• jeotermal enerji ve gunes enerjisi gibi doga ile dost, alternatif enerji kaynaklarindan biri olan ruzgar enerjisinden faydalanilarak enerji ureten; ruzgar tribunlerinden olusan santraldir.

    ulkemizde kurulmus bir santralden, bozcaada ruzgar enerjisi(elektrik) santraline ait birtakim teknik verilerle santralin cazibesini ortaya koyayim isterim :
    -bozcaada ruzgar elektrik santrali, 10 bin nufusa sahip ilcenin tum elektrigini karsiliyor.
    -santraldaki uretimden artakalan enerji de canakkale'nin yuzde 5'lik enerji ihtiyacini karsiliyor.
    -ruzgar elektrik santrali, 17 adet ruzgar turbini ile, 1 yılda, 38 milyon kilovat elektrik uretiyor.
    -tribunlere yil boyunca sadece 4 teneke icerisinde 80 kilogram gres yagi masrafi yapiliyor (daha dikkat cekici hale getirme edasi ile; "4 teneke gres yagi ile bir ilcenin elektrigi uretiliyor.)
    -ruzgar enerji santrali, 30 bin kisinin elektrik ihtiyacini karsilarken, aynı enerjiyi ureten bir komur santralina gore tribun basina 82 bin agaca esdeger oksijen tasarrufu sagliyor. (bir diger ifadeyle; bozcaada ruzgar elektrik santrali, 1 milyon 400 bin agaclik bir orman alani meydana getirmis.)

    ayni sistemle calisan bir baska ruzgar enerjisi sanrali de cesme'ye bagli catalagil'da isletilmektedir. buradan edinilen test verilerine gore; ceşme-alacati-urla-karaburun'u icine alan 40 km²'lik bir alanda tepelere konacak 1.000 adet ruzgar degirmeni sayesinde gunde ortalama "1 milyon dolarlık elektrik enerjisi" elde edebilecegi belirtilmektedir.

    türkiye'deki ruzgar enerjisi kaynaklari teorik olarak türkiye'nin elektriginin tamamini karsilayabilecek yeterliliktedir. fakat ruzgar enerjisinin sisteme girisinin tutarli bir biciminde gerceklesmesini kolaylastirmak uzere gerekli altyapi tasarimlanmalidır. turkiye'nin teknik potansiyeli "83,000 mw" dir. bu, türkiye'nin biran once kullanmasi gereken onemli bir ruzgar enerjisi potansiyeli oldugunu gostermektedir.

    goruluyor ki;
    ruzgar enerjisi, maksimum kapasiteyle kullanilmaya baslanildiginda, her yil petrol icin odenen milyarlarca dolar yurt icinde kalacak netice itibari ile ulkemizin ekonomik ve siyasi cehresinde buyuk degisiklikler yapabilecek bir olgudur.
    ulkemizin icinde bulunduğu ekonomik acmaz icin onemli bir cikis kapisidir. ustelik bu santrallar icin devletin bir harcama yapmasi da gerekmemektedir. ozel sektor icin karli hale gelen ruzgar santrali yapiminin biraz tesvik edilmesi fazlasiyla yetecektir.
    (bkz: bu iste guzel para var)
  • tek masrafı yıllık 80 kilo gres yağı olan elektrik üreteci.
    nedense insanlar hala dışa bağımlı olduğumuz yakıt maliyeti fazla olan sistemlerle karşılaştırıyor.
  • enerji uretmenin en temiz yoludur. fakat nedenini anliyamadigim bir sekilde turkiye'de karsi cikilmaktadir. ulkemizin en buyuk sorunu olan cari acik buyuk oranda fosil yakitlarin ithalatindan kaynaklanmaktadir. ucuz enerji uretmeden uygun maliyetli uretim yapip ihracat yapma sansiniz yoktur.

    bu santrallara karsi cikanlar mantik disi gerekceler one surmektedir.

