• "satranç oynamak, centilmenliğin; iyi satranç oynamak ise harcanmış bir ömrün belirtisidir." diyen satranç ustası.

    rivayete göre 23 yaşından sonra satrancı bırakmış, devlete karşı köle sahiplerinin hakkını savunan bir avukat olmuştur.
  • 1858-1862 tarihleri arası kendisi gayri resmi olarak dünya şampiyonu olarak anılır , bu yüzden satranç dünyasının taçsız kralı olarak isimlendirilir. tam ismi paul charles morphy'dir.

    satranca başlaması tam bir fantastik film gibidir. pazar toplantılarında amcası ernest ve babası alanzo'nun ya da başkaların oyunlarını sesiz bir şekilde izlerdi. bir gün babası ve amcasının oyununu izlerken birden amcasının kaçırdığı kazanım yollarını dile getirmesi herkesi şaşırtmıştı. hatta amcası bir söyleşide paul'e bu oyunu kimsenin öğretmediğini ve her ne öğrendiyse kendi başına öğrendiğini belirtmiştir.

    hal böyleyken ailesi paul'ü yerel satranç çevrelerinde oynamaya teşvik etti. sonuç olarak dokuz yaşında o bölgedeki( new orleans) en iyi oyuncu konumuna gelmiştir. paul 12 yaşındayken o dönemin güçlü ve profesyonel olan macar satranç ustası johann löwenthal new orleans'a gelir. ilk aşamada paul'le oynamak istemez ve bunu bir zaman kaybı olarak nitelendirir fakat en sonunda kabul eder. oyuna başladıklarında ise karşısındakinin aslında bir çocuktan daha ziyade bir dahi olduğunu fark eder. oynadığı 3 oyunu da kaybeder.

    13 yaşına geldiğinde satrancı bırakıp kendini okuluna verdi. tabi dahi olan burayı da başarılı bir şekilde bitirdi ve bir hukukçu olmayı başardı fakat hukuk üzerinde çalışmayı gerektiren yasal yaşta olmayan paul boş zamanlarını doldurmak adına tekrardan satranca savaşlarına geri döndü. 6 ekim - 10 kasım 1857 tarihleri ??arasında new york'ta yapılacak olan birinci amerikan satranç kongresi'ne katılma daveti aldı. burada james thompson, alexander beaufort meek, theodor lichtenhein, louis paulsen gibi büyük ustaların hepsini bir bir yendi.

    amerikada tanınması ve burayı domine etmesine rağmen avrupada pek bilinmiyordu. bir çok büyük ustanın da avrupada yaşaması ve bu ustaların amerikaya gelmemesi nedeniyle paul sonunda avrupaya gitmeye karar verir. gider gitmez o döneminavrupa şampiyonu howard staunton'la maç ayarlamaya çalışır fakat howard staunton yüzü suyu hürmetini göstermez ve bir takım gerekçeler sunarak paul'le oynamaz.

    bunu üzerine paul yeni rakipler aramaya devam eder ve sonunda aradığı ismi bulur alman usta adolf anderssen.1 bu ustayı yenerek avrupa sahnesinde adını duyurmaya başlar. popülerliği artan paul hem ingiltere, hem de fransa'da düzenli olarak 8 rakibe karşı gözleri kapalı şekilde spontane oyunlar oynar. 21 yaşında olan paul artık oldukça meşhurdur.

    bütün muhaliflerini yenen paul gittiği her yerde dünya şampiyonu ilan ediliyordu. tabi o zamanlar fide(uluslar arası satranç federasyonu) diye bir şey yok.1860 yılına gelindiğinde satrancı bıraktığını açıkladı ve gelen bütün maç tekliflerini reddetti. kendi söylemlerinde paul satrancı sadece amatör bir aktivite olarak değerlendirdi ve ciddi bir meslek olarak görmedi.

    peki onu bu kadar önemli kılan neydi. paul ortaya çıkana kadar romantik satranç dediğimiz yani uzun vadeli stratejik planlamadan ziyade hızlı, taktik manevraları içeren oyunlar oynanırdı. paul bunları donuk oyunlar olarak nitelendirir ve konumsal satrancın daha iyi olduğunu düşünür bu yüzden paul ilk modern oyuncu olarak kabul edilebilir.

