sakallı celal
-
hasan hüseyin korkmazgil'in yön dergisinde anlattığı, hakkında dolaşan fıkralardan bir kaçı şu şekildedir.
ege kıyılarında bir kentte bulunduğu sıralarda, bir fener bekçiliğinin boş olduğunu duyuyor. hemen ilgili bakanlığa baş- vurarak, fener bekçiliğine atanmasını istiyor. ilgililer, «sen komü-nistsin» diyorlar. sakallı celâl bu olaydan sonra önüne gelene dert yanıyor:
— birader, diyor, düşünüyorum, içinden çıkamıyorum. acaba benim komünistliğimin fenere ne zararı var ki?
----------------------------------
ankara’da lise müdürlüğü yaptığı günlerde millî eğitim bakanlığı’ndan bir emir geliyor: «devlet teşkilâtlanıyor, personel yok, 9. sınıftakileri 11'e geçirip mezun ediverin». sakallı celâl, «olmaz öyle şey!» diyor. çevresindekiler, «ne yapıyorsun celâl bey? maarif vekilinin emrini dinlememek için kime güveniyorsun?» diyorlar. sakallı celâl, «görürsünüz» diyor. ertesi gün, elinde bir boyacı sandığı ile gelerek, lisenin önünde .. öğrencilerin ayakkabılarını boyuyor.
-------------------------------------------
sakallı celâl kastamonu lisesi’nde öğretmenken, öğrenciler:
‘efendim, diyorlar, sizin anlattıkları-nızla’ ulum-u diniye’ hocasının anlattıkları birbirini tutmuyor. ona göre dünya öküzün boynuzlarında durmaktadır! halbuki siz böyle demiyorsunuz... ona göre dünya bir günde kurulmuştur! halbuki siz başka türlü söylüyorsunuz. şimdi biz din hocasının sorularını nasıl cevaplandıralım?’
sakallı celâl: ‘imtihanda bu gibi sorularla karşılaşırsanız imtihan kâğıtlarına (aklın ve müsbet ilmin ispat etmediği safsatalara inanmıyoruz) diye yazarsınız’ karşılığını
veriyor. öğrenciler de sakallı celâl’in öğüdüne göre hareket ediyorlar. sonunda,
bu, tahkikat konusu olduğundan sakallı celâl’i istanbul’a, maarif nezaretine
çağırıyorlar. burada kendisine: ‘celâl efendi, deniyor, söyledikleriniz doğru ama böyle konuşulmaz ki!..’ ve olay öylece kapatılıyor...”
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap