• hayattayken mevcut olan her şeyi okumuş en son kişi olduğunu söylerler. o öldükten sonra kitaplar bir insan beyninin baş edemeyeceği kadar çok birikmiştir zira.
  • "kubilay han" şiiri ile imkânsızlıklar dedektifimiz martin mystere'nin "xanadu" adlı macerasına konu(k) olan şair.
  • biographia literaria isimli, birbirleriyle pek bağlantılı olmayan, aristophanes'den arkadaşı william wordsworth'e kadar çeşitli edebi kişilerin eserlerinin felsefi eleştiri metinlerinden oluşan bir yarı-otobiyografisi bulunan ingiliz şair ve eleştirmendir. eserin tümü olmasa da büyük bir kısmı türkçeye denemeler adı altında çevrilimiştir.
  • ''what if you slept? and what if, in your sleep, you dreamed? and what if, in your dream, you went to heaven and there plucked a strange and beautiful flower? and what if, when you awoke, you had a flower in your hand? ah, what then?''
  • vaktinin çoğunu düşlere ve kitaplara pay etmiş, romantizmin özünü hissettiren, ilk kuşak ingiliz romantiklerin en önemli şairi.
    sadece edebiyat değil, felsefe, din bilimi kitaplarını okuyormuş çocukluğunda bile.
    gerçeklerden kaçabilmenin yolunu afyona ve kitaplara sığınarak bulmuş.

    bu düşsel yanı ona önemli eserler yazdırdığı gibi, hayatının hatasını yapacağı pantisocracy adlı hayali toplum tasarısına da sürükledi. bu tasarı ingiltere'de mümkün olamayacağı için amerika'ya taşındı. ve şiirsel bir ada sahip susquehanna nehri kıyılarına kadar götürdü bu heves onu. ve bu tasarı dahilinde, herkesin evli olması gerektiği için bir evlilik yaptı. tam olarak mutsuzluğu kucaklaması, şairliğini tüketmesi bununla başladı. gerçi, her zamanki gerçeklerden kaçışını da bu evlilik sonrasında da eyleme döktü. ayrılmadı eşinden , amma beraber de yaşamadı. kaçtı. william wordsworth'le tanışmasının ardından, yaptığı bu yanlış evliliğin sızısını daha çok hissetti. çünkü wordsworth'ün baldızı sara'ya aşık oldu. fakat wordsworth'un kardeşi dorothy de coleridge'a derin bir aşkla gizliden bağlanmıştı.
    sonra wordsworth'la arası bozulmuş, kendi alemine geri dönmüştü.
    afyona bağımlılığı günden güne artmış, dünyada ölümü tadacak tanımsız acılar çekiyordu.
    ve belki de kendi kendini yok etme süreciydi bu kaçışları.
    geçim sıkıntısı çektiği günlerde sırf para kazanmak için shakespeare'le ilgili bazı konferanslar vermiş ve bu hem o dönemin en iyi shakespeare eleştirmeni olduğunu, hem de iyi bir konuşmacı olduğunu göstermiştir pek tabi.

    "üçüncü gece, kendi keskin çığlığım,
    bir cehennem düşünden beni uyandırınca,
    garip ve yabansı acılara yenik düşüp,
    bir çocuk gibi ağladım." *
  • "mavi, ışıl ışıl ve kara kadife gibi,
    kıvranıp yüzüyorlardı; ve bıraktıkları her iz
    altın bir ateş in parıltısıydı peşlerinde." *
  • " kalpten gelen kalbe gider."

    samuel taylor coleridge
  • 242 yıl önce bugün doğan usta şair, bitirilememiş epic şiir (bkz: kubla khan)'ın yazarı. her zaman kafasına sahip olmak istediğim insanlardan biri olmuştur
  • ingiliz romantik şiirinin kurucularindandir. çağdasi ve hatta arkadaşı william wordsworth'tün aksine şiirlerinde sofistike, süslü sanat dilini kullanmıştır. coleridge'in ilk amaci şiiriyle okuyucusuna estetik bir zevk tattırmaktır. toplumsal mesajlar onun için ikinci planda gelmektedir.
  • romantic dönem şairlerinden biridir fakat yazı stili ve kullandığı ağır kelimelerden dolayı epey eleştirilmiş ve bir süre kimsenin anlamadığı şair olarak kalmış. yaşlı gemici ve albatros kuşunun hikayesini anlattığı şiiri meşhurdur (bkz: the rime of ancient mariner)
hesabın var mı? giriş yap