• "you were my safe place" gibi şahane bir replik barındıran uber dizi.
  • bir saat önce 5. sezon finalini izleyip yeniden hüzünlere boğulmama sebep dizi. aslında yavaş yavaş izliyordum son bir aydır ama bu haftayı nezleden yatakta geçirince tabi son 2 sezonu üst üste izledim. son iki sezonun duygusal ağırlığı nezle ile iyi gitmiyormuş anladım. bayağı depresyondayım:)

    diziyi cbnc-e de başladığı zamanlar izlemeye başlamıştım. hey gidi günler. lost'un efsanesi michael emerson'u başrolde görmek beni bayağı heyecanlandırmıştı. yapay zekanın benim için her zaman ilgi çekici bir konu olması beni diziye çekmişti. daha önce tanımadığım jim caviezel ile michael emerson çok iyi bir ikili olmuşlardı. sanırım ilk sezonlarda bu ikili arasında kurulan dostluk bağı beni çok etkiledi. çünkü her iki karakterde de kendimden bir şeyler buldum. finch'in kuralcılığı ve ketumluğu, reese'in vicdan azabı, mesafeliliği ve sadakati güzel işlendi ne yalan söyleyeyim. ayrıca reese (ki gerçek soyadı olmadığını biliyoruz) boğuk sesi, sert yüz hatları ve janti siyah takımlarıyla karizmanın vücut bulmuş haliydi. görsel bir seyir zevki de veriyordu. (gerçi abimiz aşırı dindar bir katolik olduğu ve kadınlarla yakın sahnelerin çekimini pek tasvip etmediği için sanırım daha fazlasını seyir imkanımız olmadı. o kısmın eksikliğini root-shaw ile tamamladılar :))

    yine ilk sezonlarda farklı bölümlerdeki flashbacklerle kişi ve olayların bağlantıları açıklanırken bulmacanın derinleşmesi hikayeyi daha bütün hale getirdi ve ilerleyen sezonlar için çok iyi kapılar açtı ama üçüncü sezonun ortalarına doğru bir değişim başladı. carter yavaş yavaş saf dışı kalmaya başladı. yapay zeka konusunda da bir üst seviyeye atlanarak 2. bir yapay zeka varlığı ortaya çıktı. ben ilk izlediğimde biraz soğumuştum diziden bu aralarda. anırım carter'in diziden ayrılmasına bozulmuştum o zamanlar. ama içten içe yine de seviyordum diziyi ve 3. sezondan sonra daha aralıklı da olsa izlemiştim. dizinin son sezonunu da epey sonra izlemiştim. bir de sanırım (hangi sezon hatıramıyorum) bölümlerin arasında çok uzun aralar olmuştu. büyük ihtimal abd izleyicilerinin büyük kısmı bu aralarda vazgeçmişti diziden. birçok bölümünün imdb puanı 9 ve üzeri olan bir dizinin erken bitmesi muhtemelen abd televizyonlarının acımasız reyting savaşlarıdır.

    bu yıl tekrar izleyince carter'ın oyun dışı kalmasına rağmen 3. sezon finali ve 4. sezonu daha çok beğendiğimi itiraf ediyorum. bölüm adlarından biri de deux machinaydı sanırım. root'un ya da jon'un olur olmaz yerde anında bitivermeleri ve durumu kurtarmaları biraz komik olsa da dizi matematiğine uygundu.
    yine dizide brave new world ve 1984'den alıntılar ve bunlara atıflar senaryoda çok güzel yedirilmişti. tam zihnimde 1984'ten ya da brave new world'den bir bölüm geldiği anda finch'in alıntı yapması çok takdir edilesiydi. yine finalden önceki bölümde the machine'in finch'e o olmasaydı arkadaşlarının başlarına geleceklerin simülasyonları, makine kapansa bile yenisinin başkası tarafından tekrar yapılacağı sorunsalı, kurtardıkları kişilerin önemsenemeyecek kadar az sayıda olduğu, birini kurtarmak isterken birçok kişinin ölmesi, the machine'in bir adı ve bir sesi olmaması gibi konular güzel sorgulandı.

