• kemal sunal'ın filmlerinden biri.

    filmde erdal özyağcılar'ın oğlunu oynayan sarışın çocuk benim çocukluk arkadaşım olup, seneler önce vefat etmiştir.

    ismi harun'du.

    nur içinde yat kardeşim.
  • 1984 yapımı, kemal sunal'ın memduh ün yönetiminde fatma girik'le kanlı nigar'dan sonra çektiği ikinci filmdir.
    ikili son olarak japon işi filminde beraber oynamıştır.
    filmde kemal sunal; çöpçüler kralı, kapıcılar kralı, davacı, yoksul gibi umur bugay senaryolarından çekilmiş filmlerinde olduğu gibi yine nispeten uyanık ve çıkarcı bir kişiliği canlandırmaktadır.
    çöpçüler kralı filminde, "devlet kapısına kapağı atabilmiş olmanın" rahatlığı ve avantajını her fırsatta vurgulayan kemal sunal; bu filmde de devlete sırtını dayamıştır ancak artık eskisi gibi kendini güvende hissetmemekte ve memur maaşı ile kıt kanaat geçinebilmektedir.devir artık turgut özal devridir.
    umur bugay senaryolarında sıklıkla rastlanan "birilerini basamak olarak kullanarak veya sömürerek yolunu bulma" durumu, bu filmde de vardır.( yoksul filminde, yaman okay ve şehnaz dilan'ın yoksul'u kullanması, finalde yoksul'un da osman cavcı'ya benzer tavır sergilemesi, bizimkiler dizisinde kapıcı cafer'in penguen-tuncay akça'yı manavda çalıştırması ve patronluk taslaması, düttürü dünya filminde kemal sunal'ın kayınbiraderi tarafından çıkarları doğrultusunda yönlendirilmesi gibi.burada şunu da belirtmek gerekir: ezen kişi, geçmişin ezilenidir. kapıcılar kralı filminde kemal sunal'ın kendisini sürekli horlayan apartman sakinlerinden intikamını apartmanı satın alarak alması örneğindeki gibi ezile ezile artık o da ezmeyi öğrenmiştir.yoksul'da bir zamanlar çalışanı olduğu çay ocağının yeni sahibi olur.)
    bu filmde de sunal, geleceğini garanti altına almak için hiç sevmediği halde, almancı abisinin marklarına göz koyduğu fatma giriğin kendisine karşı olan saf aşkını kullanır.
    belki de söylenmek istenen tüm çıplaklığı ve yakıcılığı ile şudur: artık devir aşk meşk devri değildir.önemli olan ekonomik çıkarlardır.
    umur bugay, filmdeki erdal özyağcılar'ın canlandırdığı sinirli ağabey- biraz saf ve çocuksu kız kardeş- çıkarcı ve yüzsüz, yılışık damat adayı üçlemesini, yıllar sonra senaryosunu yazdığı yazlıkçılar adlı tv dizisinde de biraz değiştirerek kullanmıştır.(sinirli ağabey, engin şenkan'ın canlandırdığı küt nuri'dir.saf kız kardeş ayşe kökçü'dür.kız kardeşe sevdalı yılışık damat adayı ise ercan yazgan'dır.bu senaryoda, postacı'nın aksine sadece sinirli ağabey değil damat adayı da almancıdır.)
    ancak, umur bugay'ın bu üçlüyü konu ettiği ilk senaryosu aslan bacanak'tır.(aslan bacanak'ta yukarıdakilerden farklı olarak, damat adayı yine yüzsüzdür ancak kızı abisinin parası için değil gerçek bir aşkla sevmektedir.ayrıca, sinirli ve sert ağabey metin akpınar'da zengin bir adam değildir.)
    filmle ilgili diğer not ve ayrıntılar:
    erdal özyağcılar, kişisel görüşüm bu filmde hayatının en iyi oyunlarından birisini vermiştir.
    kemal sunal'ın şabaniye ile beraber en yakışıklı göründüğü diğer filmdir.
    ulvi alacakaptan ağzından sigara düşmeyen ve futbolcu olma hayalleri kuran gariban bir boyacı rolünde görünmektedir.
    ihsan yüce ile müezzin lüftü-yaşar güner'in videoda izlediği film, memduh ün'ün yapımcılığını yaptığı köroğlu filmidir. işin ilginci, bu filmde de köroğlu filminde de fatma girik oynamıştır.
  • alamancı kayınço latif'in (erdal özyağcılar) siyah mercedes arabasının plakası "k az 1941" olduğu ve postacı adem (kemal sunal) tarafından kaz gibi yolunduğu film...
  • izlerken sinirimi bozan tek kemal sunal filmidir.

