• fıransız asıllı amerikalı çalgıcı xavier phideaux'un kurduğu, jethro tull, david bowie, pink floyd, van der graaf generator gibi guruplardan etkilenmiş, crossover prog yapan, gurup. ilk albümlerini 1992 yılında "friction" adıyla piyasaya sürmüş olan gurubun sene sırasına göre albümleri şöyle;

    1992 - friction
    2003 - fiendish
    2004 - ghost story
    2005 - chupacabras
    2006 - 313
    2006 - the great leap
    2007 - doomsday afternoon

    "doomsday afternoon" albümü pek lezizdir, hiç denememiş olanların afiyetle yemeleri önerilir.
  • amerikalı progresif rock grubu.2007 çıkışlı (bkz: doomsday afternoon)albümleriyle (bkz: jethro tull), (bkz: david bowie), (bkz: pink floyd), (bkz: van der graaf generator),karışımını biz müzik severlere iksir niyetine içirmişlerdir.
  • doomsday afternoon albümü ile 2000'li yılların en iyi progressive rock albümlerinden birine (belki de albümüne) imzasını atmış olan, çekirdeğini phideaux xavier ve davulcu rich hutchins'in oluşturduğu grup. diskografisi şu şekildedir:

    2003 - fiendish
    2004 - ghost story
    2005 - chupacabras
    2006 - 313
    2006 - the great leap
    2007 - doomsday afternoon
    ve tahminen
    2009 - number seven

    en başta adını zikrettiğimiz albümün yanında, başta chupacabras olmak üzere ilk üç albümleri de oldukça güzeldir, dinlenesidir.
  • (bkz: snowtorch)
  • son albümleri snowtorch ile yine çok acaip işlere imza atmış müthiş keyifli progressive rock grubu. şimdi adamların frontman i olacak insan azmanı, kendisi phideaux xavier oluyor, inanılmaz zeki bi insan. yani yüzüne baksan anlarsın zaten. adamın gözler fıldır fıldır böyle, 'bugün nası bi masterpiece üretsem' ifadesiyle geziyor her daim. son albümde de bu durumun hakkını vermiş.

    ben öyle müzikal benzerliklere çok kafa yoran bir dinleyen değilim. yani şu grup şuna benzer, şu tarz şuna yakın falan çok da gerekli referanslar değil bir müziği dinlemeye başlamak adına. ama snowtorch albümünü dinlerken bu karşılaştırmaları yapmaktan kendimi alamadım. ilk şarkıya gel; buram buram van der graaf generator kokuyor. dinamik davul işlerinin üzerine inşa edilmiş süper piyano geçişleri falan. arkadaş bi tek peter hammill eksik. sonra hop bi bakıyosun genesis tarzı hareketler, bu hareketleri açıklayamıyorum çünkü genesis mevzunu zihnmde tam oarak çözümleyebilmiş değilim. ama var abi, resmen genesis ruhunu buralara getirdim diye bağırıyor adam.

    peki bu benzerlik iyi mi? eğer böyle yapılacaksa bu iş her daim yapılsın azizim. adamın yaptığı her işinde imzası var zira. hani dinlediğim zaman phideaux dinliyorum hissini rahatlıkla alıyorum. yanında aldığım o süper 70'ler hazzı da cabası. kısacası özgünlük konusunda en ufak bir sıkıntısı yok grubun. bu da onları şu 21. yüzyılın en bağra basılası gruplarından biri yapıyo.
  • doomsday afternoon albümleri, bir şaheser, bir sanat eseri, bir "epik panpa". öyle komple bir eser ki, bu sefer de bu şarkıyı açıp dinleyeyim diyemiyor insan. her seferinde tüm albümü dinleviyorsun.
    ve öyle bi grup ki, uzun zamandır haberdarım bu gruptan diye insana kendini şanslı hissettiriyor. keşke daha çok albüm yapsalar. keşke herkes bilse. keşke herkesler dinlese.
  • yeni albümünün eli kulağındaymış** ne bir haber ne bir şey. böyle mi olacaktı?

    (bkz: infernal)

    http://www.progarchives.com/…um_posts.asp?tid=87242
  • grubun esas adamı, zaten kendi projesi de işte anladın sen, xavier phideaux tv yönetmenidir. 2007'de 11 bölüm yalan rüzgarı yönetmiş, hatta bir bölüm days of our lives bile yönetmiş. 2007'den beri general hospital bölümlerini yönetiyormuş.
    pembe dizi yönetmenliği ve prog rock grubu liderliği, ne acayip bi kariyer. takdir ettim.
  • doomsday afternoon albümü hayatımda dinlediğim en güzel albümlerdendir.
    özellikle micro softdeathstar, the doctrine of eternal ice (hem part 1, hem part 2), microdeath softstar kanımca albümün en dinlenilesi parçalarındandır.
  • en son 2013 eylul'unde infernal isimli bitmek bilmeyen albumunun miksajina basliyordu. bugun facebook profiline baktigimda 1 ay kadar once "son olarak ufak tefek vokal ve gitar kayitlari kaldi, sonra ver elini miksaj" demis.

    babacigim sen napiyorsun orada allahaskina!? bu kadar mukemmeliyetcilik de fazla yahu! olduk bittik burada. adam osursa bile yardiriyorken ne gerek var boyle ince ise... (bilmeyenler icin: phideaux efendi tek cd diye basladi, sonra gordu ve arttirip double cd'ye guncelledi ve o gun bugundur didikliyor.)

    ben 2015 sonlarindan once dinleyebilecegimizi hic sanmiyorum. ama o kutlu gun geldiginde adamin en sahane eserine kavusacagiz diyor icimden bir ses. hayirlisi...

    ama olur da yaniliyorsam diye sana cok pis laflar da hazirliyorum bir yandan, bunu da bil yani phideaux'cugum...

    edit: yil olmus 2017, ve bati cephesinde degisen bir sey yok
hesabın var mı? giriş yap