• her salı'nın bir salıngaçı, her çarşamba'nın bir çarşafçısı, her perşembe'nin bir perdecisi vardır, bu böyle bilinir..
    (peki "her cuma'nın bir robinson'u var mıdır?", işte o başka zamanların sorusudur)
  • perdeci olmak için tıknaz, kel, hafif göbekli olup kareli gömlek giymek gerekir. öğle yemeğini dükkanda gazete örtülmüş bir sehpada yerken içeri giren müşteriye elini çırpıp yarı yutkunarak "hoşgeldin yenge" demen gerekir.
  • musikide bir unvan, bastığı her sesi bilen, daha önce hiç duymadığı bir eseri notasına bakarak okuyabilen manasına gelir.

    mutlak kulak ile benzer.

    (bkz: bekir sıdkı sezgin)
    (bkz: kani karaca)
  • ankaradakilerin genelde on beş bin lira filan gibi bir fiyat çıkartıp, pazarlıklar sonucunda 2 bin beş yüz liraya perde diktiği insanlardır bunlar.

    ben böyle ittirme meraklısı insanları hiçbir sektörde görmedim.
  • dokuzuncu nesil çaylak.
  • sinir olmak veya sinir atmak için uğranması gereken yerlerden biridir.
    denizli gibi sınırlı sayıda perdeci olan mekanlarda hele hele şenlik havasında geçer perdeci ziyaretleri.

    biri der ki,
    - bana mobilyalarınızı ve evinizi gösterin. başka da bir şeye karışmayın.
    - ee ben şu renklerde isiyorum.
    - a, olmaz. ben size uygun olanı, modayı da takip ettiğimden, falancanın kumaşlarını filancanın renklerini kullandığımdan size müdahale ettirmem.
    - e, iyi de ya beğenmezsek.
    - ama ben hep böyle çalışıyorum. falanca yerin patronu, filanca şirketin sahibi ile çalıştım. hiç sorun olmadı.
    - peki.
    - halılarınızı da ben seçerim perdeye göre. hem halıya çok fazla ödemeseniz daha iyi.
    - niye ki?
    - e, öyle işte.

    bir diğeri ise daha bir açık sözlüdür.
    perdeler seçilir, renkler seçilir falan filan nihai rakam çıkar.

    - efendim, işte salonu böyle, mutfağı da şöyle yapınca toplam 5850 tl.
    - ( iç ses ebesini, o ne len? ) vay iyiymiş. peki indirim ne kadar yapabiliyorsunuz?
    - şimdi siz madem referansla geldiniz, yardımcı oluruz. nasıl ödeyeceksiniz?
    - valla indirime göre peşin de ödeyebiliriz. taksit de düşünebiliriz.
    - şöyle yapalım, son rakam peşin 4200 olsun. taksit olursa yalnız banka bunun üstüne 300 tl alıyor, 4500 oluyor.
    - ( her yerd eilk fiyattan % 40 indirimlere alışan bünye. ) düz 4000 yapsak da küsüratla uğraşmasak.
    - valla şimdi size zaten ben evlilik indirimi yaptım. yani anneniz gelip perdelerimi değiştirecem deyip bu perdeleri seçse 4750 tl. diyeceğim.
    - hımmmm.. biz bir düşünelim o zaman.
    - yani şimdi siz mecbursunuz. ben olmasam diğeri, o olmasa öbürü. birinden alacaksanız. tabi bakın siz gene. ona göre karar verirsiniz.
    - ( içses : yani birimizden birimiz sizi tokmaklayacak diyorsun hacım . ) ok, teşekkürler.

    edit.
    bir gün ben de pereci olacağım. ona karar verdim arkadaş.
  • muhsin ertuğrul'un darülbedayi ve türk tiyatrosu mecmualarına yazdığı makalelerde kullandığı mahlastır ayrıca.. bir de perdeci yamağı imzasına rastlanır mevzubahis neşriyatların sahifelerinde, amma ve lâkin o da muhsin ertuğrul'a ait bir mahlas mı, yoksa başka bir şahsın takma adı mı, bilemeyeceğim..
  • iç dekorasyonun vazgeçilmez bir öğesi olan perdeyi halka açandır.
    http://www.jdsperde.com.tr/
  • dekorasyon işleri* grubunda en ciddi kalemlerden biri olan perdeyi diken, satan, yapan kişi, kurum, kuruluş.

    genellikle her şey bir perdeciden içeri adım atmanızla başlar. hayallerinizi süsleyen renk ve desenlerde kumaşlar bulunmaya çalışılır, bulunanalar çok pahalıdır, ucuzlar ise hayal süsleyecek gibi değildir pek. kumaşlar üzerinde asgari anlaşma sağlandıktan sonra aklınızdaki modeli kağıda dökmeye başlarsınız. (ben mimar olduğum için çizebiliyorum ama sadece anlatanların daha şanslı olduklarına dair bir inanç geliştirdim son günlerde.)
    modeller oluştukça, ölçüler sorulmaya başlanır perdeci tarafından. hazırlıksız gitmeyin, pencerelerin en- boy- yükseklik ölçülerini, varsa kartonpiyer ya da perde bandı ölçülerini, aklınıza gelebilecek ve gelemeyecek her türlü ölçüyü alarak gidin perdeciye ki, sorulunca mahçup olmayın. ben öyle yaptım, başım dik. buna mukabil, perdeci sizin aldığınız ölçülere güvenmez ve bir kez de eve gelip ölçüleri kendi alır, ki doğrusu da budur. ama konumuz o değil.
    kumaşlar seçilip modeller netleştikten, perdeci ölçü alma randevusuna en az kırk beş dakika gecikerek geldikten ve ölçüleri aldıktan sonra, "mimar hanım, bu ölçüde bu model kendini göstermez, şu model yapsak daha iyi olur, eh bu modele de o kumaş gitmez, şöyle bir şey gerekir" diyerek sizi dükkandan içeri girdiğiniz o başlangıç (geri) anına sürükler*. [oysa üç boyutlu düşünme yeteneği ve ölçek kavramı hemen hiç gelişmemiş milletimin bir ferdi olan perdeciye o kendi aldığı ölçüler aynen dükkanda iken aktarılmıştır, yani aslında birebir görmeden önce de sizin hayallerinize "du bi dakka" diyebilecek kudrette olması beklenmektedir. ama siz perde modellerinden haberdar değlseniz yeterince, hele dikişten nakıştan anlamaz bir haliniz var ise, o da ölçüden boyuttan anlamayan biri olarak size bu eksikliğiizi anımsatabilecek biri değildir. bu durumda iletişim kurmanıza -en azından bu galakside- olanak görünmemektedir.] böylece kumaş fiyatları*, kumaş metrajları ve kendi bütçeniz ile hayalleriniz arasında bir süreliğine kurulur gibi olmuş olan denge de bir hamle ile alt üst edilir: modeller ve kumaşlar (yeniden) belirsizleşmiştir. aklınızda net olan tek şey istanbul chainsaw massacre olabilir, ya da perdeci katli vacip mi? diye dolanır durursunuz ortalarda.
hesabın var mı? giriş yap