    (bkz: http://www.hurriyet.com.tr/…6039568.asp?yazarid=350)
  • başlıkta kuşlara çarpıyor, kuşları öldürüyor gibi saçma sapan ve cahilce yazılar gördüğüm için yazma gereksinimi hissettim. türbinlerin kanatları ortalama 30 metre ve üç tane bulunur. çemberin alanı pi*r^2 den 2827 metrekarelik bir alanda sadece 180 metrekarelik yer kaplar. yani bir kuşun türbinlerin güzergahından geçerken çarpıp ölme ihtimali %6. o güzergahtan geçme ihtimali ise belki %0.01. yani %0.01'in %6'sı ihtimalle kuş ölecek diye yenilenebilir temiz enerjiye karşı çıkmak aptalca.
  • türkiye'nin yükselen değeridir. tüm büyük yatırımcılar üçer beşer lisans toplayıp yatırımlara başladılar. 3-5 sene içerisinde tüm tepelerde kocaman pervaneler görmeye hazır olun.
  • geçtiğimiz hafta içi birgün,hangi gün olduğunu hatırlamıyorum, türkiye'deki elektrik tüketiminin yaklaşık %17'sini sağlamış santrallerdir. çok iyi bir istatistik elektrik üretimi için. haber teyide muhtaç tabi.

    kaynak: ntv haber ekran altyazı.
  • insana ve doğaya zararı olmayan, temiz enerjinin üretildiği meralardır.
    hani olur ya bir sorun çıktığı zaman yüzlerce kilometrelik bir alana radyasyon saçmaz, insanları öldürmez, yıllarca sonra kurulu olduğu bölgelerde sakat doğumlara ve kanser oranında artışa sebep olmaz. öldürmez aksine yaşatır.
  • yapımı çok sıkıntılı olan bir enerji santralidir, çok rağbet vardır ama devlet yatırımcıların karşısına onlarca engel koyar, yatırımcı bıkar, lanet eder. en büyük sıkıntıyı da orman çıkartır. engelleri aşabilen yatırımcılar ise işin kaymağını yer, 6-7 yılda harcadığı parayı amorti eder, kalan 13-14 yılda bedavadan elektrik üretip satar.
  • kuş göç yollarına konulduğunda, ciddi miktarda kuş ölümlerine sebebiyet vermektedir. tam olarak sebebi aydınlatılamamış olmakla birlikte, yaydığı titreşimlerden ötürü çevredeki yarasaların yollarını şaşırmalarına neden olmaktadır. yine aynı titreşimler bölgedeki memeli türlerin süt verimini azaltmakta ve diğer birçok hayvanın yaşam alanlarını terk etmek zorunda bırakmaktadır.

    dahası resler çok büyük yapılardır ve tarlalar halinde kullanılmaktadır. bu da büyük arazi ihtiyacı demektir. bu yüzden ya verimli tarım arazileri ya da ormanlık alanların katledilmesine neden olmaktadır. yine bu çok büyük yapıların kanatlarının taşınması için özel yollar veya yol genişleme çalışmaları yapılmak zorundadır. bu da daha fazla ağaç kıyımı ve/veya tarım arazisi katliamına neden olmaktadır.

    insanlara en büyük etkisi ise res'lere yakın yerleşim yerlerindeki gürültü kirliliğidir. çeşme ve karaburunda yapılan reslere yakın bazı yerleşim alanlarında geceleri uyumanın dahi mümkün olmadığı bilinmektedir. buna ek olarak sistematik bir şekilde gelen bu manyetik dalgaların epilepsiye ve rüzgar türbini sendromu olarak adlandırılan bir hastalığa neden olabildiği üzerine çalışmalar mevcut.

    ekonomik açıdan da dümdüz değerlendirme yapıp, potansiyeli şu kadardır demek yeterli değildir. önemli olan bu potansiyelin ne kadar kullanılabildiğidir. res'ler devamlı olarak enerji temini sağlayamaz. buna ek olarak, belli hızın altındaki rüzgarlarda türbinlerin çalışması ekonomik açından zarara neden olur. az rüzgarlı günlerde reslerin yakınından geçtiğinizde bazı türbinlerin çalışmadığını görebilirsiniz. rüzgar türbini kanadı üretimi ve bakımı maliyeti de biraz yüksektir. ancak yıllık bakım maliyetleri ile ilgili diğer enerji santralleri ile karşılaştırmalı bir çalışma incelemedim. ona da bi detaylı bakmak lazım.

