..'

    anlatıyorum fısıldama ses tonuyla. zira bir erkeğin, seviyesi düşük olsa dahi, normal konuşma tonunub, gece uykusundan hemen önceki bir 2 yaşındaki kız çocuğunun uykusunu getirebilme kabiliyetinden yoksun olduğunu bağırıyor beynim. fısılda diyor;

    +"parmak çocuk bir gün ormanda giderken kaybolmuuuş, neyse ki elindeki ekmek kırıntılarını atarak geldiği için evin yolunu bulabilmiiiiş"
    -(iç ses: olm bu bu kadar kısa değildi lan.. dur sıkayım)
    +"derken bir gün yine kaybolmuş, yine aynı şekilde, kaybolduğu yere kadar yola attığı ekmek kırıntılarını takip ederek evi bulabileceğini düşünerek kırıntıları takip etmeye başlamış"
    -(iç ses: bu eleman niye sürekli kayboluyordu lan.. ya bi pislik vardı bu hikayede.. anlatsam mı şimdi el kadar bebelak'a.. psikolojisi bozulmasın şimdi ya, yavrem benim... annesi mi bırakıyordu lan bu çocuğu, babası mı istemiyordu neydi.. neyse aq, yalandan kim ölmüş, babanın yanında olduğun sürece dünya toz pembedir senin için canım kızım, veriyorum pozitifi..)
    +"ama bu sefeeer, bakmış ki ekmek kırıntıları bir noktadan sonra yok olmuş. meğersem kargalar yemiiiiiş.. sonra da parmak çocuk yolu bulamamış bir şekilde ağlarkeeen, annesi ve babası onu bulmuuuuş. ordan hep beraber evlerine dönüp mutlu mesut yaşamışlaaaar.." (dayı show gibi anlatmıyorum merak etmeyin)

    uyudu tabi kuzum. o uyudu da. hikaye resmen beni dürttü, beni bi rahatsız etti, "ben burdayım gardaaaaaş.." diyor sırıta sırıta beynimin içinde. "aç bi bak hele.. aç bi baaak" diyor aqoduum çocuğu. açtım baktım google'dan. benim melek annemde çok sağlam hafıza varmış, resmen 2023 dünyasında google'a sorduğunda çıkan sonuçla %98 eşleşen bir şekilde anlatmış aslında hikayeyi bana. keşke anlatmayaymış.. ulan yaşım 2 midir 3 müdür belli değil. sadece konuyu üç aşağı beş yukarı hatırlıyorum, ama çoook derinlerimde bir şey sürekli 'aç bak bi hatırla bak neler olacak..' diye dürtüyor durmadan. hikayeyi okuyunca hatırladım. ülen.. allahsızlar.. hikayeye gel, fiziken küçük olmasından mütevellit bir çocuğa öz anası ve babasının 'parmak' lakabı takması mı dersin, çocuklarına bakamadıkları için ormanda onları bırakmak istemeleri ve dahi bırakmaları mı dersin, ilkinde yola atılan taşlarla evi bulabilmeleri, bundan sonra yalancıktan bir kavuşma seansı timsah gözyaşları ve sonrasında tekrar bilinçli bir şekilde yine ormanda bırakma girişimi mi.. ordan da çocukların bu sefer ekmek kırıntılarıyla eve dönmeyi ummaları, ama ekmek kırıntılarının da kuşlar tarafından yenmesini mi.. ordan bir dev'in evine girmelerine mi yanarsın!!! devin bunların kafasını koparması, bunların dev'e kendi çocuklarını yedirmesi için buldukları dahiyane takke değiştirme operasyonu, ve nihayetinde devin kendi çocuklarını yiyip kahırdan uçurumdan aşağı düşüp parçalanarak ölmesi akabinde çocukların evden kaçabilmesi, ve de daha öz ana babalarına kavuşamadan hikayenin ölümü gösterip sıtmaya razı etmesi mi dersin.. allahım bu nasıl bir hikaye. ve orada bilinçaltım istediğini elde etmiş bir şekilde çocukluğumun boyunca gördüğümü hatırladığım 3 kabustan birini önüme attı. gözlerimin önüne geldi, gözüm ve bilincim açık bir şekilde gördüm o rüyayı. ben bu hikayeyi kafamda görselleştirip, tahminen 2-3 yaşlarında gömmüşüm derinlere bir yerlere. çıktı gün yüzüne o dev'li rüyam. 35 yaşıma geldim, hala dün gibi aklımdadır. alzheimer olur her şeyi unuturum, o orospu çocuğu rüyayı unutmam. teşekkürler gelenekler, teşekkürler bok gibi masallarımız..

    gerçekten birer sosyopat olmadığımız için minnettar olmamızı gerektiren saykoluk seviyesinde masallarla büyümüşüz. umarım bunlar zihnimizin karanlık noktalarında kalır ve bizim çocuklarımız jenerasyonuna aktarılmaz, böyle boktan, böyle saçma, böyle korku filmi gibi masal olmaz olsun. biz ne mallo bir milletmişiz ya. çok üzülüyorum halimize gerçekten. anadolu feraseti ve irfanı da yalanmış zaten. masallarımız da bok gibi. yurtdışına filan da gitmek istemiyorum. ama bok gibiyiz burada da.. ne biliyim ben..
  • (bkz: daeumling)
hesabın var mı? giriş yap