    en beğendiğim bölüm/sahneler:
    1. kesinlikle 4. sezon finali "father, i am sorry i failed you. i did not know how to win" - welcome to he machine eşliğinde: bu bölümü izlediğimde tüm dizinin sadece bu şarkı için çekilmiş bile olabileceğini düşündüm.
    2. 411 (ıf then else) the machine'in tüm ekip new york stock exchange binasında kapana kısılmışken tüm simülasyonları saniyeler içinde oynatması ve en iyi ihtimalliyi seçmesi. bölüm adı da tüm bölüm de oldukça başarılı.
    3. 309 ( the crossing) carter'in vedası. gerçekten beni hüzünlere boğmuştu. carter john için hep vicdanının sesi idi. aralarında farklı bir bağ vardı. dizinin de kırılma noktalarından bir bölümdü bu. carter'in gidişiyle hr meselesini de temizleyip samaritan mevzuuna ağırlık verildi.
    4. 323 (deux machina) trial sahnesi, şerefsiz greer'in tuzağı.
    5. 513 (return 0) bir hikayenin noktalanışı. rip mr. reese (mysteries). her ne kadar hikayenin ucu açık bırakılmış olsa da sizsiz bir spin off izlemek istemem sanırım. gerçi kurtulduğunuz onca durumdan sonra belki o çatıdan da kurtulmuşsunuzdur, siz bulletproof bir süper kahramansınız ama mezar taşınızı bile gördük. (soyadınız da mezar taşında t ile başlıyordu sanırım.)

    eksik kalanlar:
    hep kurtarılan kişilerin bir yerde hikayeye dahil olmasını bekliyordum. özellikle son sezonda kurtarılan yazılımcılar, şirket sahipleri, girişimcilerin samaritan'ın devrilmesinde rol oynayacağını düşünmüştüm ama son sezonda başkanın kurtarılması bölümünde reese'in kurtarılması görevini yerine getirdiler. nedense bu bölümü izlerken dizinin öngörülenden önce bittiği için hikayeninin yön değiştirdiği hissine kapıldım. çünkü o kadar kişinin illa ki daha büyü bir oyunun parçaları olacaklarını ummuştum.
    nautilus bölümde samaritan ajanı olan dahi kızı daha sonraki bölümlerde finch'e tuzak kurarken izledik ama kızın kafasında soru işareti oluşmuştu bölüm sonunda. onun tekrar hikayeye dahil olacağını umuyordum ama olmadı.
    samaritanın kullandığı minik hackera ne oldu bilemiyorum.
    finch, root ve shaw'ın geçmişleri hakkında bilgi sahibi olmamıza rağmen reese'in ordu öncesi hayatı ile ilgili çok az konu işlendi. o yüzden belki 4. sezondaki terra incognita bölümü sezonun en az beğenilen bölümlerinden biri olmasına rağmen ben beğenmiştim sonunda reese ile ilgili bir bölüm diye. ama final bölümündeki reese'in çocukluğundan bir görüntü dışında ordu öncesi hayatı hakkında fikrimiz pek olamadı dizi boyunca.

    neyse. sanırım birkaç ay sonra tekrar izleyeceğim. 3. izleyişimde daha detaylı izleyerek diğer metafor ve alıntıların izini sürmeyi planlıyorum :)
    edit: bi baştan sona okudum da amma çok yazım ve anlatım hatası yapmışım. bir ara düzelteyim.
  • diziler tarihinin en iyi sahnelerinden biri olabilecek bir sahneye sahiptir benim gözumde ayrica... elias vs simmons...
  • izlemesi gayet keyifli olan bir dizi tavsiye ederim.
  • başka bir overrated dizi. böyle her bölüme bir konu konseptli diziler yapıyorsanız ya karakterleriniz aşırı sempatik seyirciye geçen karakterler olmalı ya da kurgunuz 4-5 bölüm sonra wow dedirtmeli. (bkz: white collar)(bkz: fringe)(bkz: supernatural) (bkz: firefly) person of interest maalesef ikisini de sağlamıyor benim için. karakterler zaten soğuk ve klişe. ana kurgu ise her bölüm sonunda bir polis ablanın çıkıp 'sizi bulacağım oğlum' demesinden ibaret 1 sezon boyunca.

