• bizim evin salonundan aktarıyorum. bir saat yirmi dakika önce izlemek üzere bir film açtık. sevgili kişisi yeni edindiği strateji oyununa gömmüş burnunu. ayıp olmasın diye filme razı oldu, belli. filmi başlatmadan önce tuvalete gittim niyetini anlamak için. oyunu geri başlatmış aynı benim sabahları beş dakika daha uyumak için her fırsatı ganimet bilmem gibi. hır çıkarmadım tabii. du bakali modundayım başıma geleceği bildiğim halde. sonra düşündüm. strateji oyunları oynamaya bayıldığım dönemlerde anama ettiklerim geldi aklıma. filmine tüküreyim dedim, ona bi şey olmasın. yan yana oturuyoruz, huzursuz olduğumu anlamasın diye bücürük tableti kaptığım gibi kozmetik, entari artık ne kadar karı-kız işi incik mıncık satan site, tanıtan blog varsa açtım önüme. halbuki çok sıkılıyorum sözlük, bildiğin gibi değil. bi de özledim mi ne. ağzını burnunu mıncırasım var ama kıyamıyorum. ellemeyeyim istediği şeyi yapsın dedim. o bilgisayarda galaksiler arası dalgadan bi savaşta dünyayı kurtarırken ben bebeği gözünün önünde dünyadan bi haber oyuncaklarıyla uslu uslu oynayan bir anne gibi oldum. öyle, garip bir his. sevginin aşkla usulca, güvenle yer değiştirdiği anlardan birinin tadını çıkarıyorum.

    birden ayaklandı az önce, geldi ayağımı öptü ve sonra ellerimi. dondum kaldım öyle sözlük. teşekkür etti, başımı göğsüne bastırdı. günlük hayatın içinde eriyip gidebilecek ufak bir jesti görmezden gelmeyip mutluluğa dönüştürebildiği andır. şimdi ben bunu sevmeyip ne yapayım!
  • baba olacak sevgilinin şirinleştiği anlar. karnımla bıdır bıdır konuşması.

    -kızıııım, ben senin babanım. babbaa. burdayım bak, vur bi bakiim. hadi kızım vur bi bakalım babanın eline. anne gitti korkma, vur sen.

    biri içimde, diğerini de böyle içimde saklayasım geliyor.
  • işim gücüm yok değil, var. var olmasına rağmen 1000 entry'e de göz attım.

    sevin bakalım, hepiniz elbette ayrılacaksınız. *
  • sevgilisi olmayanların girmemesi gereken başlık.
    insanın içinde bir çukur oluşuyor, kocaman.
  • sevgili 10+ yıllık ise* ufak tefek gibi görünen şeyler daha çok fişekliyor ilişkiyi.
    kötü günde zaten dayanışma mode. ama işler iyi giderken de baya yükselten şeyler var. ve bunlar mütevazi şeyler.

    temas kurma sıklığı mesela.
    ben temas aramam, alışmamışız çocukken. ama adam günde 1500 kere dokunuyor. sarılır, el şakası yapar, öper, yanindan geçerken aniden kolumdan çekip dizine oturtur filan.
    eskiden sıkılırdım, ama alıştım bi noktada. hoşuma gidiyor artık.
    aklıma şu geliyor; "daha kaç kere sarilabilicez ki şu hayatta? belki birimiz yaşlanamadan ölecek"
    o yüzden bana her dokunduğunda, birbirimize son dokunmamızmış gibi karşılık veriyorum bi süredir.
    (bazen çok bunaldigimda kaçtığım da oluyor gerçi ahaha)

    ince ruhlu davranmak, aynı şekilde.
    berbat bi şekilde piyano çalmaya; daha dogrusu ögrenmeye çalışıyorum bi süredir.
    oturup dakikalarca, saatlerce gurur dolu bakışlarla dinliyor, izliyor beni. sıkılmıyor da.
    zarafeti bu adamdan öğrenmeye başladım gerçekten.
    kendi de söyler "kütük geldin bana" diye lol
    valla doğru bu. kütük olduğumu onun zerafetine maruz kala kala farkettim.

    bin kere sigarayı bıraktım, bin kere başladım. bi kere bile "aaa" demedi kötü hissettirmemek için bana. zayıf, güçsüz, iradesiz hissetmeyeyim diye.
    kilo aldığım dönemlerde aynalara küserim ben, libidom düşer, sinir olurum kendime.
    bunu bildiği için o dönemlerde ekstra yaklaşır bana. "hiç beğenmiyorum kendimi" derim, "ohşs daha çok sevilecek alan var negzel. daha çok kadinnnn" diye sarar sıkar öeh seviyede. ahaha mayyak

    şekil şükül hareketler, pahalı deneyimler, hediye showlar filan değil de, önemsiz görünen; küçük şeyler daha çok sevdiriyor bize sanırım partnerimizi...
    sürekli unuttuğun bir ilaç saatini onun takip edip, tam vaktinde bir bardak suyla getirmesi gibi mesela.
    böyle ufak tefek ama günlük hayata yayılmış; serpiştirilmiş şeyler...

    ona çok hayranım ve her gün daha çok seviyorum cidden. 13. yıldayız ama hala ilk günkü kadar çekici, şirin, seksi, sempatik, sevilesi, öpülesi: bi takım edepsizliklere malzeme edilesi adam o benim gözümde.

    bana sıkıca sarıldığında "ya ben buna doyamadan ölücem galiba" kelebekleri titriyor kalbimde.
  • siktir olup gittikten sonra bir daha hiç aramamasıdır.
  • "bu akşam dönmen şart mı, gitmesen, bir gece daha kalsan olmaz mı, hem ben bu gece hiç yalnız kalmak istemiyorum" dememe rağmen, "gitmeliyim" deyip gitmesi.

    henüz bitmedi, bekleyin.

    on beş dakika sonra kapıyı çalıp, "biraz gitmiştim ama dayanamadım geri döndüm" demesi, hem de bira dolu poşeti uzatarak.
  • kalabalık bir ortamda bi espri yaptığınızda herkes size bakıp, gülüp kafayı çevirdikten sonra onun iki saniye daha gözünüze bakarak gülmesi vardır ya hani. içim sökülür.anlatamadım.
  • simdi biz bi arkadas dugunu gibi bir yere gittiydik.
    galiba ilk defa gece birlikte disari cikiyorduk. ikimiz icin de bir ilkti.
    cok keyifli gecti.
    neyse, gecenlerde o aksamdan resimler atti gelin hanim. bi kac video.
    tabi ben butun gece gerdan kirip, gobek attigim icin genelde resimler oyle.
    sonra dun gece resimlere tekrar bakarken, resmin bir kosesinde gevrek gevrek gulen sevdicegimi gordum.
    saat gece 2-3 filan. benim elimde pullu mendil, agzim kulaklarimda. o da bi kenardan bana bakiyo. ama nasil guzel bakiyor, nasil keyifli. resmi buyuttup bi daha baktim.
    - ulan cok seviyom seni plaza atayizi <3
    dedim.
    ahan da iste o andir...
hesabın var mı? giriş yap