• stephen king'in en son serisi olan kara kule'nin baş kahramanıdır. acayip karizmatik bir adamdır. geçip gitmiş bir dünyada kurtuluşun kara kule'yi bulmak olduğuna inandığı için yıllarca sürecek bir yolculuğa çıkmıştır. bana göre stephen king'in dünyaya kazandırdığı en önemli karakterlerden biridir.
    en son bu seriden calla'nın kurtları çıktı.
  • stephen king adlı insanüstü-insanın genç bir öğrenciyken yazmaya başladığı ve an itibariyle yedi cildinden sadece beş tanesi yayımlanmış olan (gerisi yazılıp bitmiş) muhteşem western-fantazi roman serisinin ince elenip sık dokunmuş harika protagonisti. aşırı uzun boylu, siyah saçlı mavi gözlü, genellikle "yağmur ya da toz rengi" giyinen silahsor. beşinci cildin sonunda (wolves of calla) kendisini saçları şakaklarında kırlaşmış ve artrit acısıyla bacakları yamulmaya başlamış bir halde bıraktık. bakalım song of susannah da neler olacak..
  • kara kule serisinin ilk 4 kitabını okumamış olanlar için spoiler içerebilen kısımlar olabilir, okumayan okumayıversin..

    taa ilk başından * jake yüzünden kızdım ona, güvenmeme kararı aldım, sevmedim, karizması almış başını gidiyordu, bi kere son silahşör olması yeterdi de artardı bile, gözününüz takip edemeyeceği hızda silah çekmek görülmüş bir şey miydi? bu kadar soğuk ve acımasız bir ifadeye sahip olmak, itici olması gerekirken alabildiğine çekici olmak nasıl becerilebilirdi ki? ama hayır, kötüydü, kötü şeyler yapmıştı, kule'yle kafayı bozmuştu ve bu iyi değildi, sonuç iyi olmayacaktı.

    sonra * ka-tet üyeleri tamamlanınca, hedefi belirginleşmeye başlayınca iyice güvensizleştim, korktum ondan, diğerleri için endişelendim.. endişelenmeliydim çünkü daha da bencildi sanki o'nu ilk tanıdığım halinden.. daha da saplanmıştı kule fikrine, daha da.. bencildi işte.

    daha sonra * yaptıkları ise istemediğim şeylerdi, düşünmek istediklerimin aksini düşünmeye zorluyorlardı beni.. , kafamı daha da karıştırdı, güvenmek istemiyordum çünkü, sempati beslemek istemiyordum.. kötü şeyler olacaktı ve sorumlu *o* olacaktı, elbette *o* olacaktı ve büyük ihtimalle olan *o* na olmayacaktı.. tamam son silahşördü, tamam "babasının yüzünü unutmamıştı", ama amacı belliydi, amacında başkalarına yer yoktu, bunu hem o biliyordu, hem diğerleri...artık çigiyi aşmıştım ben de zaten, diğer yoldaşlarının yaptığı gibi, başlangıçta isteksizdim ama sonradan benim de merakımı cezbetti kara kule, gidebildiğim yere kadar roland'ı takip edecektim.. gidecektim, istesem de, istemesem de, kule'yi bulacaktım ben de, bulmaya çalışacaktım.. ama o'nu sevmek zorunda değildim, sevmemeliydim, seversem üzülecektim, ben de diğerlerine karşı bencillik yapmış olacaktım, çünkü kötü olacaktı.. sonu kötü olacaktı.. en ufak bir sempati, gerisini getirirdi.. sempati duyulmamalıydı o'na, kim oluyordu ki o? son silahşör diye bütün istedikleri önüne mi serilmeliydi, insanların canları tehlikeye mi atılmalıydı??? kim oluyordu da böyle bir hakkı kendinde buluyordu, eddie'ye yazık değil miydi, susannah'ya, hele jake'e yazık değil miydi?? madem o kadar istiyordu kendi başına yapsındı..

    ama dördüncü el* için iyi hazırlanmıştı birileri * , darbenin bu kadar beklenmedik, bu kadar sersemletci, bu kadar koyucu, bu kadar,.. bu kadar keder verici, üzücü olacağını düşünmemiştim. bir insanın geçmişi, çocukluğu, gençliği, onu şekillendiren süreçlerden en önemlisidir diye bilirim, ki öyledir, buna inanıyorum, ama böyle bir geçmişten *böyle* bir adamın çıkmasını bekleyemezdim, bu kadar acının üstüne kimse bu kadar olgunlaşamazdı, bu kadar ayakta kalamazdı, ayakta kalsaydı da böyle olamazdı.. ve…. sonradan aklıma geldiğinde artık köprünün öbür tarafındaydım bile, o’nun yanındaydım artık, isteksiz bir süvari olarak değil, sonuna kadar gitmeye and içmiş, o yola baş koymuş biri olarak, olabilsem bir dost olarak, kalbindeki sızıntılardan ufacık bir tanesinin bile önüne set çekebilmek için onun yanında olabilmek isterdim, yapabilmek..