    edit: amacım tartışmak değil kesinlikle ama en anlayamadığım düşünce tipi şu 'ilerde manyak bir şey oluyor'cular, yönetmeninden izleyicisine kadar. bir dizi hakkında görüş bildirmek için 100 sezon mu izlemek gerekir acaba? veya bir dizinin iyi olması demek sadece belli sezonlarının belli bölümlerinin iyi olması demek midir?peki dünya kadar dizinin olduğu günümüz dizi sektöründe ben ilerde açılıyor diye neden 2-3 sezon boşuna ucuz aksiyon çekeyim? çoğu dizi ilerde temposunu artırır elbette ancak benim için iyi dizi değil ilk sezonu ilk bölümünde kalitesini belli eder.
  • 1. sezonuyla yargılamanın doğru olmadığı dizidir.

    --- spoiler ---

    o sonunda ‘seni yakalayacağım oğlum’ diyen ablaya çok üzüleceksiniz.

    --- spoiler ---
  • 3. sezondan sonra aynı senaryolarla devam etmiş dizidir. dizi güzeldi ama ingiliççe
  • 3. sezon 10. bölüme kadar zar zor geldim, artık yeter diyerek diziyi bırakmaya karar verdim. bir bölümü zar zor, mola vere vere bitiriyordum. prison break, oz, soa öyle miydi ama ya? arka arkaya 3 4 bölüm izlemeden duramazdım. bir de bunda bölümlerin %99'u arka sokaklar tadında, her bölüm farklı bir olay. fringe dizisi de öyleydi ama kendini izlettiriyordu, sarıyordu. bunda ise makina numara verir, adamlarımız numaranın peşine düşer. masumsa kurtarır, kötüyse adalete teslim eder. başroldeki ana aksiyon elemanlarımız, reese ve shaw vurmalı kırmalı sahnelerde yer alır. sürekli dize veya omza ateş ederler. çünkü neden? onlar can almaz, hayat kurtarırlar. böyle aptal kafa yapıları yüzünden kaç kere katil, pislik adamları öldürmediler. sonra onlar da başlarına bela oldular, kaç kişiyi daha öldürdüler. ayrıca shaw ve reese'in mimiksiz, oyunculuk eğitimini flash tv setlerinden almış, kasıntı halleri de başlı başına diziyi bırakma nedenlerimden biri olabilir.

    özet olarak, kaç yıllık yabancı dizi-film izleyicisi olarak ben beğenmedim. aşırı overrated dizi.
  • işsiz ve umutsuz geçen bugünlerimde izleyerek kendi benliğimden uzaklaştığım, türünde ilk beşe girer dediğim dizi.

    --- sezon 3 bölüm 22 spoiler ---

    john reese, lafım sana aslanım! ilk bölümden itibaren, tasarlayarak adam öldürmeye çalışan potansiyel katilleri keklik gibi avlıyorsun. sesimizi etmedik, hatta hak verdik. amaa dvh (devrimci vigilance hareketi) milislerinin diz kapaklarını parçalayıp durman olmuyor bak. 'mahremiyete saygı, devlet değil birey!' gibi şiarlarla birleşen insanlar, senin yüzünden kop kop dolaşıyor artık.

    --- sezon 3 bölüm 22 spoiler---
  • dünya dizi tarihinde yapılmış en iyi 5 dizi arasında kesinlikle yer alması gereken mükemmel bir yapıt. asıl konuya bağlanması 1.5 sezon kadar sürüyor fakat ondan sonra diziyi komple bitirmeden rahat edemiyorsunuz.
hesabın var mı? giriş yap