    2
    3
    4
    5
  • günümüzde yaşasaydı carlsen'i anca belki 20 kisilik bir simultane gösterisinde bile yener miydi diye düşünmeden edemiyorum. bırak carlsen'i yahu bu adam günümüzdeki 2500 elo bandında bile birini yenemezdi.

    bakın beyler sizin heyecanınızı anlıyorum. olaya çok duygusal baktığınızdan bazı şeyleri kaçırıyorsunuz. adamı dönemine göre değerlendirin tamam kabulüm. evet yeni yaklaşımlar geliştirmiştir; taşların hızlı gelişimi, çok güzel kombinezonlar konusunda kendi zamanında devrimsel anlayışlar yapmıştır. bazı oyunları günümüz çizgisinden bakınca seks kadar zevk verebilir ama artık o günler 2 asır geride kaldı.

    morphy'nin oyunlarını analiz edince, çoğu oyununda desteksiz atak girişimlerinin çoğunda rakibin psikolojikmen sıkışıp büyük gaflar yaptığı satranç motorları yardımı olmadan bile görülebiliyor. verilen her fedayı sanki bok varmış gibi kesin almak zorundaymış gibi kabul eden dönemin amatörleri karşısında ilah olmuştur.

    evet morphy, estetiktir, göze hoş gelir ruhumuzu okşar ve romantiktir; ama günümüz satrancı o romantikliğin amına kor.
  • gelmiş geçmiş en büyük satranç ustası olarak anılır. tabi bunu anlayabilmek için onun devrini, romantik dönem satranç anlayışını ve hayatını iyi analiz etmek gerekir. bir deha kendini nasıl belli eder? nasıl oldu da morphy, yaşadığı devrin rakiplerine açık ara fark atarak dünyanın en iyisi olabildi? isterseniz onun ilginç hayatına bir göz atalım.

    satranç ile tanışması 6 yaşında gerçekleşir. babası ve amcasının oyunlarını izleyerek, ara sıra babasıyla maç yaparak kendini geliştirmiş ve 11 yaşına geldiğinde iyi bir satranç oyuncusu düzeyine ulaşmıştır. hatta bu küçük yaşlarda öyle olağanüstü oyunları var ki mesela bir keresinde babasına bir kale eksik başlayıp maç sonunda rok atarak mat etmiştir. küçük morphy'nin yeteneğini kabul eden babası, o yılların güçlü oyuncularından löwenthal’in karşısına çıkartır. usta başta şaşırır ama morphy onu defalarca yenince şaşkınlığa hayal kırıklığı da eklenir.

    fakat 12 yaşına geldiğinde niyeyse morphy satranca ara verip tam 8 yıl sürecek sıkı bir hukuk eğitimine başlar. bu süre boyunca 8 yıl satranç ile hiç ilgilenmez. sadece yatılı kaldığı okuldaki oda arkadaşı ile yaptığı birkaç maç kayıtlara geçmiştir. bunun haricinde tüm dikkatini derslerine vermiş ve hukuk fakültesi'nden erken mezun olmuştur.

    eğitim hayatını 20 yaşında bitiren morphy boş zamanlarını değerlendirmek için tekrar satranç ile ilgilenmeye karar verir. aniden sahalara yarı profesyonel bir satranç oyuncusu olarak geri döner. amerika'da düzenlenen turnuvayı olağanüstü bir farkla birincilikle bitirir. amerika kıtasında rakip kalmayınca da avrupa'ya gider. oradaki rakipleri de teker teker yenip en son anderssen'i de yenerek dünya şampiyonu olur. buraya kadar ilerlemesi sadece 2 senesini almıştır. 22 yaşına geldiğinde tekrar satranca ara verir.

