• gerzekliktir. başına "pozitif" koymak ayrımcılık olduğunu değiştirmez. bir işi daha iyi yapabilecek, daha nitelikli beyaz bir aday olmasına rağmen, onun kadar iyi yapamayacak siyahi bir adayın seçilmesi haksızlıktır.
  • temel olarak, adil olmak adına eşitlik ilkesini kurban etmek. equity için equality'yi feda etmek.

    peki ama, bahsedilen ve evrensel (bu da gene kime göre, neye göre) olması beklenen adillik kriterlerine kim karar veriyor? pozitif ayrımcılık iktidara gelince sonuç tam anlamıyla adaletsizlikle sonuçlanıyor.

    bu ilkenin yarattığı fiili adaletsizlikleri pek çok konuda görebilirsiniz. pozitif ayrımcılık uygulamalarından biri olan "kadın beyanının esas alınması" ile ortaya çıkan örnekler için:

    (bkz: taciz ve tecavüzde kadın beyanı esastır/@toroslardir benim yurdum)

    pozitif ayrımcılık ve karşıtlığı, eşit davranmak ve adaletli (güya) davranmak arasında bir savaş aslında.

    pozitif ayrımcılık, eşitliğin adalet getirmemesine karşı uydurulmuş bir yaklaşım. başka bir çare bulamayınca meşrulaştırılan adaletsizlik ve ayrımcılık ideolojisi.

    örneğin, kadının beyanı esas alınsın diyenler ve bunu ispanya gibi uygulayan ülkeler, oluşan yeni çeşit mağduriyetleri görmezden gelerek sorunu daha da büyütüyorlar ve tepki hareketlerine yol açıyorlar. bir şeyi düzeltmeye çalışırken iyice karıştırmak gibi. belki izlemişsinizdir, jim carrey'in oynadığı bruce almighty filminde tanrı olan jim carrey tüm insanları mutlu etmek için dileklerinin hepsini toptan onaylıyordu, sonrasında piyango oynayan kişilerden büyük ikramiyeyi kazanmayı dileyen kişiler birbirine giriyordu. tam olarak böyle bir ahmaklık ortaya çıkıyor bu sosyal adalet projelerinden. işler iyice arap saçına dönüyor, adaletsizlik daha beter ortaya çıkıyor.

    bir saptama ve kehanet ile bitireyim:
    sosyal adalet projelerinin başatı feminizmin; özellikle batı toplumlarında iktidara, medya ve üniversitelere, yargı sistemi ve diğer sosyal kurumlara, hatta şirketlerin işe alım stratejilerine kadar işlemiş olmasının negatif sonuçları şu an bile hissedilir derecede çöküntü yaratıyor. feminizm kadınlara verdiği mutluluk sözünü yerine getiremedi ama batı toplumunun özellikle önümüzdeki 20-30 yıl içinde tamamen çökmesine (ataerkil toplumun nüvesi olan aile kurumunun baş aşağı edilmesi, ailenin ve aile bireylerinin toplumsal rolünün kasıtlı olarak bastırılıp hafifsenmesi sadece kadın değil erkeklerde de ahlak, toplum, yaşama amacı gibi değerlerin yeniden tanımlanmasına yol açıyor) neden olacağı aşikar. gerçi anti feminist hareket tepkiler gün geçtikçe artan bir ivmeyle doğal olarak yükseliyor, kim bilir belki de feminizm otokrasisini bu doğal tepki hareketleri örgütlenerek yıkacaktır.

    (bkz: pozitif ayrımcılık adaletsizliği)
  • konuşulmayıp uygulanması gereken şey.

    kadını, çocuğu, engelliyi, doğayı, eğitim almak isteyeni, girişimciyi, aktivisti, düşünürü, edebiyatı ve edebiyatçıyı koruyup kollayacaksın, laga luga edip eski tas eski hamam devam etmeyeceksin.

    mutluluğun sırrı bunda.
  • uygulanan grup tarafından pozitif, geri kalan kesim tarafından negatif algılanabilen tutumdur.

    bu sıralar pozitif ayrımcılığa en iyi örnek, "italya'daki kadınlara regl döneminde 3 gün ücretli izin verilmesi" düşünülebilir. kadınların motivasyonunu ve verimliliğini arttıracak güzel bir öneri olduğunu düşünsem de, iş alımlarında kadınların tercih edilmesini olumsuz yönde etkileyecektir.

