• istanbul sarkisina duydugum antipatiden dolayi elime gecmesi bir hayli gecikmis olan, degerlendirirken onyargilardan uzaklasilmasi gereken pamela spence albumu.
    baylar bayanlar bu albumde poweturkte zirt pirt calan istanbul ve firtinalardan baska parcalar da mevcut ve gayet guzeller. cok guclu olmak lazim'in arasindaki blues vari akustik gitar solosu ve mavi cinayetin aksak ritmi, son sarkinin (sarki denmez ya) sonuna gizlenmis parca, albumun siki aranjman orneklerinden sadece birkac tanesi.
    diger parcalara serpistirilmis elektronik muzik ogelerini hos gormek lazim gibi geliyor insana. son donemde giderek yozlasan ve orjinalliginden odun veren turk populer (rock, pop ne derseniz deyin) muzigi icin yararli bir calismadir bu album, tipki mor ve otesinin dunya yalan soyluyoru gibi.
    zamparanin olumu 2 nerde, sehir rehberi nerde.
    agzina saglik pamela, ellerine saglik artun erturk.
  • aradan seneler geçse bile albümü dinlerken o günlerdeki heyecanı, duyguları, insanların daha mutlu olduğu zamanları hatırlattığı için ayrı bir yeri vardır bende. pamela devamını keşke getirseydi bundan bi 15 sene sonra yine aynı hisleri yaşardık belkide.
  • bir $ehirde nereye gidilir, hangi malzeme nereden tedarik edilir, nerede kalinir, nereleri gezilir gibi konulari icinde barindiran kilavuz..
  • albumun giri$indeki ve album bitimindeki dialoglarin son derece gereksiz,dahasi antipatik kactigi pamela albumudur..ha birilerine mesaj mahiyetindeyse,o ayri.onun disinda son derece eglenceli,ozellikle olume hasret ve hayat favorilerdendir.
  • çok özel ilk albüm kadar güzel olan, yine pamela'nın sesinin farklı tonlarını duyabildiğimiz, ilkinin gerisinde kaldığını düşünenlere biraz daha dinlemelerini tavsiye edeceğim albüm.
  • beste ne degildir, isimli derste ornek olarak gosterilmesi gereken en az 5 tane "parca" iceren album. pamela spence'e kesinlikle yakismamis.
  • beklenenin altında, belki biraz erken çıkmış bir albüm. parantez'in deyimiyle "nil karaibrahimgil'in albümüne benzemiş."
  • yazması aslında zor bir uğraş değil. romandan sonra buna el atayım, bir zamandır aklımda.

    üslubu sade ve dolaysız, cümleleri kısa ama anlamlı, gözlem gücü yüksek, anlatımı keskin, şehirde gezmeyi seven, ayrıntılara dikkatli, literatür araştırmayı seven, insanlara sıcak, gündelik hayata meraklı bir yazar için yol açık.. kendi izleyeceğim yol hakkında sezgilerim ve ilgilenenler için tavsiyelerim şunlar:

    söz konusu şehir için yazılmış olan, bulabildiğiniz her bir şeyi okumakla işe başlayın. genel bir fikir birliği oluşacaktır o şehir hakkında kafanızda. onu bir kenara koyun. bu sarsılması zor kanıyı dengelemek için de, şehrin güncel, sosyal, ekonomik, politik sorunlarına odaklanıp bir karşı cephe yaratın. diyalektik iyidir, her şey karşılığıyla vardır. bir şehrin tarihsel miti versus günümüzdeki sıradanlığı. anlatabildim mi?

    şehirde bin yıldır yaşamakta olan birkaç kişiyle kitap yazma fikrinizi paylaşın ve fikirlerine başvurun. eski ve şimdiki yaşayışı, en baba lokantaları, meyhaneleri, başka mekanları, şehrin girdisini çıktısını, herkesin bilmediği yerlerini, günün modalarını, bir arkadaşları ansızın çıkagelse nereleri gezdireceklerini, nerelerden ne alışverişi yapılması gerektiğini anlattırın. bunları not tutun ya da kaydedin.

    sonra oturup o notları özümseyin ve bizatihi deneyimleyin. şehri biliyorsanız bu işler çok daha kolay olacaktır. esnafla konuşun, müzeleri gezin, benim gibi sokakları boylayın. notlarınızı geliştirin. kafanızda bir ses, kitaba dair bir ''sound'', bir ton duyuncaya kadar.

    o sound - ki her kitap için ayrıdır, kitabın janrına, ruhuna göre değişir - oturduğu zaman siz de yazmaya oturun. uzun sürmeyecektir yazması.

    yazanlara yol, açık olsun..
  • fırtınalar gibi döneminde kendi genre'sında bir masterpiece olan parçanın cover olarak yer aldığı albüm, genel sound'u pek az türk şarkıcı/grubuna nasip olan sıkmadan dinlenme vasıflarını fazlasıyla karşılıyor. kadın şarkıcı/şarkı sözü yazarlarının erkek özne kullanarak yazdığı şarkılar bende genelde özdeşleşmeyi engeller ama bu albümde bu çok da ön plana çıkmıo. müzik üretiminin belli genre'larda hiç ürünü (pek tabii arz-talep meselesi) olmadığı bi ülkede yaşadığımız için pop ve rock birbirlerinden mecburen çok küçük nüanslarla ayrılmaktadır. bugün bu ayrımı dile getirmek müzikten anlamamak ya da cahilliğe eşdeğerdir gözümde.
hesabın var mı? giriş yap