    şimdi hayatına baktığınız zaman morphy bu 2 yıl dışında ciddi bir şekilde satranç ile ilgilenmemiş. çocukken 6 yıllık bir amatör geçmişi var ki o zaman hiçbir turnuvaya katılmamış. sonra hukuk eğitimi almış ve birdenbire 2 yılda dünya şampiyonluğunu kazanıyor. ayrıca morphy hiçbir satranç ustasının ulaşamadığı bir galibiyet oranına sahiptir. yani hiç kimse çağdaşlarına onun kadar fark atamamıştır. peki nedir bu başarının sırrı? allah vergisi bir yetenek mi? yaşadığı dönemdeki oyuncuların beceriksizliği mi?

    morphy o dönem de hiç kimsenin bilmediği bir şeyi biliyordu ki başarabildi. kayıtlara geçmiş onun satranç oyunlarını incelediğimiz zaman anlıyoruz ki satrançta açılışın ve taş gelişiminin önemini çok iyi biliyordu morphy. ancak sadece bunun bilincinde olmak yeterli miydi? o dönemin güçlü ustası anderssen bilmiyor muydu bunları? elbette biliyordu ancak morphy daha başka bir şeyin farkına varmıştı. o, rakibe hiç fırsat vermeyen bir oyun anlayışını benimsemişti. çünkü hemen açılışta hızlıca gelişip, birkaç alet feda ederek rakibin hep zorunlu hamleler yapmasını sağlıyordu. bunu yaparken de rakibin gelişmesine imkan vermiyordu. çünkü aletlerini etkin yerlere koyup saldırı yapacak şekilde rakibe yönelttiği için rakibin aletleri mecburen savunmada kalıyordu. ve taş feda ederek oynadığı için genelde oyuna dahil ettiği aktif bir vezir, kale, at, fil dörtlüsüyle mat etmesi gerekiyordu. aksi takdirde aktif taşlarını da değiş tokuş yaparsa kaybetme ihtimali yüksek olacaktı. yani amaç hızlı gelişmek ve birkaç feda yaparak rakibe zorunlu hamleler yaptırmak ve bu sayede rakibin gelişmesine izin vermeyip, onu savunmaya bağlamak ve kendi aktif taşları ile mat yollarını aramak. morphy bu zor taktik hamleleri çok iyi gördüğü için tüm zamanların en büyük satranç dehası olarak nitelendirilir.
  • babası, amcası ve arkadaşıyla oynadığı partilerden bir video hazırlanmış. babasını mahvetmiş.

    https://www.youtube.com/watch?v=hffujz4htr4
  • gerçek bir satranç ustası. satrancı babası ve amcasının oyunları izleyerek çok küçük yaşta öğreniyor. post modern satrançın babası olarak kabul edilen ve hem bence hem de birkaç büyük ustaya göre gelmiş geçmiş en iyi satranç oyuncusu olur kendisi. %84 gibi bir kazanma oranına sahiptir bu rakam fischer'da bile %74. kendisi zamanında amerika'da herkesi yenince avrupaya gitmiş ve orada da avrupanın büyük ustalarını yenmiştir. 20 yaşında hukuk fakültesinden mezun oluyor kendisi tam olarak 2 yıl erken bitiriyor üniversiteyi ama 21 yaşından önce kanunlara göre avukatlık yapması yasak olduğu için bu arayı satranç oynayarak geçiriyor. o kadar kısa satranç kariyerinde bir sürü güzel oyunlara imza atıyor. boğmaca matlarıyla dolu bir sürü fedalı oyunları vardır. eğer bir satranç severseniz mutlaka oyunlarına göz atmanızı tavsiye ederim.
    her ne kadar ölümü kötü olsada (son zamanlarda paranoya belirtileri ortaya çıkmış kendisinde) saygıyla anıyoruz en büyük ustayı.
  • birisi demiş ki magnus carlsen ile maç yapsa yanına bile yaklaşamaz. makineler icat edilip hesaplama kombinezosyanlarının ezberlenmesiyle usta satranççı ol-un-maz, sadece çok çalışılarak meslek edinilir (bkz: tüfek icat oldu mertlik bozuldu). bakın günümüz de satranç ustası olmak bana göre en az 5 yıl ( oda çok zekiyseniz ve çok çabalarsanız). yıllar önce hayallerinde oynayan ve dahi insanlardan bahsediyoruz, adamlar göz ucuyla takip ederek nasıl bunu başarabilmişler çok ilginç. açılış teorileriyle zaman kaybı olan en sıkıcı satranç dönemine geldik, izlemesi aşırı keyifsiz.