    ülkemizde de kadınlara 6 ay doğum izni verildikten sonra, yaklaşık 3te1'inin işten çıkartıldığını biliyoruz.

    pozitif ayrımcılık yaparken, doğurabileceği olumsuzluklar da düşünülerek bunu önlemeye yönelik bir plan daha yapılmalıdır. (şirketlerde çalışanların en az % şu kadarı kadın olmalıdır gibi..)
  • bu ayrıma uğrayanın yanında mutlaka bunun negatif olanına uğrayan da mevcuttur.
  • tanım: ayrımcılığın adını değiştirip şirin gösterilmiş hali.
    ayrımcılığın pozitifi negatifi olmaz.

    özellikle çevremdeki insanlar kadınlara yönelik sözde pozitif ayrımcılığı benimsemiş durumda. bu kelimenin tam anlamıyla saçmalıktır.
    kadınlar erkeklerle "aynı haklara" sahip olmalıdır buna katılıyorum ama "aynı sorumluluklara" da sahip olmalıdır. yani bir cinsiyeti diğeriyle eşit yapmanın yolu yukarıda olanı aşağıya çekmek değil aşağıda olanı onun yanına çıkarmaktır. hem bu sayede erkeklerin üzerinden ataerkil toplum tarafından verilen gereksiz sorumluluklar ve görevler alınacaktır.
    bu eşitlik düzeyine ulaşmak ancak kadınların eğitilmesi ve ekonomik özgürlüklerini kazanmasıyla mümkün olacaktır.

    bu saçma ayrımcılık ırk, ideoloji, din vb. konularda da yapılmakta ve toplumsal sorunların temelini oluşturmaktadır.
  • ben bu kavramın çok sahtekarca uydurulmuş bir ötekileştirme olduğu kanaatindeyim. ayrımın pozitifliği ve negatifliğini belirleme ölçütünün ayrılacak şeyin yararı olduğunu düşünmüyorum. niyetin iyiliği ve etik yönü başka mesele. burada daha derinlerde yatan ve tetikleyici olma özelliğine sahip başka bir şey var: güçlü ve hakim olan benim ve pozitif ayrımı da hükmettiklerim arasında ben gözetebilirim, onların yararına ve zararına olana ben karar verir ve kimin serbest düzen içerisinde ezildiğini ben bilirim.

    hakikaten de gerek kadınlara gerekse azınlık gruplara uygulanan pozitif ayrım en temelde "siz zayıfsınız ve ben sizi gözetecek güce sahibim" ifadesini kendi içerisinde barındırıyor. belki bununla sağlanan faydalar var fakat daha öte de çok daha büyük bir zarar var: ötekinin iradesini yok sayarak ona yardım etmek. ben bunun bir yarar olduğunu düşünmüyorum. eğer ben güçlü isem ve bu gücü birilerinin yararına kullanmak istiyorsam, onların yararına olanı kendim vermem; daha ziyade bu yararına olanı alması için uygun şartları ve zemini hazırlarım, yani bunu kendisinin almasını sağlarım.

    bundan da ziyade her pozitif ayrımcılığın ileride bir negatif ötekileştirmeye dönüşeceğini öngörememek basiret yoksunluğundan başka bir şey olmaz. zira bir kere eşitlenmeye veya olumlu yönde ayrıma getirilen şey daha sonra ezicileşir. ölçü ve denge insanın kontrol edebileceği kadar basit bir hal değil, kaldı ki bunu eylemeye çalışan kimse de parametrelerden birisi olacaktır.
  • http://alkislarlayasiyorum.com/…adin-erkek-esitligi

    şöyle bir video yapılmış.

    eğer bir kadın size vuruyorsa, ceza kanunları size kendinizi savunma hakkı veriyor. bunu kullanabilir, ölçülülük sınırında kadını doğduğuna pişman edebilirsiniz. sonuçta istedikleri gibi kadın erkek ceza kanunları önünde de eşit. bu kadar basit.

    ha ben ölçüyü kaçırırım derseniz de, kanun yine belli. haksız tahrik. kimse kimseye tekme tokat dalarak onu tahrik etme hakkına da sahip değil. kadınlar da değil.

    şimdi söz feminazi ve meriçlerde. kadınların insanları yaralama hakkı var dimi?

    hele videoda bir tanesi var, adamın burnunu kanatıp "ee napıcan bir kıza mı vuracaksın" diyor. sonra dişi kırılıyor gerizekalı kızın. ee, self-defence işte.
  • (bkz: ingiliz dili ve edebiyatı)

    %90 kadın falan bölümde erkeklerin negatif ayrımcılığa uğraması kadınlar için bir pozitif ayrımcılık örneğidir.
hesabın var mı? giriş yap