    çocukluğumdan beri hiç yakıştıramamışımdır onun bu rolü kabul etmesini. açgözlü, sırf parası için kızla evlenmek isteyen, insanların emekleriyle uğraşarak elde ettiklerine göz diken, hakkı olmayanı istemeye kendinde hak gören üstüne çökmeye çalışan bunun için de her türlü oyunu yapan insanları kullanan pislik bir karakter. üstelik filmde bu şerefsiz karakter, sevimli ve haklı gösterilmiş. bugün şikayet ettiğimiz ne kadar emek vermeden elde etme, üstüne konma durumları varsa vaktiyle bu ve benzeri filmlerle insanlara işlemiş ve bi yerde bugünlerin tohumları ekilmiştir. şerefsizlik yüceltilmiş ve film sonunda da alkışlatılmıştır.
  • bu filmde alamancı abi rolündeki erdal özyağcıların performansı kemal sunalın çok çok ötesindedir diyebiliriz. kemal sunal kötü mü oynamıştır? hayır ama erdal özyağcılar resmen tarih yazmıştır.
    ayrıca ek olara belirtmek gerekirse filmin sonundaki postacılar müsabakasında yarışı uzun süre lider götüren amcanın stiline ve kemal sunala karşı liderliği koruma azmine hayran kaldım belirtmeden geçemeyeceğim.
  • 1969 yılında kapadokya'da bill ray tarafından çekilen bir fotoğraf.
    bbc türkçe'de hikâyesine yer verilmiş :

    "artık var olmayan bir zaman, samimiyet, mütevazilik ve yalınlık... tüm bu duygular ve belki de daha fazlasına duyulan bir özlemin yarattığı melankoli hali.

    bill ray'in life dergisi için çektiği bu fotoğraf insanda nostaljik hisler uyandırıyor.

    tıpkı yine life dergisi için çekilmiş, times meydanı'nda genç kızı öpen denizci fotoğrafı gibi. o ana, mekana ve zamana ait.

    fotoğrafçı bill ray de 1969 yılında nevşehir'de çektiği ve ikonikleşen bu kareyi, "bu tarihte bir andı. yaptığım o anı yakalamaktı" diye anlatıyor.

    1970 yılına ait olduğu sanılan fotoğraf ise aslında 1969 yılının eylül ayında çekilmişti.

    amerikan life dergisinin fotoğrafçısı olan bill ray ve muhabir nadine liber, 1969'da paris'ten istanbul'a geldi.

    onların 1 aylık türkiye turunun sonucunda ortaya çıkardığı içerik, derginin 17 nisan 1970 tarihli sayısında yayımlandı.

    o özel dosyanın kapağında ise türkiye'de yaklaşık 50 yıl sonra ünlenecek olan fotoğraf vardı.

    adının "lokanta" olduğu sanılan o fotoğraf, fotoğrafçısı bill ray tarafından "postacı" olarak adlandırılmıştı.

    bugün 83 yaşında olan bill ray, 50 sene önce çektiği kareyi "en iyi fotoğraflarından biri" olarak tanımlıyor.

    new york'taki evinden bbc türkçe'ye konuşan fotoğrafçı, 1969 yılının eylül ayında çektiği karenin ve bir aylık yolculuğun hikayesini anlattı."

    buradan sonrası copy paste değil alın teri. kulak teri de olabilir.