    carlsen'de inanılmaz yetenekli bir satranç oyuncusu arada salaklıkları tutuyor tabii. bu adam çağın gerektirdiği kurnazlığı kullanarak oyun sonuna odaklanmış çünkü artık tüm büyük ustalar açılış teorisi biliyor veya ezberliyorlar. morphy'nin ise rakibinin fişini çekmesi oyun sonuna pek kalmıyor, sanki satrançta olmayan hamleyi buluyor, imkansız ötesi bir adam.

    sonuçlar ne olurdu bilmem ama umarım öbür tarafta morphy ile carlsen, tal, blackburne, fischer, kasparov, karpov gibi isimlerle bir kez olsun maçlarını izlemeyi çok isterim. bana göre en keyifli ve en zeki satranç ustasıdır kendisi.
  • til: rakip bulamadığı için satrancı bırakmış.

    https://m.youtube.com/shorts/g3ttvotuaga
  • dünyanın gelmiş geçmiş en iyi satranç oyuncusu değildir. ancak muhtemelen en yeteneklisidir. satrancı bırakmasından itibaren aradan geçen 170 senede satranç nerdeyse baştan yazılmıştır, elbette bu kadar teorinin olduğu bir çağdan daha kötü oynayacaktır. birçok büyükustanın tahminlerine göre şu anki skalada gücü 2400-2450 civarlarıdır.

    bir de şöyle bir şey var, adamın bir daha dönüp bakmadığı simültane ve odds maçları dahil hayatı boyunca oynadığı maç sayısı 450'dir. o oyunları çıkarırsak yaklaşık 270 oyun kalıyor ki carlsen gibi adamlar daha 12 yaşındayken bunun iki üç katı maç oynamış oluyorlar. adam bu kadar az bilgi ve tecrübeyle bu güce ulaşmıştır. ayrıyeten rakiplerinin tek hamlede saatlerce düşünmelerine karşılık bu adam neredeyse hepsine blitz atmıştır. en uzun düşündüğü hamlenin düşünme süresi 12 dakikadır, ki o da buradaki 17. hamlesinde oynadığı vezir fedasıdır. seyirciler morphy'nin bu kadar düşünmesine o kadar şaşırmışlar ki süreyi tutmuşlar, bir de üstüne "muhtemelen hesap yapmıyordu, kendini hesapladığı hamlenin doğru olduğuna ikna ediyordu" gibi bir not düşmüşler. bu hamleyi çok değil iki üç yıl önce satranç motorlarının bulması da aşağı yukarı aynı süreyi alıyordu, bunu da belirtelim.

    bu adamın yeteneğini özetleyen en iyi söz şudur: "eğer zamanda geri dönülse morphy'i yenebilecek birçok oyuncu vardır. ama morphy zamanda ileri gelse değil yenileceği onunla kapışabilecek oyuncu sayısı bir elin parmaklarını geçmez."

    edit: her şeyi bir yana bırakın da, bu adamın tarihin en büyük kombinezon oyuncusu adolf anderssen'e (kombinatör de denebilir o derece) neler yaptığına bakın.
hesabın var mı? giriş yap