• üstesinden gelemediğiniz bazı iç sıkıntılarınız varsa, profesyonel yardım almaktan kaçınmayınız. böyle bir şeydi okuduğum alakasız bir yerde, alakasız bir zamanda. evet üstesinden gelemediğim şeyler olduğu açıktı ne kadar kendime kabul ettirmem zor olsa da. yardım almak, istemek çok daha zordu. açıkçası kimsenin bana yardım edebileceğini düşünmüyordum. her şeyi kendi içimde halletmek istiyordum ama tüm denemelerim hüsranla bitiyordu.
    kimseye de bir şey denmiyordu. kimse nasılsın sorusunu umursayarak sormuyordu, zaten her şeye verilecek cevapları hazırdı, her şey hakkında fikirleri, örnekleri vardı ve anında lafı ağzna tıkar seni sana anlatmaya kalkarlardı. dinlemeye ihtiyaçları yoktu,sen ilk cümleyi söyle onlar gerisini tamamlarlar, doğuştan gelen yetenekleriyle her konuyu kendilerine getirebilirlerdi. insanlarla konuşmayı denemek sadece deneme olarak kalıyordu.

    böyle bir anda belirdi psikiyatriste gitmek fikri daha önce aklıma bile gelmemişti. yardım almak belki de imkansız değildi, utanılacak çekinilecek bir şey değildi. zaten olacağı bir ilaç yazıp gönderecekti. (evet en başından gerçeği biliyordum)
    telefona rehbere koştum, internetten aradım taradım. yaşadığım yerde özel hastanelerde bile psikiyatrist bulunmuyordu ve tek gidebileceğim yer devlet hastanesiydi.
    önce bunu bir sindirdim sonra sabah erkenden kalkıp vezne kuyruğuna girdim, t.c. nomu verip sıra nomu aldım.doktorun kapısına geldim. bu arada bir tanıdığa rastlama ihtimaline karşı bir yalan hazırladım zira hastanenin en yoğun zamanında en kalabalık koridorlarından birindeydim. çok beklemedim çünkü içeri giren pek uzun kalmıyordu. doktorun karşısındaki sandalyeye oturdum zaten oda iki kişinin karşılklı oturabileceği endeydi ve hemen dibimizde de sekreter mi hemşire mi bir görevli vardı.

    doktor yaşım, işim gibi bir kaç şey sordu ve anlat dedi, özet geçmem gerektiğini hemen anladım. yabancılarla konuşmak daha kolay derler pek de değilmiş. tepkisiz dinledi beni. ( en azından bir hımmmm falan beklemedim değil) geçtiğim özeti çok fazla özet bulmuş olacak ki eee başka falan dedi. ben ellerimi açıp gözlerimi belertip omuz silktim daha ne olsun dercesine. bu arada beni şöyle baştan aşağı bir kez daha süzerek dış görünüşüme hala özen gösterebildiğimi vurgulayan şeyler söyledi. afalladım önce bütün foyam ortaya çıkmıştı, kimi kandırabileceğimi sanıyordum ki? kıyafetlerim temiz hatta uyumluydu ve hala saçlarımı taramayı akıl edebiliyordum. beni çelişkilerimle bırakıp reçetesine depresyon altına da bir kaç ilaç yazdı. sonuçta ben kazanmıştım onu ikna edebilmiştim gerisinin bir önemi yoktu o an. reçeteyi kaptığım gibi kaçarcasına kapıya yöneldim. arkamdan bir ses nereye daha randevu vericem dedi. mecburen geri döndüm.
    sonuç olarak bana kendimi onu kandırmaya çalışıyormuşum gibi hissettirdi ve bu çok kötü bir hismiş. ilacı da öyesine yazdı sanki ya da ben paranoyağım. bilmiyorum. en kötüsü de psikiyatriste gitmek öyle bir kerelik bir şey de değilmiş.
  • bir psikiyatrist: "psikiyatriste gerçek hastalar gitmez, gerçek hastaların hasta ettikleri kişiler gider" demişti. bu yüzden gibson'u dinlemekte fayda var: "kendinize depresyon ya da itibar kaybı teşhisi koymadan önce çevrenizdekilerin aşağılık insanlar olmadıklarından emin olun"
  • "acaba ne dicek, ya duymak istemediğim şeyler söylerse..." diye korkudan sıçmama sebep olan aktivite.neden korktuğumu da bilmiyorum işin ilginci.üstelik randevuya sadece 2 saat kaldı... *
  • "insanlar senin bildiklerini bilselerdi ve buna ragmen boyle neseli oldugunu gorselerdi "vay bee ne kadar guclu kiz" diye dusunurlerdi" diyenlerle yapılmaması gereken eylem.