    şöyle bir kıyaslamayla aradaki farkı koyabiliriz. akkuyuya kurulacak nükleer enerji santralinin 4 reaktörünün toplam kurulu gücü 4800 mw olacaktır. türkiye'deki res'lerin ise kurulu güçleri 0.5 ile 3.5 mw arasında değişmektedir. buna ek olarak nükleer santrallerin kurulu gücünden elde edilen verim, reslerden daha yüksektir. yani binlerce res kurararak ancak akkuyuyu eşitleyebiliyorsunuz. bu reslerin 125 metre yüksekliğe kadar çıktığını unutmayalım. -bir tane resin kapladığı alanı ve resler arsında olması gereken min mesafeyi siz düşünün- kömürlü termik santrallerin güçleri de ortalama 100 mw ile 1000 mw arasında değişiklik göstermektedir. yine reslerden çok daha avantajlıdır.

    ben bir ekolojist olarak yenilenebilir enerjiyi tercih ederim tabiki. ancak gerçekçi olmak gerekirse yenilenebilir enerji henüz gelişme aşamasında olduğu gibi tertemiz bir enerji kaynağı da değildir. senin çözüm önerin ne derseniz? çözüm önerim 2 aşamadan oluşmaktadır.

    birincisi enerjinin piyasacılaştırılmasının önüne geçilmesi gerekmektedir. piyasacı zihniyet enerji verimliliğinden çok, elindeki enrjinin satışına odaklanmaktadır. bu da plansız bir enerji üretimine sebep olmaktadır. iletim hatlarının uzaması ve izolasyonunun zayıf olması verimliliği düşürmektedir. tr'nin iletim hatlarındaki kayıp sanırım %20 seviyelerinde iken bu oran gelişmiş ülkelerde %5ekadar inebilmektedir. verimli bir enerji politikasıyla sadece üretim esansında boşa giden enerjiyi kurtararak çok büyük kazanç elde edebiliriz. bu 4-5 tane akkuyuya tekabül edebilir.

    ikinci önerimse piyasacı zihniyetin tamamından kurtarmaktan geçiyor. tüketim kültürüne karşı savaitan bahsediyorum. birçok yerde karşılaşmışsınızdır, bütün dünya abddeki insanlar kadar tüketebiliyor olsaydı, dünyadaki tüm kaynakların 4 katı kadar daha kaynağa ihtiyacımız olacaktı. yani çok fazla tüketiyoruz. bunun sebebi de ihtiyacımız olmayan şeyleri ihtiyacımızmış gibi görüp almamızdan kaynaklanmaktaa. bir araba reklamı vardı. satıcı, araba ile ilgilenen müşterinin yanına geliyor ve "bu araba ile ilgileniyorsanız, ya geniş bir aileniz var, ya bilmem ne işi yapıyorsunuz, ya da cart curt" çeşitli şeyler sayıyor. müşteri de hepsine hayır deyip, sadece istiyorum diye yanıt veriyor. kapitalizmin ve tüketim kültürünün özeti budur. ihtiyaçlarınız sıralarınır, hiçbirinin gereği olmadığını görürsünüz ama sadece istiyorum deyip alırsınız. bu "sadece istiyorum" bakış açısıyla dünya bir çöplüğe dönüşmekte. halbuki, daha planlı bir ulaşım, iletişim ağı, şehirleşme vb. yöntemlerle temel birçok ihtiyacınızı karşılar ve bazı lükslerinizi de yaşayabilirsiniz. evet her yıl iphonenunuzu yenileyemezsiniz ama sosyal ilişkileriniz çok daha güçlü olur. buna garanti veriyorum.

    söylenecek çok şey var ama reslerden girip bu kadar şeyi açıklamak fazla kafa açar sanırım. özetle res'ler melek değil ama kapitalizm gibi şeytan da değil.
  • mart 2020 sonu itibari ile ülkemizdeki lisanslı ve lisanssız rüzgar santrallerinin toplam kurulu gücü mw) 7.761,8 mw'tır. toplam kurulu gücün (91.370,7 mw) %8,5'ini oluşturmaktadır.

    edit: ekleme ve imla düzeltme.
hesabın var mı? giriş yap