    "karşımdaki mükemmel görünen bir adamdı.
    onu gördüğüm anda kalakaldım. tanrıya şükür leica kameram boynumdaydı ve fotoğrafı çektim. iyi olacağını biliyordum.
    life dergisi için fotoğraf çekiyordum ve o sırada paris'teydim. fotoğraflı bir türkiye haberi yapma işi oluştu. 50 yıl geçti üzerinden. hatırlamak için o sayıya bakmam gerekiyor.
    o güzel sahiller el değmemiş henüz yapılaşmamış hâldeydi. turistlerin buraya gittiğine dair haberler duyuyorduk. ucuzdu, yemekler harikaydı, şarap güzeldi.
    elbette bu yolculuk bana inanılmaz yerler gezerek inanılmaz fotoğraflar çekme fırsatı sundu. ilk olarak istanbul'a gittik. bir araba kiraladık. oradan sahil hattını takip ederek efes harabelerine doğru güneye indik.
    daha önce bir gezi rehberinde görmüştüm. kayseri yakınlarında bir yerden bahsediyordu. bu yeri kesinlikle görmelisiniz, diyordu. iyi bir fotoğraf çıkacağını düşünerek oraya gittik. istediğim fotoğrafı çektiğime emin olduğumda öğle zamanıydı. oraya özgü bir lokanta buldum. yemeğimi yedim. keyfim yerindeydi. tam kalkmak üzereydim ki bu adamı gördüm. o tam o sırada yemeğini bitirmişti ve sigarasını yakmak üzereydi. rahat bir şekilde oturmuştu. kadraj mükemmel görünüyordu. ben de fotoğrafı çektim.
    kameram o sırada boynumdaydı. her an hazır olmalısınız. yani tam anlamıyla spontane bir andı.
    aramızda hiçbir konuşma geçmedi. ona sadece o şekilde kalmasını işaret ettim. o şekilde durması için "dur" işareti yaptım. sanırım profesyonel bir fotoğrafçı olduğumu anladı. tabii arkadaki garsonun arka planda neden o kadar iyi durduğunu ancak tanrı bilir. aynı zamanda yine arkada duran atatürk madalyonu. o da bu fotoğrafı mükemmel yapan nedenlerden biri. ama onu oraya ben koymadım. zaten oradaydı.
    öncelikle bakar bakmaz bu adamın türkiye'de olduğunu anlıyorsunuz. burası new york, paris değil. her şeyi anlatıyor size.
    tek yaptığım hareket kadraj için birkaç santim sağa veya sola kaymaktı. bu kadrajı seçtim çünkü kompozisyon böyle daha doğruydu. ayrıca ışığın da adamın suratına böyle düşmesini istedim. ışığın insanların bir yanına ,aynadaki gibi, vurmasını çok severim. vermeer'in yaptığı gibi.
    fotoğrafçılığın varlık sebebi anı yakalamaktır. bu kare tarihteki bir an, bir yerdeki o an. bunun için fotoğraf çekersiniz. yaptığım buydu.
    1953'ten beri dünyayı gezerek bunu yaparım. bu türkiye'deydi. mesela fotoğrafı moskova'da çekseydim arkada lenin olsun isterdim.

    bu adam koçak'ın postane müdürüydü. ve belli ki giyinmeyi ciddiye alan biriydi. çok güzel giyinmişti. dahası fotoğrafın çekilmesinden de hoşnut gibiydi çünkü iyi giyindiğini biliyordu. umarım fotoğrafı görmüştür çünkü benim gösterme şansım yoktu.

    bu oldukça büyük bir baskı.( fotoğrafın bir örneğini gösteriyor.) dia'dan bastım. bunlar artık yapılmıyor galiba. bu en iyisiydi.

    kalıcılar. sonsuza kadar."

    edit: haberde video var ama bill ray röportajının linkini de bırakıyorum.
  • bazen belediyenin sokak levhası konusundaki vurdum duymazlıklarına ilaç gibi gelen meslek sahipleridir

    - afedersiniz bu sokağın adı nedir ? *

    - koza sitesi olarak biliniyor ama siz nereyi aramıştınız ? *

    (şimdi sözlüğe yazacağım denmez, iyisi mi olayı masumane bir şekilde kamufle etmeli)

    - arkadaşımın evini arıyorum da ıhlamur sokakta demişlerdi. burası ıhlamur sokak mıdır acaba **

    - arkadaşınızın adı neydi ?

    - !!!!!! **

    - şeyyyy ahmet telli **

    - petek sitesi 4. blok daire 14te biraz aşağıda

    - sağolun !!!! yine de bu sokağın bir adı var mı ?

    - valla söğüt sokakta deniyor ...

    - büyüksün posta

    (bkz: ayniyle vakidir)
  • latif'in baba evinde nesquik bile vardır.
  • senaryosu çok çirkin bir konu üzerinden yürüyen türk filmi. çocukken izlediğimizde pek anlamaz gülüp geçerdik ama harbiden iğrenç detaylar var bu filmde.
    gerçi bu tür filmlerin amacı toplumun fotoğrafını çekmek ama filmde yapılanlara herhangi bir eleştiri olmadığı gibi tam aksine bu gibi çirkin davranışlar bir marifetmiş gibi yüceltiliyor.
    aynı kafa yapısı gurbetçi şaban filminde de vardı ama bu film çirkinlik çıtasını bambaşka bir noktaya taşımış.
    https://www.youtube.com/watch?v=w9wgwbm3pqo
hesabın var mı? giriş yap