    bir *sebep* olmadan, bir *amaç* olmadan dayanamazdı kimse, ilerleyemezdi, yapamazdı... ve ömrünü bir amaca hizmet ederek geçirmek, kimseye güvenmeden, yanında kimse olmadan, ve yanında olanların da bir gün sözünden dönebileceğinin verdiği tedriginlikle ilerlemek, ne kadar yakın olsalar bile, bir insanı ne kadar duygusuz yapabilirdi, ne kadar bencil yapabilirdi? bu kadar mı? o’nun kadar mı? ne kadar tek başına olabilirdiniz, ne kadar yalnız? ve ne kadar böyle devam edebilirdiniz? tutunacağınız bir şey olmasaydı..

    “kara kule” o’nun amacıydı.. o’nun kaderi, o’nun sonu ve herşeyi..

    ve… lanetiydi.. çünkü artık yalnız değildi… çünkü artık kendisini kapatamazdı, etrafındaki gönüllü insanların buna niyeti yoktu, onları kendisini sevmesi için hiç zorlamadığı halde olan buydu, kalbine dokunabiliyordu onlar… zorlamasalar da , belli etmeseler de, farkında olmasalar da yaptıkları buydu.. onunlaydılar, onun yoldaşlarıydılar, ka-tet’iydi onlar, artık endişesiydiler, ne kadar bu yolda yalnız olduğunu düşünse de, artık değildi ve olamayacaktı… olmak ta istemiyordu zaten…galiba.. son kez hissetmek istiyordu belki de.. son bir defa.. tehlikenin de farkındaydı.. bu olayın, onunla birlikte ilerleyen bu insanların geleceği ile ilgili vicdan muhasebesinden nasıl çıkardı bilemiyordu belki, vicdan azabına dayanabilecek miydi kötü bir şey olduğunda? bilmiyordu, ama ilerliyordu… ilerliyordular.. kule yakındaydı.. bekliyordu.. silahşör’ü bekliyordu.. ka-tet’i.. kurtuluş ya da yokoluş oradaydı.. hepsi ve daha fazlası… artık geri dönmek kesinlikle bir seçenek değildi..

    roland deschain, son silahşör, ka-tet’i ile yola devam ediyor callanın kurtlarında… daha okunmadı, sonuncusunun, hiç olmazsa sondan bir önceki macerasının gelmesi beklenmekte.. istenmeyen ama beklenen *son* geçiştirilmekte… çünkü acı olacak, keder olacak.. birileri için kötü olacak.. istenmeyen çok şey olacak.. bilinmekte..

    yine de kader kaçınılmazsa.. biz de roland ile orada olacağız demektir.

    ve diyeceğiz ki : “öyleyse git!.. bundan başka dünyalar da var!.” ama kime? kimlere??

    ----------------------

    “would you dare climb to the top, gunslinger? could it be that somewhere above all of endless reality, there exists a room?...“

    "you dare not."

    and in the gunslinger's mind, those words echoed: you dare not.
  • (bkz: #6150434)
  • “önce gülümsemeler gelir, ardından yalanlar, ve sonunda silahlar.”
  • stephen king'in spaghetti western filmlerinden etkilenip kurguladigi kara kule karakteri ki elemanimiz iyi kotu cirkin filmini seyrettikten sonra kara kule serisinin kafasinda canlandigini bizzat soylemistir.
  • bir kara kule hayranının lance henriksen'in tipinden hareketle yaptığı roland heykeli aşağıdaki linklerde görülebilir:

    http://www.deviantart.com/view/14734381/
    http://www.deviantart.com/view/14734807/
    http://www.deviantart.com/view/14734998/

    roland'ın kafamda kesin hatlarıyla oturmuş bir tipi olmadığı için kesinlikle etkileyici bir yapıt.. bir tek gözleri olmamış sanki.. beklediğim buz gibi etkiyi yaratmadılar da..
  • "he who does not learn from the past is doomed to repeat it" lanetidir..
  • (bkz: king ka teti)
hesabın var mı? giriş yap