    psikiatristin görevi tedavidir, gaz vermek değil. üstüne yaptığı etik değildir. yorum yapması hem üstüne vazife değildir hem de yanlıştır.
  • psikiyatristler çok nadir ev ziyareti yaptığından olsa gerek ihtiyaç duyan kişilerin başına sıkça gelen hadise. ne demişler "psikiyatrist sana gelmiyorsa sen psikiyatriste git". ha bu arada (izinleri hariç) haftanın beş günü gidiyorum benimkine.
  • şu an sıramı bekliyorum. randevuyu 14 gün önce almıştım. ne diyeceğim bilmiyorum. mahfolmuşum diyeceğim heralde. mahfoldum.

    edit: anlattım, dinledi, sordu, dinledi. konuşmak iyi geldi mi? hala aynıyım. ilaçlara başlayınca bakacağım duruma.

    edit 27 eylül: kendi kendinize çözemediğiniz, hayatınızı etkilemeye başlayan sorunlarınız varsa kesinlikle gidin. kendiniz bu iyiliği yapın. biraz zaman verin ve sonucu görün. verdiğim her kuruş helal olsun. çok iyi hissediyorum.
  • kendi kafama göre kullandığım ilaçlardan sonra uzun zaman sonra nihayetinde cumartesi günü gideceğim. gidip ne diyeceğimi bilmiyorum. kırmızı reçete, yeşil reçete ne olursa olsun farketmez. ne verecekse versin. aptal çocuk gibi mızmızlanmadan derdimi anlatabilmek istiyorum. iyi hissetmek istiyorum.
  • ihtiyacı olup da gitmeyenlerin etkilerini çok hissediyoru(z)m, hissetti(k)m. gidin lütfen gidin, iptir olun gidin... sizde kurtulun bizde! sizin saçma sapan tavırlarınızdan, gelgitlerinizden, duygularınızdan, düşüncelerinizden ben bıktım, siz bıkmadınız. ihtiyacı olduğunu gördüğüm kişileri güzelce uyarıyorum. gurur yapmaya, utanmaya, mahcup olmaya gerek yok. nasıl diğer polikliniklere gittiğiniz gibi buna da gidin. hastalığın ayıbı, günahı olmaz.

    imza: alayına gitmiş, denemiş deli.
  • son birkaç yılda hayatımda olumlu ve olumsuz değişiklikler oldu. hepsine bir şekilde uyum sağladım. arada üzüldüm, sevindim, geçiştirdim. geçtiğimiz aylarda ise üç radikal değişiklik (ki bazısı benim iradem dışındaydı) yaşadım. bu süreçte çeşitli fiziksel rahatsızlıklar yaşadım. basit şeylerdi baş ağrısı, kulak sıkıntısı vs. ama hayat kalitemi oldukça düşürüyordu. yaşadığım bu sorunların ve duygu geçişlerinin hep bu üç değişimle ilgili olduğunu biliyordum. bazı günler çözüyor, arada ise olduğum yere çöküyordum. psikiyatriste gitme kararını o zaman almıştım. ama çevremdekilerle konuştuğumda gereksiz olduğunu, yaşadığım sürecin normal olduğunu dinledim durdum ve gitmeyi erteledim. tam her şey bitti, bu kararları kabullendim artık dediğim noktada sorunlarımla aslında baş edemediğimi fark ettim ve o an arayıp randevu aldım. şu ana kadar üç seans gittim. her gidişimde daha mutlu çıktım oradan. 45 dakika sonrasında çiçek gibi oluyorum. klasik iki test yapılmıştı ilk gidişimde, büyük bir merakla sonuçlarını dinledim. şaşırdım da biraz. tahmin ettiğim sonucu öğrendim. ama bunun kronikleşmeyeceğini öğrenip mutlu oldum. hayatımdan çıkarmayı düşünmüyorum bu seansları. gerekli olup olmadığı tartışılabilir. ama mutlu ediyor beni. bu devam ettiği sürece ben de gitmeye devam edeceğim.

    naçizane tavsiye: seans ücretini gözünüzde büyütmeyin. aylık sigara, kozmetik, kahve vs. harcamalarınızı kısıp bu parayı ayırabilirsiniz.
  • benim daha kendimin içine giremediğim beynimin içerisine girebilecek olanına denk gelmedim bugüne kadar ki kendileriyle güzel bir mazim var.
hesabın var mı? giriş yap