• aynı tartışmanın 250 yıl önce de yaşandığı durumdur. hala aynı kafa ile hala hayatta kalabilmiş olmak ayrı tartışma konusudur.

    murat bardakçı'nın kaleminden olayı aksettireyim:

    macar asıllı bir fransız topçu generali olan baron françois de tott, 1733 ile 1793 yılları arasında yaşadı. 1757'de istanbul'a geldi ve osmanlı devleti'nin hizmetine girdi. bir ara kırım'da bulundu, daha sonra çanakkale boğazı'nı tahkim etti ve osmanlı topçu birliklerini modernleştirmeye çalıştı. haliç'te bir mühendishane mektebi açan ve 'sür'at topçuları ocağı'nı da kuran baron de tott, daha sonda macaristan'a döndü ve türkiye hatıralarını dört cilt halinde yayınladı.

    baron, istanbul'da 1770'lerde yaşanan 'domuz kılından fırça' tartışmalarını hatıralarında şöyle nakledecekti:

    '...istanbul'da domuz kılının kullanıldığı bütün malzemeleri yahudiler yapıyorlardı ve top fırçası ihtiyacımı da yeterince karşıladılar.

    ...başdefterdar, endişeli bir tavırla, 'hazırladığınız toplar nerede?' diye sordu. 'işte, şurada gördüğünüz kalabalığın ortasında' dedim. binlerce kişi, yeni top atış usullerini görmek maksadı ile sabahtan itibaren káğıthane'ye gelmişti. başdefterdar, domuz kılından hazırlanmış fırçaları göstererek 'bunlar nedir?' diye sordu. sorunun nereye varacağını anlamamış gibi davrandım, 'top fırçaları' dedim. 'onu ben de görüyorum, size sormak istediğim, bu fırçaları yapmak için kullandığınız malzemenin ne olduğu' diye cevap verdi.

    ben 'sordunuz, söyleyeyim: bu işe yarayan tek malzeme olan domuz kılından yapılmışlardır' deyince başdefterdar 'işte, bunları kullanmamıza engel olan sebep!' karşılığını verdi...'

    baron'un top fırçlarının domuz kılından yapılmış olduğunu söylemesi, top atışlarını seyretmek için gelmiş olan halkın arasında galeyan yaratmış ve halk 'allah bizi korusun' diye haykırmaya başlamıştı. baron de tott, bunun üzerine başdefterdar'a hitaben 'bu meseleyi çözmelisiniz. çözüm için şeyhülislam'dan fetva alınması gerekiyorsa, bunu elde etmek için elimden geleni yaparım' demiş ama fırçaları parçalayıp yok etmesi rica edilince çileden çıkmış ve 'bütün camiler domuz kılı ile dolu iken, bu fırçalar için neden bu kadar patırtı ediyorsunuz?' diye bağırmıştı. sonra bir top arabasının üzerine çıkmış, kalabalığa hitaben 'aranızda badanacı var mı? varsa ortaya çıksın!' diye sormuştu.

    sonrasını, yine baron'un hatıralarından okuyalım:

    '...bir ihtiyar sesini yükselterek 'ben badanacıyım, ne istiyorsunuz?' dedi.

    - 'eğer iyi bir müslümansanız, soracağım sorulara doğru cevaplar vermenizi istiyorum' dedim ve sordum: 'hiç cami boyadınız mı?'

    - pek çok, hem de en önemlilerini.

    - bu iş için hangi áletleri kullandınız?

    - değişik boyalar kullandım.

    - siz iyi bir müslümansınız ve doğru olmak zorundasınız. neden dolambaçlı yollara sapıyorsunuz? boya álet değil, araçtır. mutlaka bir fırçanız vardı. söyleyin bakalım, bu fırçalar hangi maddeden yapılmıştı?

    - beyaz kıldan yapılmıştı. biz onları hazır halde satın alırız, imal etmeyiz.

    - ama fırçalardaki kılın hangi hayvana ait olduğunu bilirsiniz. bana bunu söyleyin.

    - madem bu kadar istiyorsunuz, söyleyeyim. bütün fırçalarımız domuz kılındandır.

    - çok doğru söylediniz ama bu bu kadarı yetmez. kullandıktan sonra fırçalarınızın kıllarına ne olur? caminin boyanması bittikten sonra, elinizde ne kalır?

    - fırçaların sapından başka birşey kalmaz. kıllar duvarlara yapışır.

    ben, bunun üzerine 'demek ki, camilerinizin kutsallığını bozmayan domuz kılını düşmanlarınıza karşı kullanmanızda hiçbir sakınca yoktur' deyince halk hep bir ağızdan, 'allah'a şükür' diye bağırdı. endişelerinden kurtulan başdefterdar da sırtındaki ağır samur kürkü çıkarttı ve fırçalardan birini büyük bir şevkle alarak 'haydi bakalım, mü'minlerin şánı ve selámeti için bu yeni icattan faydalanalım' diye haykırdı' (mehmet r. uzmen'in 'türkler ve tatarlara dair hatıralar' isimli tercümesinden).
  • (bkz: domuzun eti haram kılı değil)

    banyo ürününü götümüze sokmuyorsak bence caiz.
  • (bkz: fırça yemek)
  • berberlerin tiras kopugunu sakala yaymak icin kullandiklari firca var ya? heh, o firca iste domuz kilindan yapilir.

    turkiye'de her berberde bulunur. her turk erkeginin sakali, dinci de olsa, domuz kili ile sivanmistir.

    abuk bir durum degil yani, turkiye icin bile, bunu aciklamaya calisiyorum.
  • "normal hallerde, ihtiyaç olursa kılından, kemiğinden ve boynuzundan, tabaklandığı zaman da derisinden faydalanmak caiz ve mümkündür."

    sadece etinin, yağının ve diğer parçalarının temiz olmadığı gerekçesi ile tüketimi haram kılınmıştır.

    dini konularda hassas olanlar elbette tercih etmeyebilir ama bir fırçanın hammaddesini sormaya neden gereksinim duyulduğunu anlayabilecek kapasitede değilim sanırım.

    domuz etinin haram kılınma sebebi temiz olmaması. kılını yemiyorsan (götüne sokmuyorsan demiyorum bak dikkat edersen) sorun yok.
  • domuzun sadece eti haramdır. kılından, tüyünden, derisinden faydalanmak haram değildir.

    çok bilinen bir örneği osmanlı'dan vereyim:
    istanbul aksaray'daki pertevniyal valide sultan camii'nin inşaatı sırasında boyası domuz kılından imal edilmiş fırçalarla yapılmıştır.
  • kıçından ayet uyduran adam demiş ki:

    "islamiyette domuzun sadece eti değil her şeyi haramdır; kılı, tüyü, derisi, kemiği... isteyen araştırsın ama bilmeden ahkam kesmesin."

    kuran'da bir tane ayet yok domuzun eti dışında bir yerini haram gösteren. mesaj da attım, birazdan uydurulmuş hadislerle döner.

    bunun gibi adamlar sokakta yavru domuz kovalayıp öldürünce sevap kazandığını sanıyor işte. ekşi sözlük'te yazar olmak için iq falan gerekmiyor tabii.
hesabın var mı? giriş yap